9 Aralık 2015
İbrahim Fidanoğlu
Güne Buruncuk’ta bir Aiol yerleşimi olan Larissa Antik Kenti’nin
eteğindeki bir yol üstü kahvehanesinde sabah kahvaltısı ile başladık. Bu yıl
bitmek bilmeyen bir yüksek basınç kâbusuyla yağmurdan ve kıştan uzak, ancak
bunun yanında da baskılanmış ve hareketsiz havanın getirdiği yoğun kirlilik
nedeniyle oldukça sıkıntılı bir atmosferle birlikteyiz uzun zamandır. Böyle bir
kirli bir havada en azından şehirlerden uzakta olmak yine de bir şanstır
diyerek koyulduk yollara. Bugünkü rotamız çoğunlukla Aiol coğrafyası olacak.
Hedefimiz ise kıyıdan oldukça içerlerde; Yunt Dağı volkanik kütlesinin sarp
tepelerinden birisi olan Gün Dağı’nın zirvesinde kurulmuş Aiol yerleşimi Aigai Antik
Kenti… Canımız nerede isterse orada duracağız, döşeme yoldur, Kapıkayası’dır,
Yunt Dağı’nın dağ köyleridir demeden kenarda köşede bakılacak ne varsa bu
coğrafyada; günlerin iyice kısaldığı bu dar zamanda bir şekilde hepsine bakmaya
gayret edeceğiz.
Yunt Dağı'nda Kocaçay Vadisi
Yunt Dağı, kütlesel olarak bakıldığında Dumanlı Dağ ile sınırını
oluşturan Güzelhisar Çayı’nın kıyısından başlayarak kuzeydoğuya doğru tedrici
olarak artan yükselme eğilimi, insanda sanki kuzeydoğu yönünden Çandarlı
Körfezi’ne doğru eriyip akmış hissini veren yapısal görünümü ve bunun yanında çekirdeğini
oluşturan volkanik yapısıyla öne çıkan ilginç bir coğrafyayı kapsıyor. Andezit,
bazalt; yer yer mika şist ve kireç taşı oluşumlarla neredeyse birçok jeolojik
yapıyı içinde barındıran bu dağ kütlesi, Çandarlı Körfezi’nden Soma, Kırkağaç
ve Akhisar havalisine kadar uzanan oldukça geniş bir alanda kendini gösteriyor.
Dağın jeolojik yapısına uygun şekilde gelişen bitki örtüsü çeşitliliği içinde
kızılçamlar, yoğun olarak meşeler ve pırnar meşeleri, melengeçler, keçilerin
bayıldığı kesme çalıları, zeytinlikler, ahlat armutları, son zamanlarda
Osmancalı, Türkmen, Ortaköy düzlüklerinde geliştirilen kara üzüm bağları dikkat
çekiyor.
Karakuzu köyü yakınlarında Güzelhisar Çayı'nın Dumanlı Dağ yönünden gelen diğer kolu
(Fotoğraf: Nisan 2011-İF)
Şakran’ın arka dünyasına sarkarak Aigai Ören Yeri odaklı
gerçekleştirdiğimiz gezimize; sabahın erken saatlerinde ulaştığımız
İzmir-Çanakkale asfaltı üzerindeki Şakran-Yunt Dağı Köseler sapağından dağa ve
doğuya doğru kıvrılarak başladık. Son yıllarda yapılan dev boyutlardaki F Tipi
Şakran Cezaevi Kompleksi’nin yanından seyirtip yukarı doğru tırmanırken, neden
bu kadar çok ve büyük hapishanelerimiz var diye hayıflandık. Hapishanelere
sığmıyordu suçlular; tıkıyordu içeri güçlüler… Bu nasıl bir sarmaldı Tanrım?
Barolar Birliği başkanlarından ve aynı zamanda öğretim üyesi rahmetli Prof. Dr.
Faruk Erem vardı eskilerde. Ankara Sanat Tiyatrosu’nda sahnelenen onun bir
oyununu izlemiştim; ismi her şeyi anlatıyordu: “Suçluyu kazıyınız; altından
insan çıkar!”
Kapıkaya'dan Yunt Dağı volkanik kütlesine bakış
Bugün iyi şeyler düşünmeliydik; çünkü sessizliğin ortasında; sadece
doğanın kendi sesi vardı bize eşlik eden. Bu da kendimizi iyi hissetmek için
yeterli bir nedendi. Hapishanenin tam karşısına düşen gölet, suyun en az olduğu
bu mevsimde bile bu kez bana biraz daha büyümüş gibi geldi; ama nedenini
anlayamadım. Tırmanmaya devam ettik.
Kapıkaya'dan Şakran Düzlüğü'ne bakış
Yunt Dağı’nın yukarılarındaki Türkmen köylerine doğru kıvrıla kıvrıla
ilerleyen yol bizi adıyla müsemma kapı gibi dev bir kayanın ortasından geçerek Kapıkaya köyüne getirdi. Andezit ve
bazalt taşlarla yapılmış köyün eski evleriyle çevrili meydana sabahın
mahmurluğu çökmüştü sanki. Meydana bakan evlerden birinin önündeki bankta
oturan iki yaşlıdan başka ortalarda kimsecik yoktu. Arabayı meydana bırakarak
biraz aşağı kotta yer alan Kapıkayası’na
doğru yürüdük.
Bir kale burcunu andıran Kapıkaya kayalığı
Kapıkaya köyü girişindeki sulama amaçlı kullanılan gölet
Kapıkaya
Kapıkaya, Şakran Düzlüğü’ne hâkim bir noktada; yaklaşık 300 metre yüksekliğinde
bir kaya kütlesi. Neredeyse bir kaleyi andıran kaya kütlesinin ovaya doğru
uzanan bir burç şeklindeki en ileri noktası, ovaya doğru oldukça dik bir
şekilde inen bir uçurumla sonlanıyor. Tam bu noktadan çevredeki topografyayı
izlemek son derece keyifli… Açık bir havada özellikle Çandarlı açıklarındaki
Corciyo Adası’na kadar uzanan bir ufuk hâkimiyetine sahip olması nedeniyle iyi
bir seyir terası işlevi görüyor. Ne yazık ki, yüksek basınç nedeniyle oluşan
havadaki pus, ufka dair görüşümüzü engelliyor.