Sayfalar

15 Haziran 2023 Perşembe

KEMALPAŞA YAYLALARINDA; OVACIK’TAN ERENKÖY’E…

25 Mayıs 2023
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
 
Sıcak havalar kapıda; bize de yaylalarda dolaşmak kaldı. Bu hafta da Kemalpaşa yaylalarındaydık. Bugün Kemalpaşa dünyasında Ovacık-Kızıloba kavşağındaki eski jandarma karakol mevkiinden (yeni kiraz alım yeri) başlayıp Turgutlu yönünde bir mezra görünümündeki Erenköy'e kadar yürüdük. Yaklaşık 800-1040 metreler arasında ve tamamen kızılçam-karaçam ve meşe ormanlarının içindeydik hemen hemen. Kirazlıklar ve üzüm bağları oldukça gözalıcıydı. Ovacık florası ile ilgili yine güzel örnekleri fotoğraflama şansımız oldu. Erenköy'ü geçtikten sonra, bir beş yol ağzından yukarı ve geriye; güneye doğru döndük. Burada biraz tırmanış olsa da keyifliydi yürüyüşümüz. Toplamda 4 saat ve 14,5 km yürüdük. Fotoğraf ve yemek molası gibi meşguliyetlerde 1,5 saat kadar harcadık. 16.30'da bir üst düzlemden sürdürdüğümüz yürüyüşümüz yine kiraz alım yerinde sonlandırdık. Ovacık'ta kurabiye ve çaylar eşliğinde günü tamamladık. Hava zaman zaman kapansa da yağmur yağmadı.
 
Ovacık yaylasında Halil'in kahvesi; sonbahar başlarken...
(Eylül 2019)
 
Ovacık-Kızıloba yolu üzerinde Eski Karakol Mevkii ve anıt meşe...
(Mayıs 2023)
 
Ovacık'tan Erenköy'e; yemyeşil bir dünyanın içindeyiz.
(Mayıs 2023)
  
Bağyurdu’nun üzerinde yer alan Ovacık yaylası, kuzey-güney eksenli bir hatta Kemalpaşa’dan Bayındır’a doğru alçalır. Kiraz, kestane, ceviz, kızılcık, böğürtlen gibi orman meyveleri, son yıllarda Kavacık üzümü, geç eren yayla domatesi, sebzeler, hatta çilek bu yaylanın eşsiz ürünlerindendir. 15 Haziran’dan sonra başlar kiraz hasadı bu yaylalarda. Kızıloba’dan ve Ovacık’tan kirazlarını toplayıp üçer beşer kasa sepetli motorlarına yükleyip, yaylanın Kızıloba’ya doğru alçalmaya başladığı noktadaki eski Karakol Mevkii’ne taşıyan köylüler, her yıl; kiraz zamanı burayı sanki bir mahşer yerine çevirirler. Türkiye’nin dört bir yanına buradan sarılan kamyonlar, ağır ağır yola çıkar yayladan Kemalpaşa’ya doğru… İşte bugün yürüyüşümüzün başlangıç noktası, her yıl Ovacık’ta kiraz pazarının kurulduğu bu eski Karakol Mevkii oldu. Buradan başladık yürümeye; ama dağın arka yüzünde…
 

Erenköy yolunda kayrak taşlardan yapılmış bir bağ kulübesi
(Mayıs 2023)
 
Dağa Kaçtım gezginleri; Karakol Mevkii'nden Erenköy'e doğru yürürken...
(Mayıs 2023)
 
Ovacık'tan Erenköy'e doğru; Erenköy'deki gelinciklerle dostluğumuz bakidir.
(MYC; Mayıs 2023)
 
Ovacık’ta sabah
 
Saat 9 gibi Bornova’dan Kemalpaşa’ya doğru yola çıktık. Ovada kiraz hasadının telaşı vardı. Bağyurdu’na ulaştığımızda, Ankara asfaltı yönünde konumlanmış kiraz alım merkezleri daha sabahtan hareketliydiler. Erkenden bahçelerinden topladıkları kirazlarını sepetli motorlarıyla taşıyan köylüler, tüccarın kurduğu bu alım merkezlerine ürünlerini getirmeye başlamışlardı bile. Yanlarından eski Turgutlu asfaltına doğru geçip gittik.
 
Parsa sırtlarından kasabaya bakarken...
(Aralık 2009)
 
Parsa deresi kıyısında eski bir hatıra; dağlara yeni yeni kaçarken...
(Aralık 2009)
 
Zamana direnen Parsa evlerinden biri...
(Aralık 2009)
 
Bağyurdu; o zamanki ismiyle Parsa, 19.yy.da Rum nüfusunun bölgede ağırlıklı oranda yaşadığı bir yerleşim olarak dikkat çekiyor. Kasabanın ilk ismi Yelki imiş. 1963 yılında yerleşimin ismi Parsa’dan Bağyurdu’na çevrilmiş olsa da, yerli halk hala Parsa’yı kullanmayı yeğliyor. Bugün yoğun bir şekilde Yörüklerin ve Balkan göçmenlerinin yaşadığı kasabanın pazarının kurulduğu Cuma günleri ve özellikle hasat zamanları ortalık toz duman diyebiliriz.
 
Parsa'da Osmanlı döneminden kalma eski hamam
 
(Aralık 2009)

Eski bir Parsa konağından günümüze kalan...
(Aralık 2009)

Parsa sokaklarında; 14 yıl önce...
(Aralık 2009)

Ovacık'ta bir konfor alanı; çınarlar altında bir havuz ve kasabın kır lokantası
(Temmuz 2019)
 
Ovacık yaylasına ulaştığımızda saat 10.30 civarıydı. Köyün merkezi diyebileceğimiz çınarların altındaki Halil’in kahvesinde yaylada çay keyfiyle başladı günümüz. Sabah serinliği hissedilir ölçüdeydi. Çayları içtikten sonra, yıllar önce burada yer alan bir jandarma karakolundan ismini alan Karakol Mevkii’ne gitmek üzere Halil’in kahvesinden ayrıldık. Asırlık bir meşe ağacının altında konumlanmış eski bir kulübe ile temsil edilen Karakol Mevkii’nden 11.15 gibi yürüyüşe başladık. Kiraz pazarı düzleminden ayrıldıktan sonra, kuzeydoğu yönünde ilerleyerek kestane, ceviz, çınar, kızılçam, meşe, yer yer üzüm bağları ve kirazlıklardan oluşmuş bir “yeşil” denizine daldık. Yol çatısından beri bir süre yürüdüğümüz tali asfalt bir süre sonra bir toprak yola dönüştü.
 
Ovacık yaylasında İzmir Valisi Kazım Dirik zamanında Parsa-Ovacık-Dereköy yolunun yapılışı anısına "yapdırılan" Paşa Çeşmesi
(Ocak 2010)
 
 
Ovacık kiraz pazarının kurulduğu Karakol Mevkii
(Mayıs 2023)

Karakol Mevkii'nden Erenköy'e doğu; Kavacık üzüm bağları
(Mayıs 2023)


Karakol Mevkii’nden Erenköy’e doğru
 
Ovacık-Erenköy arasında; en baskın flora örneklerinden birisi, acı baklalardı. Bu kadar yoğun bir şekilde yakın zamanda acı bakla kolonileriyle karşılaştığımı hatırlamıyorum. Acı baklalar çiçekteydi; yaygın olarak mavi renkli çiçekleriyle bildiğimiz acı baklaların burada beyaz-pembe çiçeklere sahip olan türevlerine de rastladık. Bunun yanında muhteşem geometrileriyle dikkat çeken ve artık çiçekten tohum aşamasına geçmiş karahindibalar, yükseklerde varlığını sürdüren beyaz papatyalar, dev cüsseli ağaçların altında taban örtüsü gibi uzanan eğreltiotları, sapsarı çiçekleriyle baklagillerden keçi gevişleri, koyu al renkli altın kamışlar göz alıcıydılar.
 
Acı bakla çiçeği
(MYC; Mayıs 2023)

Karahindibaların geometrisi
(Mayıs 2023)

Baklagillerden sapsarı çiçekleriyle keçi gevişleri
(Mayıs 2023)

Koyu al renkli altın kamışlar
(Mayıs 2023)

Erenköy yolunda kiraz bahçeleri
(Mayıs 2023)

Biri mor, biri beyaz; biri bodur, biri dev şemsiyeler gibi; efekler ve heracleumlar yan yanaydılar. Bayındır yönüne doğru uzanan vadileri seyrediyorduk yukarılardan. Gök, geçen haftaki gibi zaman zaman kapansa da, pek yağacak gibi durmuyordu. Kuzukulaklarının çiçekleri alıp başını gitmişlerdi boydan yana. Çan çiçekleri, bayır gülleri (pamuklan) yine peşimizdeydi ardımız sıra. Biri pembe, biri eflatun; hepsi benzersizdiler.
 
Yürüyoruz; Erenköy'e doğru...
(Mayıs 2023)
 
Heracleumlar; sanki birer şemsiye...
(Mayıs 2023)
 
Dağa Kaçtım gezginleri; efeklerin ardında...
(MYC; Mayıs 2023)
 
Çan çiçekleri
(Mayıs 2023)

Pembe bayır gülleri (Girit ladenleri)
(Mayıs 2023)

Beyaz bayır gülleri
(Mayıs 2023)

Kayrak taşlarla sınırlandırılmış kirazlıkların, üzüm bağlarının yanından geçtik. Yol kıyısında, muşamba ile sızdırmazlığı sağlanmış bir derme çatma havuz bile ne kadar güzel göründü gözümüze. Vadinin aşağılarına doğru inen bir sürü toprak yol ya da patika vardı. Her biri meraklı yolcuyu çekerdi içine. Ama bizim gideceğimiz yol çizdiğimiz haritadaki gibi besbelliydi.
 
Üzüm bağları
(Mayıs 2023)
 
Papatyaların bahar coşkusu; Ovacık yaylasında...
(Mayıs 2023)
  
Yol kıyısında derme çatma bir havuz; suya vuruyordu ceviz ağaçlarının aksi...
(Mayıs 2023)
 
Vadiye doğru kızılçam ormanları
 
(Mayıs 2023)
  
Virajları döne döne ilerliyorduk yeşil “deniz”inde. Baharın bütün coşkusu her yanı sarmıştı. Yolun kıyısında beyaz çiçekleriyle bir başka güzel; turpgillerden diğnik (yaban teresi) çekti dikkatimizi. Ne de güzel yükseliyordu incecik bir sapın direnciyle… Aşağılara doğru ağaçlar birbirinin içine girmişti sanki, o kadar gelişip serpilmeye hasrettiler ki; sanki bir yağmur ormanı gibi sık ve geçilmezdi vadinin yamaçları.
 
Turpgillerden yaban teresi ya da diğnik
(Mayıs 2023)

Vadiye doğru alçalıyordu topografya; sanki bir yağmur ormanındaydık.
(Mayıs 2023)

Sarmaşıklar bir çınar ağacını sarıp sarmalamışlardı; sanki esir almışlardı koskoca ağacı.
(Mayıs 2023)

Yol kıyısında kuşburnu ya da yaban gülleri (rosa canina'lar)
(Mayıs 2023)

Tek katmerli kuşburnu çiçeği; yakından...
(Mayıs 2023)

Ada nakılı
(Mayıs 2023)

Bu kaotik coşku içinde biraz ileride sarmaşıklar bir çınar ağacını sarıp sarmalamışlardı sanki. Esir almış gibiydiler ağacı. Herkes ve her şey yaşamak istiyordu; alabildiğine ve düzensizce. Aslında yoktu bir düzen; yaşamda asıl olan düzensizlik ve kaostu. Belki de baktığımız an ve mekân, küçük bir zaman dilimine ve uzayın küçücük bir örneklemine aitti.
 
Erenköy'e doğru yürüdüğümüz yol
(Mayıs 2023)

Peygamber çiçeği
(Mayıs 2023)
 
Ağaç denizi; vadinin derinliklerine doğru bakış
(Mayıs 2023)
 
Ballıbabagillerden dağ mayasılları
(Mayıs 2023)
 
Morbaşlar; bu aralar her hafta görüyoruz.
(Mayıs 2023)
 
Ovacık gelincikleri
(Mayıs 2023)
 
Yol kıyısında öbek öbek dizili ve henüz tüysü çanak yapraklarıyla dikkat çeken çiçekleri tomurcukta; ballıbabagillerden dağ mayasılı (ajuga oriantalis) kolonileri, morbaşlar, sapsarı krizantemler, uçuk pembe renkli çiçekleriyle kuşburnu ya da yaban gülleri (rosa canina), beyaz renkli yonca çiçekleri, aynı saptan çıkan, birkaç daha küçük sap üzerinde; karahindiba çiçeklerini andıran, ama daha küçük boyutta sarı çiçekleriyle dikkat çeken asteraceae ailesinden şahin otları (hieracium) ve daha ileride mor renkli iris ya da süsenler (iridaceae sp.) bir renk cümbüşü içinde Erenköy’e yaklaşırken bize yoldaş oldular.
 
Beyaz renkli yonca çiçekleri
(Mayıs 2023)
 
Asteraceae ailesinden şahin otları (hieracium)
(Mayıs 2023)

İris ya da süsenler
(Mayıs 2023)

Erenköy'de; bir fidanlığın önündeyiz.
(Mayıs 2023)

Erenköy'de ladin fidanlığı ve diğer yaşam mekanları
(Mayıs 2023)
   
Çevreye saçılmış çiftlik evlerinden anladığımız kadarıyla Erenköy’e gelmiştik. Vadi yamacında oldukça geniş bir arazide mavi ladinleriyle dikkat çeken bir fidanlık vardı. Görevliden öğrendiğimize göre satış yeri Bayındır’da idi. Duvarlarla çevrili alanda bu fidanlıktan başka, bir sürü çiftlik evi daha bulunmaktaydı. Bahçenin karşısındaki Nazım Çeşmesi isimli bir çeşmeden doya doya suyumuzu içtik. Arkamızdan havlayan sadık köpeklerin sesleri arasında Erenköy’den ayrıldık.
 
Gezgin, Erenköy'de Nazım Çeşmesi'nde...
(Mayıs 2023)
 
Taş duvarların arasından hayat bulmuştu gelincikler.
(Mayıs 2023)

Erenköy'den sonra; ormanda...
(Mayıs 2023)
 
Deve dikenleri
(Mayıs 2023)

Yol kıyısında son kesimlerden kalan sıralı kütükler vardı.
(Mayıs 2023)
 
Sarı çiçekleriyle zehirli şalbalar; ama göz alıcıydılar.
(Mayıs 2023)
 
Kıvrıla kıvrıla ilerliyordu şose.
(Mayıs 2023)
 
Bir üst düzlemden geriye doğru dönüş yapacağımız sapağa kadar epeyce yürüdük yine. Bu arada vadinin aşağılarındaki başka evlere doğru ayrılan bir dizi sapağı geçtik. Hepsi kızılçamlar içinde kaybolup giden davetkâr patikalardı. Ama biz yürümeye devam ettik. Yolun iki yanında son kesimlerden kalma düzgün şekilde sıralanmış kütük yığınları vardı. Bir süre sonra yukarı doğru dönen bir beş yol ağzına geldik. Geriye dönme noktamız burası idi. Sapaktan sonra giderek yükselen bir orman yolunda Karakol Mevkii yönünde yürümeye başladık.
 
Yürüyorduk; beş yol ağzına doğru...
(Mayıs 2023)

 
Davetkar patiklardan biri
(Mayıs 2023)

ve bir diğeri...
(Mayıs 2023)

Beş yol ağzındayız. Yönümüz yeniden Karakol Mevkii'ne doğru...
(MYC; Mayıs 2023)

Güneye doğru yürüyoruz; biraz rampa var.
(Mayıs 2023)

Bir süre sonra vadiye hâkim bir noktada dağlara karşı yemek molası verdik. Yürüdüğümüz dönüş yolundan sanki bizden önce hiç kimse geçmemiş gibiydi. Hem orman yolunda otlar bitmiş, hem de bizden önceki bütün izler silinip yok olmuştu sanki.
 
Ekip yemek molasında...
(MYC; Mayıs 2023)
 
Papatyalar sanki bir top yapmışlar.
(Mayıs 2023)

Asteraceae ailesinden olmalı; ismini bilemedik.
(MYC; Mayıs 2023)
 
Karakol Mevkii'ne doğru; dağlar ve vadiler önümüzde...
 
(Mayıs 2023)

İsmini bilemedik.
(Mayıs 2023)

Uyuz otu; çekmezsek olmazdı.
(Mayıs 2023)

Biraz ileride günün sürprizi ile karşılaştık. Doğada bu mevsimde dolaşırken sıkça rastlardık acı baklalara. Ama bu kez gördüğümüz sanki bir acı bakla ormanı gibiydi. Üstüne üstlük; genellikle gördüğümüz mavi renkli çiçeklerinden başka, bu rotada pembe-beyaz renkte çiçekleri olan bir başka tür acı bakla da mevcuttu. Bir de tıbbi bitki olarak bilinen şahtere otları (fumaria officinalis); bordo renkli çiçekleriyle geniş bir alana yayılmış şahtere otlarına da bu civarda rastladık.
 
Şimdiye kadar görmediğimiz bir tanıklık içindeyiz; acı bakla ormanındayız.
(Mayıs 2023)
 
İlk kez gördüğümüz pembe-beyaz çiçekli acı baklalar
(Mayıs 2023)
 
Bu da bir başka örneği...
(MYC; Mayıs 2023)
 
Issızlığın ortasında; Ovacık yaylasında...
 
(Mayıs 2023)
 
Şahtere otları (
fumaria officinalis)
(Mayıs 2023)
 
Yürüdükçe açıldı bedenimiz, zihnimiz… Yükseklerde kiraz bahçelerinin, muntazam bağların yanından geçtik. Aşağılara doğru alçalan yemyeşil vadiler ve sıra sıra dizilmiş dağ silsileleri duruyordu karşımızda. Bahçe sınırlarını belirlemek üzere, emekle taş üstüne taş koya koya, benzersiz güzellikte duvarlar yapılmıştı sabırla. Köklerinden bir zamanlar çivit boya elde edilen turpgillerden sapsarı çiçekleriyle çivit otu öbekleri ve baklagillerden sarıçiçekli fiğler vardı yol kıyısında. Bir de üzerlerine üşüşmüş arılarıyla birlikte mor renkli çiçekleriyle deve dikenleri
 
Ovacık ormanlarında...
(Mayıs 2023)
 
Acı baklalar; yeniden...
(Mayıs 2023)

Sanki rugby kalesi; oysaki kızılçam ormanındayız. Bir doğa harikası...
(Mayıs 2023)
 
Yürünmemiş rotalar, basılmamış patikalar; biz bastık.
(Mayıs 2023)

Kadın aynaları
(Mayıs 2023)

Ada nakılları
(Mayıs 2023)

Sapsarı çiçekleriyle çivit otları; kim inanır? Bunun köklerinden çivit  boyası yapardı eskiler.
(Mayıs 2023)
 
Yolun sonuna yaklaşmıştık. Körpe yapraklarıyla göz alıcı meşelerin arasından geçerek, kıvrıla başladığımız yere döndük sonunda; yani şimdilerde Ovacık kiraz alım merkezi olarak işlev gören eski Karakol Mevkii’ne… Kiraz zamanı tüccarların konumlandığı; demir çubuklarla birbirinden ayrılmış mekânlar, beton bir zemin üzerine bina edilmişlerdi. Her şey 15 Haziran’ı bekler gibiydi; ama şimdi derin bir sessizlik vardı Karakol Mevkii’nde…
 
Üzüm bağları
(Mayıs 2023)

Güzelim kiraz bahçeleri
(Mayıs 2023)
 
Ve o bahçelerin kayrak taşlarından müteşekkil benzersiz güzellikteki sınır duvarları
(Mayıs 2023)

Sarı çiçekli fiğler
(Mayıs 2023)

Menzile yaklaşırken; Karakol Mevkii bir nefes ileride...
(Mayıs 2023)

Ovacık'ta; can dostlarımızla Halil'in kahvesinde kurabiyelerimizi paylaştık ve vedalaştık.
(Mayıs 2023)

Her iki yanı anıt kestane ağaçlarıyla kaplı Kızıloba-Ovacık tali asfaltını takiben, saat 16.30 gibi Ovacık merkezindeki Halil’in kahvesine ulaştık. Sabah başladığımız yerde yorgunluk çaylarıyla günü noktalamaktı niyetimiz. Öyle de oldu. Vakit akşama yaklaşmaktaydı. İzmir’e doğru ateşledik motorları; geride bıraktığımız bütün güzelliklere yanarak, vedalaştık Ovacık yaylasıyla.
 
Dipnotlar:
(1)   Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.
 
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC 

7 yorum:

  1. emeğinize kaleminize sağlık çok güzel selamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geri bildiriminiz için teşekkürler. İlginizin devamlılığı dileğiyle...İF

      Sil
  2. Uzun zaman önce rastgele denk geldim sayfanıza. Hala takip ederim. Sizinle beraber yürürüm o yollarda ve çok keyif alırım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize teşekkürler. Size bu duyguyu yaşatabildiysek ne mutlu bize...İF

      Sil
  3. Kıskanarak izliyor, sayenizde geziyoruz. Bu arada çiçekleri de tanıyoruz. Sağolun, hep varolun . Selam ve sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Yazılarınızı okumak çok keyifli. Bu bilinç ,merak ve coşkuyla doğada yürüyüşler yapmak şahanedir, yollariniz açık olsun.Paylasimlariniz için çok teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu değerli geri bildirimler bize devam etme gücü veriyor. İlginize çok teşekkürler...İF

      Sil