SARI DERE VADİSİ BOYUNCA YÜRÜDÜK.
30 Mart 2016
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
Günler uzadı; saatler ileri alındı. Gün ışığından daha fazla yararlanma
olanağının artması, bize de İzmir dışında; daha uzaklara doğru açılma fırsatını
yaratıyor. Bugünkü hedefimiz güneye doğru; Aydın’ın Koçarlı ilçesi sınırları
içinde yer alan Çakırbeyli ve Evsekler köyleri arasındaki Sarı Dere Vadisi… Yakın zamanlardaki bir
keşif gezisi sırasında tespit ettiğimiz bu güzergâhı dağarcığımıza not
etmiştik; bugün ise bu rotayı keyifle gerçekleştirme fırsatını yaşadık. İşte
hikâyesi aşağıda…
Çakırbeyli arkasında Sarı Dere bentleri
Çakırbeyli’den Evsekler’e
Çakırbeyli, özellikle 1950-60 yılları arasında; ülkenin uluslar
arası ekonomik ağa eklemlenme sürecinde önemli bir siyasi role sahip Demokrat Parti
iktidarının önde gelen isimlerinden ve Türkiye Cumhuriyeti’nin; darbeyle
yönetme erki ve yaşam hakkı elinden alınan ilk başbakanı merhum Adnan Menderes’in memleketi olarak
bilinir. Yakın tarihimizin dış komplolarla da bezenmiş bu ilk kalkışmasının (27
Mayıs Hareketi kast ediliyor) hazin sonuçları, bugün dahi toplumsal hayatımızı
derinden etkilemekte ve toplumun çıkar gruplarının ne yazık ki birbirine karşı
neredeyse düşmanca konumlanmasına yol açmaktadır. Bu yüzden Çakırbeyli’deki Adnan Menderes’in baba
ocağı çiftliğinin ve iki katlı pembe konağın önünden her geçişimizde Kırım’dan
göçüp gelen büyük dedesi Hacı Ali Paşa’dan
Adnan Menderes’e ve çocuklarının öz
yaşam öykülerine dek uzanan hazin hikâyeler gözümüzde canlanır.(1) Ama asıl sarsıcı hikâye,
Türkiye toplumunun üstüne bir karabasan gibi çöken bugünkü hal ve gidişte
saklıdır.
Sarı Dere'ye yukarıdan bakış
Çakırbeyli, arka dünyasında bitmek tükenmek bilmeyen vadi
geçişleriyle zengin Çine coğrafyasının sanki bir anahtarı gibidir. Menderes
Masifi’nin tipik jeolojik yapısı, burada yeryüzüne fışkırmış gibi yaygınlık
kazanır. Dünyanın hala erimiş haldeki çekirdeği magmanın, yüzeye doğru
yükselmesiyle oluşmuş granit yapıdaki grano-gnays kayalıklar Çakırbeyli’nin içinden akan Sarı Dere Vadisi’nin iki yamacını
kaplar. Gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farklılıkları sonucu kendi kendine
parçalanan ve atmosferik etkilerle de zaman içinde şekilden şekle giren bu dev
kayalar, özellikle Çine’ye doğru Gökbel geçişinde yolcusuna benzersiz
manzaralar sunar. İşte Çakırbeyli
sırtlarına doğru da aynı topografik özeliklerin egemenliğini hisseder gezgin.
Sarı Dere kıyısında Roma dönemine ait mermer sütun parçaları
Çakırbeyli yakınlarındaki Sarı Dere bentleri
Çakırbeyli köyünün meydanında yaklaşık bir yıldır devam
eden ve bir türlü tamamlanamayan meydan düzenlemesi sürüyor. Bu nedenle köy içinde
bir kargaşa görüntüsü var. Aslında dağdan gelen yüksek kalitedeki suyunun
varlığı ve meydanında yer alan kahvehaneleriyle köy, hafta sonlarında Aydınlılar
için bir çekim merkezi özelliğine sahip olsa da, bu aralar pek uğranası değil.
Sarı Dere Vadisi'nin zeytin ağaçlarıyla kaplı yamaçları
O pastoral patikalar...
Aynı patikadan bir başka görünüm
Sıcak günlerde yolcunun dostu; yolumuzun üstündeki bir geriz
Biz de köyün içinden
geçen Sarı Dere’yi takip ederek,
köyün vadinin başlangıcında yer alan son düzlüğüne kadar arabayla devam ettik.
Arabayı burada park ederek Sarı Dere
Vadisi’ne girdik. Vadinin girişindeki sel kırıcı bentler, arkasında oluşan
havuzlar sayesinde hoş bir görünüm kazanmıştı. Sarı Dere’nin doğu yamacından ilerleyen sevimli bir patika bulduk
kendimize. Dereye doğru kenarları kayrak taşlarla çevrilmiş patikanın öte
yanında uzanan zeytinlikler, vadinin her iki yamacını kaplamıştı. Patika
boyunca solumuzda bir duvar gibi yükselen kayaların içinden sızan su, bazen
gerizler, bazen de küçük çeşmelerle yolcusuna kadar ulaşıyordu.
Sarı Dere'nin üst düzleminden yürdüğümüz gerizli yol
Sarı Dere'nin taşlarla kaplı yatağı; Evsekler yönü
Bir tür adaçayı
Soğangillerden tükürük otu
Gnays kayaların üzerindeki hayat; bir tür kaya yosunu
Su kenarlarında filizkinler yada yabani naneler
Mavinin çekiciliği
Baharın coşkusu
anlatılır gibi değildi. Adaçayları, Karya lavantaları, çan çiçekleri,
papatyalar, anemonlar, dipdiri halleriyle çiriş otları, masmavi mineler,
sapsarı su düğün çiçekleri, su kenarlarında şaha kalkmış yarpuz ya da
filizkinler (yabani naneler), serapias orkideleri, kengerler, yeni sürgünde
pırnar meşelerinin tatlı kahverengi yaprakları ve ortasında pembeye çalan garip
ve küçük meyveleri; daha neler neler…
Çiriş otları
Orkideler açmak üzere
Çakırbeyli florası
Evsekler'e doğru giderek yükseliyoruz; arkamızda Aydın elleri...
Doğal aranjman
Evsekler yolunda bir vadiye inerken
Zeytin ağacının gövdesindeki delik
Burula burula büyüdüler.
Sarı Dere boyunca
vadinin solundaki yamaçlarına tırmanırken nelerin tadına baktık? Önce baharı ve
suyu görünce kudurmuş gibi yayılan kengerlerin, enginar sapını andıran dikenli
dolgun gövdelerini sıyırıp sıyırıp yedik. Doyuncaya kadar; suya ve kengere…
Pırnar meşelerinin yeni sürgün yaprakları arasına gizlenmiş pembemsi ve hafif
tatlı küçücük meyveleri, ekşimik tatlarıyla kuzu kulakları, acımsı ve baharlı;
çiçek açmak üzere olan hardal tefekleri, gerizlerden süzülen sular ve daha
neler, daha neler…
Sarı Dere'ye doğru akan küçük bir derecik
Vadideki bir çeşme
eski bir gerizden kalan...
Yol üstündeki bir çeşmeden tadım anı
Gezginler, kenger ziyafetinde...
Sarı Dere, adından da anlaşılacağı üzere rengi sarıya çalan bir
suya sahip ve yaklaşık 300 metrelik bir rakımdaki Evsekler köyünün daha yukarılarından Çakırbeyli’ye doğru akıyor. Zaman zaman genişleyen ve sellerle
sürüklenen taşların kapladığı yatağındaki su, bazen yüksek kayaların üstünden
küçük şelaleler oluşturarak aşağılara doğru çağıldıyor. Bugünlerde suyu iyi bir
düzeyde olsa da Haziran’a varmaz; Aydın’ı kavuran yaz sıcaklarında Sarı Dere’den dirhem su akmaz.
Tepeden Aydın'a doğru bakış
Gezginlerin tepedeki soluklanma anı
Su içtiğimiz çeşme
Evsekler yolunda Sarı Dere üzerindeki küçük şelale
Bir başka yol üstü çeşmesi ve arkasındaki patika
Evsekler’e doğru ilerlerken, yüksek bir tepeden; geldiğimiz vadinin
iki yamacını ve Aydın’ı seyrediyoruz. Menderes Ovası, bütün görkemiyle
ayaklarımızın altında uzanıyor. Aydın Kepez’i, Adnan Menderes Üniversitesi’nin
binaları, biraz beride Tralleis’in Üç
Gözleri (Gymnasium); hayal meyal de olsa seçiliyor.
Karya lavantaları
Evsekler yakınlarında Sarı Dere'yi aştığımız taş köprü
Sarı Dere
Taş köprü yakınlarındaki bendin arkasında oluşan havuz
Yol, Sarı Dere’yi Evsekler’e doğru bir taş köprünün üzerinden geçerek aşıyor.
Altımızda yine büyük bir bent ve havuzu bulunmakta… Köprünün altına inerek
inceliyoruz. Havuzun içindeki hayat, kurbağa sesleriyle yankılanıyor; kenarda
güneşlenmekte olan keratalar, bizim suya yaklaşmamızla birlikte telaş içinde ve
“Atılın suya, vurun davulları” dercesine soluğu birer birer bent havuzunda
alıyorlar.
Taş köprünün önündeki bent
Evsekler yolu
Karya lavantaları; bir daha...
Evsekler yolundaki ilk "musluk"
Evsekler yakınlarındaki sütunlu, bir garip ağıl; sütunlar betondu.
Bir başka "musluk" daha...
Evsekler’e doğru sıcak yaz günlerinde yolcunun susuzluğunu gidermek
amacıyla yol kenarlarına yapılmış, birer kulübe şeklindeki; yörede musluk adı verilen ve içine bir ya da
iki büyük testi konmuş küçük yapılara rastlıyoruz. Evsekler yolunda karşılaştığımız köyün kahvecisi Adem’den
öğreniyoruz muslukların işlevini. İnsanlar bir hayrat gibi köy yolları boyunca,
bu havalide; musluk adı verilen bu testi
mekânlarını yaptırmışlar. Adem, bize Evsekler’e
gelmeden son dönemeçteki dedesinin musluğunu gösteriyor. Aydın Yörüklerinin bu
paylaşımcı ve zarif düşüncesi, bizi etkiliyor doğrusu.
Evsekler sırtlarından Aydın Dağları'na bakış
Evsekler'e doğru ilk gölet; küçük ve temiz olanı...
Adem'in dedesinden hatıra; Evsekler musluğu
Evsekler köyü girişindeki son "musluk"
Evsekler’e doğru iki gölet var. Bunlar yangın söndürme amaçlı
yapılmış; içlerinde balık da bulunan bu göletlerden daha büyük olanı köyün
hemen sınırında yer alıyor. Ama çevresi oldukça pis durumda… Köyün çöplerinin
bir kısmı bu havaliye atılmış ne yazık ki. Gezdiğimiz birçok köydeki manzara,
burada da varlığını koruyor.
Gezginler, Evsekler'e girerken
Evsekler'in kalbine doğru
Eski bir taş evden kalan...
Köyün sokaklarından biri
Neler yaşandı bitti? Şimdi bir viranelik gibi...
Evsekler, yaklaşık 285 metre yüksekliğinde; Menderes Ovası’na hâkim
bir konumda kurulu bir Yörük yerleşimi… Ancak, köyün birçok eski evi yıkık ve
terk edilmiş durumda… Köyün camisi ve kahvehanesinin bulunduğu merkez etrafında
kümelenmiş eski yapıların bu bakımsızlığı, köydeki bir çözülmenin işareti olsa
gerek… Âdem’in akşama doğru açtığı kahvehanesinin avlusunda verdiğimiz yemek
molası, mor salkımlar ve narenciye çiçeklerinin insanı sarhoş eden kokuları
arasında biraz uzuyor.
Mola verdiğimiz Adem'in kahvehanesi
Gezginler, kahvehanenin avlusunda yemek molasında...
Köyün altındaki asfalttan Evsekler'e bakış
Karacaören yolundan Evsekler Camisi ve civarındaki yıkıntılar
Bir bahçede gördüğümüz "eşek" dalaganlarının tomurcukları
Evsekler'in taş örgülü eski bir yapısı
Evsekler'de bir ara sokağa taşan yaşamın izleri
Köyün alçak bir tepe
üzerindeki metruk ilkokulu, terk edilmişlik ruhuyla kaderine doğru yol almakta.
Sokaklardan el ayak çekilmiş gibi… Birkaç evin avlusundan gelen seslerin
dışında köyde pek bir hayat belirtisi yok. Köylüler, ya bahçelerine ya da şehre
gittiler. Erken gelen sıcaklar da bu sessizliğin bir nedenidir belki. Köyün en
altında yer alan mezarlığa kadar yürüyoruz. Mezarlığın önünden geçen asfalt
yol, ovadaki Boydere köyü ile daha
yukarılardaki Karacaören köyünü
birbirine bağlıyor. Evsekler, bu iki
köyün tam ortasında nerdeyse…
Köyün çamlar altındaki eski ilkokulu
Evsekler kahvehanesinden ayrılmadan önce...
Evsekler sırtlarından Menderes Ovası'na doğru bakış
Dönüş yolunda Çakırbeyli'ye doğru dev gnays kayalar
Çakırbeyli yolunda yabani baklalar çiçekte...
Çakırbeyli yolunda bir bahar rapsodisi
Koyun dilli yapraklı engerek otu; önce mor, sonra pembe; güzelliğin böylesi...
Köyden ayrılma vakti. Bu
kez Sarı Dere Vadisi’nin batı
yamacında yer alan sırtın arkasından Çakırbeyli’ye
doğru ilerleyen toprak yolu takip ediyoruz. Yol boyunca bizi oyalayacak
yeterince zenginlikte doğal çeşitlilik var. Karşıdan heybetli birer heykel
görüntüsü veren dev gnays kayaların ihtişamı, yürüdüğümüz yolun hemen altında
derinleşen vadiyi kaplıyor. Üzerinde yeni bitmekte olan kırmızı renkli bir tür
kaya yosunu kolonisi, yol düzleminden dahi fark edilebiliyor. Kayaların
arasından sızan küçük derecikler, yolunu bulmaya çalışıyor aralardan.
Çakırbeyli yolunda rastladığımız küçük buzağı
Skarabenin doğal ustalığı
Çite takılı skarabenin başına gelenleri, kızıl sırtlı örümcek kuşunun maharetidir diye düşünüyoruz.
Evsekler'de bir duvarda yakaladığımız kertenkele
Bu da Çakırbeyli yolunda gördüğümüz yeşil kertenkele
Çakırbeyli’ye doğru gördüğümüz bizi merakla süzen küçük
buzağı, otların arasında inek dışkılarından ayarladığı küresel besini müthiş
bir beceriyle bayır yukarı taşıyan Antik Mısır’ın kutsal böceği skarabeler,
aşağıdaki dere yatağından gelen karatavukların dişiyi çıldırtan neşeli
çığlıkları… Baharda vardır keramet, hayat yeniliyor kendini yeniden. Doğanın
yeniden uyanışıyla birlikte bir periyodik sarkaç hareketi gibi her şey yeniden
ve yine; o müthiş hafızasıyla yenileniyor. Ne mutlu şu bizim küçük adamlara…
Çakırbeyli anemonu
Çakırbeyli yolu
Artık Çakırbeyli sırtlarındayız. Sarı Dere’yi yürüdüğümüz yol düzleminden
görebiliyoruz; biraz sağımızdan usul usul Çakırbeyli’ye
doğru akıyor Sarı Dere… Köye Koçarlı
yönündeki çıkışından ulaşıyoruz bu kez. Eh, artık köy meydanındaki
kahvehanelerden birinde bir yorgunluk çayı içme vaktidir. Son durak ise,
Koçarlı yolundaki bir zeytinyağı işletmesi… Fabrikadan tadarak aldığımız yağlarla
artan yükümüz, İzmir’e dek bize eşlik edecek. Haydi, hayırlısı; yönümüz Çiftlikburnu üzerinden İzmir’e doğru…
Dipnotlar
(1) Şevket Süreyya Aydemir, Menderes’in Dramı, Remzi Kitabevi-3.Baskı-1984
(2) Fotoğraflar, belirtilenler
dışında gezi sırasında İF tarafından çekilmiştir.
Yazan : İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC
Düzenleyen: MYC
skarabe (bok böceği) ni çok güzel yakalamışsınız. çok güzel rota:) teşekkürler
YanıtlaSilAnı yakalamak ve yazmak bizden; takdir edip eleştirmek sizden...
YanıtlaSilSevgilerimizle...
İF
Taştan ,sıvasız dış duvarlarıyla metruk köy evlerine takıldım kaldım . Doğanın sunduğu kadariyla yetinip hiç bir sunni malzeme kullanmadan yapılan bu köy evlerinin içleri mis gibi kireç kokardı bilir misiniz. Tavan kaplamalarında kullanılan kendinden cilalı kargılar bugünün en teknolojik yalıtım örtüsü ile yarışabilir. O Köy evlerinin fotoğrafları ile çocukluğuma gittim. Sayenizde. Teşekkürler sevgili gezgin dostlarım.
YanıtlaSilKatkınız ve yorumlarınız için çok teşşekkürler...İF
YanıtlaSilBeğendim. Taa İzmir den kalkıp virane taş duvar evlerin fotoğraflarını çekip onlarca börtü böcekle ilgilenip gezebiliyorsunuz. Ne guzel. Kutlarim sizi.
YanıtlaSilDeğerli takipçimiz, bu iş gönül işi, sevmek işi... O virane duvarların ardında saklı yaşamlar, yüzlerce yıllık bir yaşanmışlık, o taş köprüler, doğanın bizi çağıran sesleri; o börtü böcekler, saygı duyulası nebat; hepsi bizi doğaya ve dağlara çağırıyor.
SilBloğumuza ilginiz daim olsun.
Sevgi ve selamalarımızla,İF
Doğup, büyüdüğüm köyümü ne güzel anlatmışsınız sanki bende sizinde beraber gezdim.fotoğraflar mükemmel .emeğinizden dolayı çok teşekkürler.
YanıtlaSilSize o anı yaşatabildiysek eğer; ne mutlu bize... İlginizin devamlılığı dileğiyle... İF
SilÇok Teşekkür ederim doğup büyüdüğüm köyümü mükemmel anlatmışsınız ayaklarınıza yüreğinize emeğinize sağlık selam ve saygılarımla...........
YanıtlaSilBu geri bildirim bize yeter. Biz sizlere teşekkür ederiz. Katkılarınızın devamlılığı dileğiyle...İF
SilÇakırbeyli'de Mendereslere ait halkın ziyaretine açık bir anı evi, konak vs varmı acaba...
YanıtlaSilİlkbaharda her tarafta doğa yürüyüşü güze oluyor. Bu parkuru sonbaharda da yürümek güzel olur sanırım. Zeytin hasadı, yağhaneler... Güzel fotoğraflarınız ve açıklamalı anlatım için teşekkürler...
İlginize teşekkürler... Mevcut halde sözünü ettiğiniz nitelikte açık bir anı evi ya da müze yok. Yalnız bildiğim kadarıyla Çakırbeyli köyünün ve Adnan Menderes'in çiftliğinin arkasında bulunan ve Çiftlik Burnu diye bilinen tepenin yamaçlarına Demokrasi Müzesi başlığı altında bir müze inşaatı sürüyor. Yalnız seçilen yer konusunda benim bir itirazım var bu konuda. Çünkü sözkonusu Çiftlik Burnu'nda Yunan işgali sırasında Kuvayı Milliye'nin oluşumu aşamasında Albay Şefik Aker'in kuvvetlerinin direnişinden kalan siperler ve açık müze niteliği taşıyabilecek izler mevcut. Bana göre İstiklal Savaşı'nın hatırasına hürmeten korunması gerekirdi. Büyük olasılıkla tahrip olacaktır. Bu iş için en uygun mekan özel bir mekan olmakla birlikte Adnan Menderes'in Çakirbeyli'nin girişindeki çiftliğinde bulunan pembe köşk ve ilave olarak yapılabilecek eklentiler olabilirdi. İF
SilPaylaşımınız için Teşekkür ederim
YanıtlaSilpaylaşım için teşekkürler. Ayın 20'sinde rotayı kat edecektim, iyi oldu. Geçtiğimiz yaz başında belediye oraları düzenleyip uluslarararsı işaretlerle desteklenmiş bir rota haline getirdi bilginize.
YanıtlaSilZaman ne çabuk geçiyor. Neredeyse biz oralardan geçeli yaklaşık 5 yıl olmuş. Gerçekten güzel ve yormayan bir yürüyüş parkuruydu. Parkurdaki yaz aylarının kurtarıcısı; yörede musluk adı verilen su istasyonlarına dikkatinizi çekmek isterim. Belediyenin yürüyüş parkurlarıyla ilgilenmesine sevindim. Keyifli yürüyüşler... Belki biz de ileride yine uğrarız. İlginize ve geri bildiriminize teşekkürler...İF
Sil