Sayfalar

18 Nisan 2015 Cumartesi

EFES'İN SU YOLLARI-DEĞİRMENDERE SUYOLU'NUN İZİNDE...



BAHÇECİK BOĞAZI’NDA SU KEMERLERİNİN GEÇİDİ

20 Mart 2015
İbrahim Fidanoğlu

Giriş

Selçuk’tan Kuşadası’na doğru seyrederken Pamucak Mevkii’ni geçip Pygale’ye doğru yaklaşırken, yolun hemen üst düzleminde ve güney doğu yönünde uzayıp giden bir dizi duvar parçası dikkat çeker. Zaman zaman onu kesen vadilerle kesikliğe uğrasa da, daha ilerideki Bahçecik Boğazı yönünde duvar izleri devam eder. Bu izler, aslında Antik Efes Kenti’ni besleyen İlkçağ’daki 4 önemli suyolundan birisi olan Değirmendere-Efes suyolunun parçalarıdır. Bugünkü rotamızın çoğunu bu suyolunun parçaları ve onu kesen vadilerdeki su kemerleri oluşturmaktadır.

 Bahçecik Boğazı Yürüyüş Rotası-Toplam 16 km.
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

Daha önceki yürüyüşlerimizde birkaç kez atıfta bulunduğumuz Efes Kenti’nin Tarihi Suyolları isimli makalede bugünkü konumuz olan Değirmendere suyolu ile ilgili olarak şu bilgi yer almaktadır:

“Değirmendere (Kenchrios) Suyolu; Efes’in güneybatısında Kuşadası yakınındaki Osmanlı döneminden beri Kuşadası’na iletilen Değirmenboğazı pınarlarının suyunu, bazı kesimlerde kısmen kayaya oyulmuş, kargir bir mecrayla ileten, 43 km uzunluğunda bir sistemdir. Bazıları tek açıklıklı su kemerleriyle geçgideki vadiler aşılmıştır. Bu suyolunun M.Ö. 1.yüzyıldan kaldığı ve “aqua iulia” olarak anılan suyolu olduğu söylenebilir.”(1)

 Değirmendere Suyolu (2)

Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün Efes Kenti’nin suyolları ile ilgili bölümde Değirmendere suyolundan en genç ve en uzun suyolu olarak söz ediliyor.(2)

 Bahçecik Boğazı'ndan Değirmendere suyolunun görünümü

 Bahçecik Boğazı'ndaki çifliklerden birinde kuzuların sessizliği

Değirmendere suyolu, Davutlar yakınlarındaki Değirmen Boğazı su kaynaklarından Kuşadası’na; oradan Bahçecik Boğazı yoluyla sahil bandına kadar taşınmakta; daha sonra da yine tüneller ve kemerler aracılığıyla Bülbül Dağı’nın etrafını dolaşarak Arvalya denen mevkiden Efes’e kadar uzanmaktadır. Toplamda yaklaşık 43 km.lik bir uzunluğa sahip suyolunun, esas olarak Bahçecik Boğazı’nda yer alan kanalları ve içerlere giren vadileri aşmak için kullanılan 5 kemer çevresinde dolaştık. Bu kemerlerden en büyüğü olan Başkemer, Kirazlı-Kuşadası karayolu üzerinde yer alıyor. 11.yy.da Cenevizliler döneminde onarımdan geçirilmiş olan çok açıklıklı kemer, Kuşadası’na beslenen suyun geçtiği önemli bir köprü görevi görmekteydi.

 Başkemer

Yürüyüş

Çoğu kez olduğu gibi sabah Belevi’deki kahvaltı sonrasında rotamızı Kuşadası yönüne çevirdik. Selçuk-Kuşadası karayolunu takiben Pamucak Mevkii’ni geçince, solumuzda yola paralel yükselen sırtlarda Değirmendere suyolunun bir duvar gibi izlenebilen iletim kanallarının parçaları görünmeye başladı bile. Amacımız; yürüyüş öncesi harita çalışması sırasında tespit ettiğimiz Bahçecik Boğazı girişini bulmak ve arabayı uygun bir yere park etmekti.

 Bahçecik Boğazı'nda ilk kemer; Adamtolu Boğazı Kemeri

Gezginler, kemerin üzerinde...


Değirmendere suyolunun yan duvar tahkimatları; Adamtolu Boğazı Mevkii




Kuşadası girişindeki Kuştur Tatil Köyü’nü geçer geçmez; İlkçağ’daki 12 İyon yerleşiminden biri olan Pygale’nin girişinin bulunduğu kavşağın hemen karşısındaki Bahçecik Boğazı levhasının yer aldığı dar asfalta saptık. Bu bölgedeki birkaç eski yazlık siteyi arkamızda bırakarak çiftlik arazileriyle kaplı Bahçecik Boğazı girişindeki uygun bir noktaya aracımızı park ettik. Yürüyüşe başladığımızda saat 10.30 civarıydı. Çiftlik arazileriyle kaplı bu bölgedeki bütün köpekler geldiğimizi haber almıştı sanki. Kimi doğrudan, kimisi ise bahçe çitleri arkasından bizi taciz ateşine başlamışlardı bile. Biraz ileride bir köpek çiftliğindeki onlarca köpek ise işin tuzu biberi oldular. Sabah sabah bir anda neye uğradığımızı şaşırdık. Doğada köpekler üzerine daha önceden öğrendiğimiz bütün bilgileri kullanarak bu salvoyu savuşturmaya çalışırken, köpek çiftliğinin görevlilerinden birisi imdada yetişti ve bizim güvenle Bahçecik Boğazı’na doğru geçişimizi kolaylaştırdı.



Bir başka açıdan Adamtolu Boğazı Kemeri'nin görünüşü


Sahil bandını takip ederek güneydoğu yönünde Bahçecik Boğazı’na yönelen Değirmendere suyolunun bu bölümü, yürüyüş çizgimizden rahatlıkla izlenebiliyordu. Suyolunun ilk kemerine yaklaşık olarak bu bölgede ulaştık. Adamtolu Boğazı olarak adlandırılan mevkideki kemere ulaşmak için dağa doğru yaklaşık 500 metre kadar yürüdük. Kemer tek açıklıklı olup, Bahçecik Boğazı yöresindeki en geniş kemer açıklığına sahip su kemeriydi.

 Bahçecik Boğazı'nda bahar, papatyalar ve atın mutluluğu

Bahçecik Boğazı'nda Bahçecik Sebili 

 Bahçecik Boğazı'nda ikinci kemer; Didar Kemeri

Kemerin yakından görünüşü

Yola devam ettik. Biraz ilerde Bahçecik Sebili’ne ulaştık. Çeşmenin başında karşılaştığımız köylüden biraz bilgi aldık. Önümüzde daralan boğaz, köylünün anlattığına göre bir baraj gövdesi tarafından kapatılmıştı. Zaten Değirmendere suyolunun Bahçecik Boğazı’ndaki son kemeri de bu baraj inşaatından biraz önce; tam yolun geçiş noktası üzerinde yer alıyordu. Köylünün anlattığına göre; Kuşadası’ndaki otellerin çoğu yazın bu vadiden borular ve tankerlerle su çekerlermiş ve bu çeşmenin suyu bölgede meşhurmuş. Kısa sohbet sonrası köylüyle vedalaşarak yola devam ettik. Biraz ilerleyince; dağa doğru giren vadinin üzerinde bir başka kemer ile karşılaştık. Efes Kenti’nin Tarihi Suyolları isimli makalede Didar Kemeri olarak adlandırılan bu kemer de tek açıklıklı ve daha iyi durumdaydı. Yerel malzemeden kısmen moloz taş, kısmen de kesme taş kullanılarak örülmüş kemer duvarları, sapasağlam ayaktaydı. Suyolunun kemere doğru kavisle dönen kenar duvarlarını izleyerek, kemerin üstünden vadinin diğer yakasına geçtik. Suyolu, bu yakada dağın eteklerini yalayarak güneye doğru devam ediyordu. Biz yeniden Bahçecik Boğazı’nın tabanına doğru inerek yolumuza devam ettik.

Didar Kemeri

Kemerin üzerinden suyolunun geçişi

 Gezginler, Didar Kemeri'nin üzerinde...

Kemerin alt örgüsü

Boğazın iyice daraldığı noktada üçüncü kemere; Bahçecik Boğazı Kemeri’ne ulaştık. Bu kemer, diğer ikisine göre daha büyük ve yüksekti; ancak harap durumdaydı. Vadinin iki yakasını çok açıklıklı bu kemerle aşan suyolu, bu noktadan itibaren kuzeybatıya ve denize doğru yönelerek Saklıkemer, Kırlangıç ve Killikdere Mevkilerini takiben Kuşadası’na doğru ilerlemekteydi. Bahçecik Boğazı’nda bulunduğumuz noktadan suyolunun geriye dönüşü ve Kuşadası’na doğru ilerleyişi rahatlıkla izlenebiliyordu. Biz boğaza doğru ilerlemeye devam ettik. Amacımız Yeniköy yönüne doğru yürümekti. Ancak yollar barajı geçtikten sonra çatallanmaya başladı. Biz hep güney ve güney batı yönünde ilerledik.

 Değirmendere suyolunun kuzeybatıya dönmeden önceki son kemeri; Bahçecik Boğazı Kemeri

 Bahçecik Boğazı Kemeri

Kemerin bir başka görünüşü

 Bahçecik Boğazı Bendi ve Göleti

Bahçecik Boğazı'nın anemonları 

Göletin içinde doğru dürüst su yoktu. Cılız bir dere vadinin tabanında akmaktaydı. Göletin sağından giden toprak yolu takip ederek tatlı bir eğimle tırmandık. Biraz ilerde solumuzdaki vadinin dibinde kemere benzeyen bir yıkıntı dikkatimizi çekti. Ancak bu yapı Değirmendere suyolunun parçası olamazdı. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi Değirmendere suyolu, Bahçecik Boğazı’nda boğazı kesen yıkık haldeki son kemerden sonra kuzey batı yönüne dönüyordu. Dolayısıyla bu duvar yıkıntısı, başka bir sistemin parçası olmalıydı. Fotoğrafını çekerek yola devam ettik.

Göletten sonra Bahçecik Boğazı'nda kemere benzer duvar yapıları



Duvara yakından bakış


 Pirenler çiçekte...

Bahçecik Boğazı ve kartopu çiçekleri tomurcukta...

Bahçecik Boğazı'nda Katırtırnakları ve kartopu çiçekleri

Bahçecik Boğazı

Vadinin iki yakasında makilikler, çiçek açmış pirenler, rengârenk anemonlar, sapsarı renkleriyle yeni açmaya durmuş katırtırnakları dikkat çekiciydi. Güneybatı yönünde kıvrılan sırtı tırmanarak Bahçecik Boğazı’ndan çıktık. Yeniköy’e gittiğini düşündüğümüz patika bizi önce terk edilmiş bir kır gazinosuna, daha sonra ise Kirazlı-Kuşadası yoluna ulaştırdı. Yolu güney yönünde geçerek kızılçamlar arasındaki bir patikayı takip ederek eski bir çeşmenin başına kadar geldik. Son derece sulak olduğu anlaşılan alanda birkaç çınar ağacı verimli taban suyundan beslenerek oldukça serpilmişti. Başlangıç noktasından beri sürekli yürüyorduk. Yürüyüşe başlayalı yaklaşık 3 saat kadar olmuştu. Toplamda 16 km. yürümüştük. Neredeyse Kuşadası coğrafyasını bir yay gibi arkadan dolaşmıştık. Burası yemek molası için idealdi. Yarım saatlik bir mola dinlenmemize ve yemeğimizi yememize yetti.

 Güneybatı yönündeki sırta tırmandık ve bu düzlüğe rastladık.

 Mola yerinde eski çeşme

 Çınarlar daha uyanmamıştı.

 Kuşadası'na doğru katırtırnaklarıyla kaplı yamaçlar

Katırtırnakları

Mola sonrası, sularla çamura dönmüş bir toprak patikadan ilerleyerek kızılçamların arasından, yeniden Kirazlı yoluna kavuştuk. Kuşadası’na doğru yürümeye devam ederken, sol yanımızda; tam güney batı yönünde, oldukça büyük bir kemer parçasıyla daha karşılaştık. Kirazlı-Kuşadası güzergâhında karşımıza çıkan bu su kemeri, Değirmendere suyolunun bir parçası olmalıydı. Başkemer olarak bilinen su kemeri çok açıklıklı ve Roma sonrası dönemlerde onarımlar görmüştü. Kemerin duvar dokusu, daha önceki gördüklerimizden oldukça farklıydı; sanki yüzeyi sıvalı gibi duruyordu. Bu farklılığı daha ileriki dönemlerdeki restorasyonlara bağladık.

Ceneviz döneminde retorasyon gören Başkemer

 Başkemer

Zaman ilerlemişti. Arabayı bıraktığımız Bahçecik Boğazı’na yeniden dönme zamanı gelmişti. Başkemer Mevkii’nden minibüsle önce Kuşadası’na, daha sonra da bir başka minibüsle Bahçecik Boğazı girişine ulaştık. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün belirttiğine göre 43 km.lik suyolu üzerinde 22 köprü ve 3 tünel bulunmaktaydı. Biz bu kemerlerden 5’inin yerini belirlemiş, 4’ünü ise görmüştük. Sonuncu kemer ise, Kuştur Tatil Köyü’nün hemen üstünde yer alan Deve Güreşi Alanı’nın arkasındaki vadide yer alan kemerdi. Onu da görmek üzere Deve Güreşi Alanı’na hareket ettik.

 Kuşadası Deve Güreşi Alanı'nın arka planında yer alan son kemer

Kemere yaklaşırken suyolunun görünüşü

 Suyolunun kemere kavuştuğu noktadaki kavis

 Son kemerden önceki küçük geçiş kemeri

Değirmendere suyolu

Makilik alanda kaybolmuş kemerin yerini tahmin ederek vadide zorlu bir tırmanışa başladık. Suyolu aşağıdan daha iyi fark ediliyordu. Biraz yukarıda kızılçamların arasında nispeten iyi durumda olan tek açıklıklı kemer göründü. Ayrıca kemerden önce Pamucak yönünden kemere doğru ilerleyen su kanalının, üzerinden geçtiği küçük bir kemer daha vardı. Bu küçük kemer, arazinin durumuna uygun olarak bir küçük boşluğun değerlendirildiği bir geçiş noktası olmalıydı. Değirmendere suyolu, buradan itibaren Efes’e doğru olan tarihteki yolculuğuna devam edecekti. Biz ise Ege Denizi’nin üstüne doğru devrilmekte olan akşam güneşinin kızıllığıyla birlikte, yönümüzü İzmir’e çevirmek üzere yamaçtan aşağıya indik ve arabamıza binerek İzmir’e doğru hareket ettik.

 Son kemerden Ege Denizi'ne bakış

Dipnotlar:
(1)      Değirmendere suyolu ile ilgili olarak daha fazla bilgi için bkz. Efes Kenti’nin Tarihi Su Yolları; Ayhan ATALAY (İnş. Yük. Müh.)-Prof. Dr. Ünal ÖZİŞ-Mehmet BECERİK (Hrt. Müh.)-Kadir ÖZDİKMEN (İnş. Müh.) isimli makaleye http://www.e-kutuphane.imo.org.tr/pdf/12695.pdf adresinden ulaşılabilinir.
(2)      The Aqueducts of Ephesos; Austrian Archaeological Institute; bkz. http://www.oeai.at/index.php/water-supply.html
(3)      Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi anında A. Aydemir tarafından çekilmiştir.


Yazan: İbrahim Fidanoğlu 
Düzenleyen: M.YC



Bumerang - Yazarkafe

Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe



2 yorum:

  1. Ben bu su yolunu 2 defa yürüyerek geçtim. Değirmendere'den Efes'e kadar ve yaklaşık 10'nun üzerinde su kemeri var. 4-5 tane de yeraltı tüneli.. Önce FOCUS'ta yayınladım daha sonra da Wilo'nun sponsorluğunda " Antik Çağlardan Günümüze Türkiye'nin Su mÜhendisliği Adıtları" adıyla bir kitap yaptım.Piyasada yok, ama gönderirlerse WİLO'dan istenebilir.Kolay gelsin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katkınız için teşekkür eder, ilginizin sürekliliğini dileriz.İF

      Sil