Sayfalar

6 Nisan 2016 Çarşamba

KIRIKLAR’DAN VİŞNELİ’YE



BUCA’NIN ARKA DÜNYASINDA

23 Mart 2016
İbrahim Fidanoğlu

Giriş

İzmir’in rakımı en yüksek ilçelerinden biridir Buca… Doğusundaki Nif Dağı, Kemalpaşa havzası ile arasında bir duvar gibi yükselir. Bu dağın hırçın kireçtaşı kütleleri arasından kendine yol bulan ıssız dağ geçişleri, Buca’nın bir dizi köyünün de konumlandığı arka dünyasından Kemalpaşa –Torbalı eksenindeki küçük tepelerin arkasına doğru ormanlık alanlar ve usul usul akan derelerle kaplı sayısız rotalar sunar yolcularına. Bugün bizim izlediğimiz rota da bu dağ geçitlerinden biri olan Buca’nın Kırıklar köyünden Kemalpaşa’nın Vişneli köyüne doğru ulaşan Manasır (Manastır) Boğazı geçişidir.

 
Manasır Boğazı'ndan İzmir'e doğru...

Belenbaşı, Kırıklar, Doğancılar, Dağ Kızılca ve Vişneli köyleri yukarıda sözü edilen rotaya en yakın yerleşimlerdir. Az da kalmış olsa, kendine özgü sivil mimari örneklerini hala içinde barındıran bu köylerdeki yerel malzeme olan kayrak taşları arasına birer nazarlık gibi sıkıştırılmış mermer antikite örnekleri de, bu havalinin binlerce yıllık geçmişine dek uzanan yaşanmışlıkların duvarlara yansıyan birer kanıtı gibidirler.

 
Kırıklar köyünün evleri

 
Manasır Boğazı'nda İzmir papatyaları

Yürüyüş rotası 21 km (Haritaya ulaşmak için tıklayınız)
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

Kızılçam örtüsüyle kaplı Nif Dağı’nın çevresindeki tepelerin arasından sızan dere yatakları, bu iki havza arasındaki geçişlerin birer anahtarıdır sanki. Manasır Boğazı da; bugün oldukça eski bir Yörük yerleşimi olan Kırıklar köyünün Doğancılar çıkışında bulunan çeşmesinin (suyu oldukça tatlı ve içilesi özelliktedir) arkasına doğru uzanan vadi ile tanımlanabilir. İlk bakışta sık kızılçamlar içinde kaybolup giden ve arkasındaki sarp kireçtaşı kayalıklara doğru nihayetsiz bir yolculuğa çağıran bu geçit, aslında kendi rotasında kıvrıla kıvrıla yolcusunu bir ormana doğru sürükler. Ama yılmamak ve ormanı, Vişneli yönünde; en azından 600 metrelik bir inişle terke zorlayan bir geçiş fırsatını yakalamak, gezginin maharetine kalmıştır.

 
 Manasır Boğazı

Kırıklar’dan Vişneli’ye

Bugün Kırıklar köyü, yürüyüş sezonlarında; Pazar günleri dağcı gruplarının yoğun olarak uğradıkları İzmir’in hemen yakınlarında yer alan önemli yürüyüş rotaların geçişleri üzerinde yer alır. Birkaç eski taş evin dışında köyün yapıları, genelde modern anlayışa göre yapılmış betonarme evlerden oluşuyor. Evlerin geniş bahçelerinden sokaklara taşan leylaklar, bembeyaz birer kartopunu andıran kiraz çiçekleri, henüz yeni açmış armut ve ayva çiçekleriyle, bizi Kırıklar’da bir bahar cümbüşüne çağırıyor. Ama bizim niyetimiz köyde bir kahve içiminden daha fazla oyalanmamak ve Manasır Boğazı’na doğru yürümek…

 
 Kırıklar'da yeni açmış ayva çiçekleri

 
Vişneli girişindeki çiçeğe durmuş kirazlıklar

Sabahın erken saatlerinde ulaştığımız köyde, içilebilir nitelikte iyi bir kahve bulamasak da; misafir umduğunu değil, bulduğunu içermiş yaklaşımından hareketle kahvelerden sonra Nif Dağı’nın güneybatı eteklerine doğru nüfuz eden Manasır Boğazı’na doğru harekete geçtik.

 
 Yol boyunca üzerinden 6 kez geçtiğimiz Manasır Deresi

 
Manasır Boğazı

Manasır Boğazı, ismiyle bize Bizans’ın Nif Dünyası’ndaki Laskarisler döneminde güç ve yaygınlık kazanan manastırları hatırlatıyor. Vişneli üstünde eski bir Bizans kalesi çevresinde yürütülen kazılar, son yıllarda bu bölgedeki Bizans varlığına dair ciddi bulguları önümüze seriyor. Nif Dağı’nın doğusunda; Dağ Kızılca-Vişneli geçişinde yer alan Başpınar mevkiinde söz konusu kazılarda; eski bir Bizans Kilisesi ve diğer yapılar topluluğu, geçmiş zamanlarda ağır bir yağmaya mazur kalmış olsa da mimari özellikleri ve duvar freskleriyle ön plana çıkıyor.(1)

 
 Başpınar Bizans Kilisesi ve diğer yapı grupları(2)

Kırıklar köyünden kuzeydoğu yönünde köyün son evleri konumundaki küme evlere doğru ilerleyen asfalt yol, yaklaşık 1 km kadar sonra toprak yola dönüştü ve son evden itibaren Nif Dağı eteklerindeki kireç taşı kayalıkları yalayarak ilerleyen bir kızılçam örtüsü içindeki dere yataklarıyla bezenmiş son derece hoş bir vadiye yöneldi.

 
Manasır Deresi'nin küçük büvetlerinden biri

 
Manasır Boğazı'nda yol ayrımındaki kır çeşmesi

Kırıklar’a doğru usul usul akan bir derenin üstünden; bir kır çeşmesinin bulunduğu yol ayrımına kadar tam altı kez geçtik. Yol boyunca rastladığımız tek insan, Kırıklar çıkışında kızılçamlarla kaplı bir sırta doğru büyük olasılıkla kuzugöbeği mantarı toplamaya çıkan bir köylüydü. Elindeki torbayla birlikte kızıl renkli çam ağaçlarının sırım gibi upuzun gövdeleri arasında kısa sürede kaybolup gitti.

 
 Vişneli geçişindeki bayır aşağı konumlanmış sırım gibi kızılçamlar

 
Vişneli geçişinde sırta doğru bir başka küçük dereciğin, önünü kesmiş bir kütüğün üstünden atlayışı

Vişneli yönünde duvar gibi sert bir kireç taşı kayalığa kadar tüm sapaklarda sağa doğru ilerleyerek sırta tırmandık. Arkamızda bıraktığımız, su buharıyla doygunluğa ulaşmış puslu bir havanın ardındaki İzmir topografyasıydı. En önde Kırıklar, daha arkada Belenbaşı ve en geride Buca’ya dek ulaşan bir ufuk açılımıyla topografya arkamızda uzanıyordu. Yol boyunca birkaç çeşme daha gördük. Solumuzda Nif Dağı eteklerindeki kireç taşından dev kaya kütlesinin üzerindeki mağara oyuklarını uzaktan seçebiliyorduk. O yöne başka bir zaman yürümeyi dağarcığımıza not ederek Vişneli yönünde giderek sıklaşan kızılçam ormanına doğru ilerledik. Kırıklar’dan başlayan orman, yol çatısındaki büyük çeşme civarında nispeten seyrekleşmişti. Ama tepeye doğru kızılçam örtüsü yeniden egemen hale geldi. Aralardaki sık pırnar meşeleri, akasyalar, melengeçler ve diğer makilik unsurlar da göze çarpmaktaydı.

 
 Kızılçamların dibindeki papatyayı andıran sarı çiçekler

 
Manasır Boğazı'nda; Vişneli'ye doğru tırmandığımız sırtın en yüksek noktasından İzmir'e doğru bakış

Vişneli yönündeki tepenin en üst noktasına ulaştığımızda sağa doğru bayır aşağı inen ve bir kapıyla denetlenen geçiş dikkatimizi çekti. Ancak ilk adımda biz, Nif Dağı’nin doğu eteklerindeki kireç taşı kayalıkları dolaşan bir patikayı yeğledik. Başlangıçta son derece konforlu ir şekilde ilerleyen patika, bir anda sarp bir sırtta ve yaklaşık 600 metrelik bir vadi yamacının kıyısında son buldu. Aşağıya bu noktadan inmek oldukça zor olacaktı. Bu nedenle hemen geri dönüp tepeden aşağıya doğru inen ve dikenli tellerle çevrili bir kapı geçişiyle ulaşılan toprak yol ayrımına yöneldik. Bayır aşağıya indikçe kararımızın ne denli yerinde olduğunu kısa sürede anladık.

 
 Uzaktan tespit ettiğimiz Nif Dağı'nın eteklerindeki kireçtaşı kayalıklarda yer alan mağara oyukları

Gezginler, Vişneli'ye doğru sırttan aşağı doğru inerken...

Bayır aşağı yaklaşık 40 dakika kadar devam eden yolculuğumuz, önce Vişneli-Dağ Kızılca yönünde konumlanmış bir toprak yola ve daha sonra da orman içinden dağcı grupları tarafından işaretlenmiş patikaları izleyerek ulaşılan ve Kırıklar-Doğancılar üzerinden Vişneli’ye ulaşan asfalt yola bağlandı. Biraz ileride solumuzda Aşağı ve Yukarı Vişneli’nin kırmızı çatılı evleri; sağımızda ise Dağ Kızılca köyünün silueti görünmekteydi. 

 
Vişneli bayırında uzaktan bir yengeçi andıran siyah kaya 

 
Yol üstünde; ormanın içinde bir geriz

 
Vişneli'ye doğru yürürken, karşımızda belirdi heybetli Mahmut Dağı...

 
 Vişneli yolunda kiraz bahçeleri

Bu noktadan itibaren Vişneli’ye kadar yaklaşık 2 km boyunca köye ulaşan asfalt yolu takip ettik. Yolun iki yanında bembeyaz çiçekleriyle kiraz bahçeleri, neredeyse köye kadar bize eşlik etti. Önce Aşağı Vişneli sapağını ve daha sonra Nif eteklerindeki Vişneli pınarına doğru çıkan toprak yolu geçtik. Yukarı Vişneli köyünün eski mezar taşlarıyla dolu mezarlığından sonra, biraz ileride köyün ilk evleri belirdi. Eski adıyla Kurudere yeni adıyla Nazarköy yönünden gelen ve daha önceki yıllarda gerçekleştirdiğimiz yürüyüş parkurlarından biri olan bu güzergâhın(3) sonlandığı noktadaki büyük çınar ağacına ulaşmıştık bile. Buradan caminin de bulunduğu köyün meydanına doğru kıvrılan yola saptık ve duvarında nazarlık gibi duran mermer sütun parçalarının yer aldığı kayrak taşlarla kaplı bir evin önünden geçerek köy kahvehanelerine ulaştık.

 
 Vişneli'ye doğru orman içindeki toprak yoldan ayrıldığımız yerdeyiz. Gezginler, Vişneli patikalarında...

 
Vişneli kirazları

 
ve erguvanlar...

Kırıklar’dan beri neredeyse 3,5 saattir yürümüş ve yaklaşık 10 km kadar yol kat etmiştik. Artık dinlenme ve yemek zamanıydı. Kaybettiğimiz suyu ve enerjiyi burada yeniden tedarik etmeli ve dönüş yolculuğu için akşam baskısını da dikkate alarak yeterince dinlenmeliydik. Çünkü dönüş yolunda Kırıklar’a doğru sık kızılçamlar içinden ilerleyen çok sert bir çıkış bizi beklemekteydi. Kahvehanelerden birine oturup soframızı kurduk. Dağcı gruplarına yabancı olmayan kahvehanedeki köylüler, bizi pek de umursamadılar. Ancak yanımıza gelen kahvehane sahibi bizimle uzun bir sohbete girişti. Sabah Vişneli sırtarından topladığı yabani ıspanakları bize gösterdi. Kavurması ve böreği yapılan bu dağ otunun ne kadar lezzetli olduğunu ondan öğrendik.

 
 Vişneli Deresi

 
Vişneli'de duvarının köşesinde bir nazarlık misali mermer parçalarıyla bir taş ev

 
Vişneli Köyü; meydana doğru...

 
Kahvehanelerin bulunduğu Yukarı Vişneli'ni kalbi...

Yemek ve dinlenme molası yaklaşık 45 dakika kadar sürdü. Dönüş yolculuğu için artık kalkma zamanı gelmişti. Kahveciyle vedalaşarak geldiğimiz yoldan Kırıklar yönüne doğru yürümeye başladık. Orman içinden çıkan sert yokuşu derin bir muhabbet konusuyla farkına varmadan aşıverdik. Tepede verdiğimiz portakal molası, tırmanışın yorgunluğu almıştı bile.

.
 Vişneli'de kiraz çiçekleri; yakından...

 
Dönüş yolunda Vişneli yakınlarında rastladığımız; görünümü horozibiğini andıran koyu al renkli altın kamışı bitkisi

 
Kırıklar'a dönerken tırmanış öncesinde Dağkızılca'ya bir selam gönderdik.

Gezginler, Manasır Deresi kıyısında çay molasında...

 
Manasır Deresi

Artık hedefimiz, Kırıklar köyüydü. Termosumuzdaki çayı içmek için, küçük dereciğin kıyısında verdiğimiz kısa mola sırasında; kayalar arasından minik çağlayanlar oluşturarak akan suyun sesini dinledik. Bu an, günün son armağanıydı bize. Vakit her ne kadar akşama varsa ve hava hafiften kararmaya başlasa bile, o an günü anlamlandırması açısından; paylaşılması ve yaşanması gereken bir zaman dilimiydi bizim için. Öyle de yaptık. Gün, Kırıklar’da arabamızı bıraktığımız kahvehanelerin bulunduğu meydanda sonlandı. Yola çıktığımızda hava zifiri karanlıktı.

Dipnotlar
(1)       Prof.Dr. Elif Tül Tulunay; Nif Dağı Araştırma ve Kazı Projesi Başkanı – Nif Dağı kazıları yörenin tarihine ışık tutuyor. İzmir Kültür ve Turizm Dergisi; Şubat-Mart 2016; sayfa:30
(3)      Kurudere-Vişneli yürüyüşü için bkz. http://dagakactim.blogspot.com/2012/01/kemalpasa-kurudere-nazarkoy-visneli.html
(4)     Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İF tarafından çekilmiştir.


Yazan : İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC

Bumerang - Yazarkafe

1 yorum: