CEVİZLİDERE VE SİNANCILAR DERESİ VADİSİNDEYDİK
11
Ekim 2019
Mehmet
Yavuzcezzar
Bu
hafta yine Ovacık'tayız. Bir türlü ayrılamıyoruz Kemalpaşa
yöresinin bu müthiş coğrafyasından.
Ovacık;
İzmir'in Kemalpaşa ilçesine bağlı, yayla ve ormanlara sahip,
başta; kestane, ceviz, kiraz ve üzüm olmak üzere birbirinden
nefis meyve ve sebzelerin yetiştirildiği güzel bir köy. Köy
dediğimize bakmayın ağız alışkanlığı işte. Eskiden köy
konumunda iken, büyükşehir yasasının çıkmasıyla anlamsız bir
şekilde mahalle statüsüne indirildi. Şimdilerde köy desen köy
değil, mahalle desen mahalle gibi değil! Garip bir durum, neyse...
Ovacık Köyü'nden görünüm
Kemalpaşa-Bayındır
veya Turgutlu-Bayındır geçiş güzergâhında olan ve içerisinde
anıt kestane ağaçları bulunan Ovacık yaklaşık 780 m rakımlı
bir köy.
Sabah
saat 9 gibi yola koyulduk. Bornova'dan ayrılıp Kemalpaşa-Bağyurdu
ve Sarılar'ı geçip güneye; Ovacık yaylasına doğru döndüğümüzde
manzara herzamanki gibi muhteşemdi. Ovacık'a
vardığımızda saat 10 civarıydı. Ören'den gevreklerimizi almayı
da unutmadık. Hava sıcaklığı Ekim ayı ortalamalarının
üzerinde; bahar ayını aratmayacak şekilde 26-27 derecelerdeydi.
Köyde ortalık henüz hareketlenmemişti.
Ovacık Yaylası'ndaki yürüyüş rotalarımız; yaklaşık 11,5 km...
(Google Earth'de çizilmiştir, haritayı hareketli görebilmek için yazıya tıklayınız. Çizen:MYC)
(Google Earth'de çizilmiştir, haritayı hareketli görebilmek için yazıya tıklayınız. Çizen:MYC)
Arabamızı Cumhuriyetimizin başlangıç yıllarında, dönemin İzmir Valisi Kazım Dirik tarafından 1933 yılında yaptırılan "Paşa Çeşmesi" yanındaki Atatürk Büstü yakınlarına
bıraktıktan sonra, caminin karşısındaki kahvehaneye uğrayıp
sabah kahvelerimizi yudumlarken, bir taraftan da kahvedeki birkaç
köylüyle sohbete daldık.
Paşa Çeşmesi
Daha
önce bu yörede birkaç yürüyüş gerçekleştirdik. Bunlardan
biri Ovacık Yaylası
Orman İçi yürüyüşü,(1) diğeri Çaldede
yürüyüşü,(2) bir
diğeri ise Ovacık-Kızıloba yürüyüşü...(3) Dediğimiz
gibi buralardan ayrılamıyoruz.
Bu
amaçla kahvehanede acı kahvelerimizi yudumlarken, köy sakinleriyle
sohbet edip Ovacık'ın kuzeyinde Sinancılar'a uzanan vadiyi doğu
yönünde izleyebileceğimiz orman yolu ve patika tarifi aldıktan
sonra saat 10.30 gibi yürüyüşümüze başladık.
Bugünkü
hedefimiz; daha önceleri Sarılar'dan Ovacık'a giden karayolundan
geçerken vadinin karşı yamacında gördüğümüz orman yolu ve
patikalarda yürümekti. Bu amaçla Ovacık merkezinden orman
içersine doğru yürüyüp, doğu yönünde bulunan; yaklaşık 1250
metre rakımlı Sarıkaya sırtlarına ulaştıktan sonra yönümüzü
kuzeye Sinancılar'a çevirip 5-6 km yürümek ve daha sonra da;
Sarıkaya ve Kösükkaya tepeleri arasında kalan, Cevizlidere ve
Sinancılar derelerinin oluşturduğu vadinin kıyısından güneye
doğru yürüyerek Ovacık'a ulaşmak, yani ring yapmak idi.
Sarıkaya'ya doğru giderken Ovacık bahçeleri
Çeşmenin
hemen arka tarafında bulunan, bir zamanlar orman işletmesi olarak
kullanılmış, ancak şimdilerde terkedilmiş metruk bir haldeki
binanın yanından geçip, doğu yönündeki bahçe yollarını
izleyerek orman yoluna ulaştık. Bu arada bahçelerde ceviz ve
kestane hasadı yapmak amacıyla dalları silkeleyenlerin sesleri
gelmekteydi.
Yürüyüş yolundan kareler
Kuru sel yatağında boğuşurken
Yarım
saatlik bir yürüyüşten sonra köylülerin tarif ettiği yol
bitti! Pırnar meşeleri, kesme çalıları, kızılçamlar, dikenli
mazılar, yer yer çalılarla boğuşarak ilerlemek, sonuçta bizi
epey yordu. Biraz kuru sel yatağında, biraz orman içinde
debelendikten sonra geri dönüp bizim daha önce tespit ettiğimiz
Cevizlidere yönünde, vadinin doğu tarafındaki rotayı yapmaya
karar verdik. Yaklaşık birbuçuk saatlik bir yürüyüşün
ardından yeniden köy kahvesine ulaştık. Bu arada öğlen olmuş,
karnımız acıkmıştı. Yanımızdaki nevaleleri taze çaylar
eşliğinde yedikten sonra, arabayla Cevizlidere Küme Evleri
sapağına kadar gittik. Arabayı güvenli bir yere park ettikten
sonra, gerçek yürüyüşümüze başladığımızda saat 13.30
gibiydi.
Köy kahvehanesinin davetsiz misafiri
Cevizlidere
ve daha aşağılardaki Sinancılar Deresi, oldukça derin
sayılabilecek bir vadide bazı aylar sakin, bazı aylar hırçın
bir şekilde akarak, ovadaki Gediz Nehri'ne kavuşabilmek için
yüzyıllardır aynı serüveni tekrarlamakta.
Sarılar-Ovacık
köy yolundan vadiye doğru yaklaşık 500 metre yürüyüp, 50 metre
kadar da aşağı inerek, Cevizlidere Küme Evleri'nin olduğu
bölgeye vardığımızda bizi iki küçük köpek yavrusu karşıladı,
yemeğimizden artanlarla onları biraz doyurduktan sonra, dere
üzerindeki geçite ulaşarak karşıya geçtik. Yol, derenin doğu
yönünde vadiye paralel Sinancılar'a doğru ilerliyordu. İşte
tamam dedik, varmak istediğimiz orman yolu bu!
Cevizlidere
Cevizlidere çıkışındaki orman yolu
Orman yolunun kenarına sıralanmış kütükler
Orman
yolu kuzey yönünde 1 km.yi aşkın konforlu bir şekilde
ilerledikten sonra, bir kayalıkta son buldu. Daha önce karşıdan
bu tarafta belirlediğimiz patika görünmüyordu. Neyse ki üzerinden
geçen hayvan ve insanların aşındırdığı kayalarda biraz
yürüdükten sonra, çevresi pırnar meşeleri, sandal ağaçları,
kesme çalıları ve kızılçamlarla kaplı güzel bir patikaya ulaştık.
Patikadan
yaklaşık 1,5 km sonra önümüze yine aşınmış kayalardan oluşan
bir sapak geldi, patikanın birisi alt taraftan kuzey yönünde ve
vadiye paralel, diğeri ise üst taraftan doğu yönünde vadiye dik
ilerliyor gibi görünüyordu. Biz yürüyüşümüze alt taraftaki
patikadan devam ettik. 500 m kadar daha ilerlediğimizde önümüzdeki
muhteşem Sinancılar Vadisi ile daha ilerideki Kemalpaşa Ovası'na
hakim bir kayalıkta biraz mola verip termosta getirdiğimiz
çaylarımızı yudumladık.
Vadi manzarası eşliğinde çaylarımızı yudumlarken
Safran çiğdemi
Kısa
dinlenmenin ardından yürüyüşümüze devam ettik. Birkaç yüz metre
sonra patika bizi vadiden ayırıp orman içerisinde doğuya doğru
yöneltti. Çalılar arasındaki keçi sürülerinin açtığı
dar geçitleri izleyerek, yoğun kızılçamlar ve meşelikler arasından geçip, zaman zaman da makiliklerle boğuşarak ve de çeşit çeşit mantarlar görerek; yürüyüşümüzün 4. km'sinde Ovacık'ın üzerindeki Sarıkaya Tepesi'ni aşıp Sinancılar'a kavuşan orman yolu sapağına ulaştık.
Ormanda eğrelti otları hakimiyeti
Sapakta
birleşen üç yoldan biri güney yönünde kalan Ovacık'a doğru,
diğeri doğu yönündeki Zeamet Köyü'ne, sonuncusu da kuzey
tarafında kalan Sinancılar'a doğru ilerliyordu. Biz Sinancılar
yönüne doğru sapıp bir süre yürüyüp coğrafyaya hakim
olduktan sonra vaktin de geç olmasından dolayı geri dönmeye karar
verdik.
Orman yol sapağı
Dönüş
yolunda yol sapağına vardığımızda Sinancılar Köyü'nden
Ramazan'a rastladık. Sepetli motorsikletiyle kuru odun ve mantar
toplayan Ramazan, bize dönüş yolunda daha düzgün ve yürümesi
kolay patikanın yerini gösterdi. Gerçekten oldukça rahat ve
konforlu olan bu patika sayesinde dönüş yolumuz 500 m kadar
kısalmıştı. Gelirken rastlayıp alttan; vadi yönünde yürümeye
karar verdiğimiz sapağa, bu defa üstten doğu yününden
ulaşmıştık. Bundan sonrasında geldiğimiz güzergahı takip
ederek, yaklaşık toplam 8.5 km'lik bir yürüyüşün ardından
aracımızı bıraktığımız yere vardık.
Doğanın
kucağında geçirdiğimiz güzel bir günün biraz yorgunluğu ve
daha çok huzuru içinde, aracımızı Ovacık yaylasından Kemalpaşa
ovasına doğru sürdük. İzmir karayoluna çıktığımızda, akşam
olmak üzereydi ve yoğun araç trafiği arasında İzmir’e doğru
uzayıp gittik.
Dipnotlar:
(1) Ovacık
Yaylası orman içi yürüyüşü hakkında
bkz.
(2) Çaldede yürüyüşü
hakkında bkz.
(3) Ovacık-Kızıloba yürüyüşü hakkında bkz.
(4) Fotoğraflar,
çoklukla İ.Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
Yazan / Düzenleyen: MYC
Edit: İF
Edit: İF
fotoğraflar güzel
YanıtlaSil