Sayfalar

27 Şubat 2015 Cuma

GRYNEION yada ÇIFITKALE



17 Ocak 2015
İbrahim Fidanoğlu

Ocak ayının ortalarında Bergama’da suyun izini sürdüğümüz yürüyüş ve araştırma gezisi dönüşünde Şakran yakınlarındaki Aiol yerleşimi Gryneion’a uğradık. Denize doğru dil gibi uzanan bir yarımadanın üzerinde kurulu bu eski yerleşimden günümüze pek bir şey kalmadığını bilsek de ne zamandır uğramak istediğimiz bir hedef nokta idi. Bugün onu da gerçekleştirmiş olduk. Son yağmurlarla iyice ağırlaşan zemin, yürümemizi engellese de tüm yarımadayı dolaştık. Yarımadanın doğu kıyılarında yolumuzu kesen büyük bir bataklık vardı. Yakın zamana ait birkaç kulübe yıkıntısı, Gryneion’dan kaldığını düşündüğümüz denizin içine uzanan iki dalgakıran kalıntısı, batı kıyılarındaki sur duvarlarından parçalar ve denizin içindeki sütun parçaları dikkatimizi çeken unsurlardı. Zeytinlikler ve tarım yapıldığı anlaşılan araziler içinde ulu bir çitlembik ağacının güneş batarken verdiği görüntü eşsizdi.

Temaşalık'da çitlembiğin ardından gün batımı

Gryneion, İlkçağ’da Aiolya olarak bilinen Kuzey Ege’deki coğrafyada 30’dan fazla yerleşimden biri olarak dikkat çekiyor. Her ne kadar 12 İyon Kenti’ne benzetilerek 12 Aiol kentinin varlığından söz edilse de gerçek sayı 12’den daha fazla… Ancak; Gryneion, önemi açısından bu sıralamaya da girebilecek değerde bir kent olarak öne çıkıyor. Gryneion, konum olarak, diğer Aiol yerleşimleri olan güneydeki Myrina ve kuzeydeki Elaia arasında yer alıyordu. Antik kentin önemi İlkçağ’da üzerindeki Apollon Gryneia’a adanmış bir kutsal alanın varlığından ileri geliyor olmalı. Prof Ersin Döğer’e göre bu bilicilik merkezinin günümüze ulaşan tek kanıtı ise Kaunoslular’ın Apollon Gryneia’ya bereketli bir hasat için hangi tanrılara adak sunmaları gerektiğini sordukları bilgisinin yer aldığı bir yazıttır.(1)

Yeni Şakran yakınlarındaki Temaşalık üzerinde Gryneion'un konumu

İlkçağ’ın coğrafyacı ve gezgini Strabon da Gryneion’u Apollon Kutsal Alanı ile öne çıkardığı satırlarında bölgeyi şu şekilde anlatmaktadır:


Kaikos’a (Bakırçay) doğru olan karşı kısımlarda, Larissa (bugünkü Buruncuk Köyü) üzerinden Hermos’u (Gediz Nehri) aşarak Kyme’ye (Çakmaklı Köyü yakınları) uzaklık yetmiş stadia, buradan Myrina’ya (Kalabakhisar-Karadut Mevkii) kırk, buradan Grynion’a (Yenişakran-Temaşalık Mevkii) aynı ve buradan da Elaia’ya (Kazık Bağları) gene aynıdır. Artemidoros’a göre bir kimse, Kyme’den Adai’ya ve buradan da kırk stadia daha uzağa giderse Hydra denen bir burna ulaşır. Bu burun, karşısındaki Harmatos burnu ile Elaitikos (Çandarlı Körfezi) körfezini oluşturur. Halen bu körfezin ağzının genişliği yaklaşık seksen stadiadır. Limanı bulunan ve bir Aiol kenti Myrina altmış stadia içerdedir. Sonra, iki tanrının sunakları bulunan Akhaialılar limanına (bugünkü Çaltıdere Köyü) gelinir ve sonra Grynion denen bir köye, bir Apollon sunağına, bir eski kehanet ocağına, beyaz mermerden yapılmış görkemli bir tapınağa ulaşılır. Burası kırk stadia uzaklıktadır. Yetmiş stadia sonra, Menestheus ve onunla birlikte İlion seferine katılmış olan Athenalılar tarafından kurulmuş olan ve Attaloslara (Bergama kastediliyor) ait bir limanı ve Deniz Merkezi bulunan Elaia gelir.”(2)

 Kentin deniz kıyısındaki sur duvarları

Strabon’un beyaz mermerden yapılmış görkemli bir tapınak olarak tanımladığı Gryneion’daki Apollon Tapınağı’ndan bugün birkaç sütun parçasından başka bir şey kalmamış gibi. Ortaçağ’da Cenevizliler’in Yeni Foça civarındaki stratejik şap(3) madenlerini işletmek amacıyla bu bölgede oluşturduğu kolonizasyon, Yeni Foça, Eski Foça ve Temaşalık Mevkii’nde bulunan bu yarımada üzerindeki kalelerle güvence altına alınmış. Fatih Sultan Mehmet’in bölgedeki Ceneviz egemenliğine son verdiği 1455 yılından sonra bu kalelerden sadece Eski Foça’da bulunan kale bırakılmış ve diğer iki kale Cenevizlilerin tekrar bu bölgeye gelip tutunamamaları için tamamen ortadan kaldırılmış. Bugün yerleşimin halk arasında bilinen ismi Çıfıt Kalesi o günlerden kalmış olmalı. Gryneion’daki kale yıkıntısından kalan bütün bu yapı taşları, 19.yy.da İzmir Limanı’nın rıhtım inşaatı sırasında kullanılmak üzere yerinden taşınarak İzmir’e götürülmüş.

 Çitlembik ve gezgin; Temaşalık keyfindeyiz...

Prof. Ersin Döğer’e göre kentin iki kuruluş öyküsü bulunuyor. Bunlardan ilkine göre; Telephos’un oğlu Grynos, Neoptolemos oğlu Pergamos’un yardımı ile kenti kurar. Adı da kurucusundan gelmektedir. Diğer kuruluş öyküsüne göre ise; Myrina gibi Amazon olan Grynia, tanrı Apollon tarafından tecavüze uğrar. Ancak, eyleminden sonra pişman olan tanrı Apollon, kız için bir kent kurar ve Gryneia adını verir.(4)

 Gryneion'da batı yönünde bir dalgakırandan günümüze kalanlar

Gryneion, tarih sahnesinde ilk olarak M.Ö. 5.yy.da kendinden söz ettiriyor. Perslerin Anadolu’yu işgaliyle başlayan Pers egemenliği uzun yıllar kentte etkisini sürdürür. M.Ö. 479 yılında; bugünkü Güzelçamlı açıklarındaki Mykale Savaşı’nda Perslerin Atina bağlaşıkları karşısında büyük bir yenilgiye uğramaları ve donanmalarının tamamen yok olmasıyla başlayan süreç sonunda, Gryneion yeniden özgürlüğüne kavuşur ve Attika Delos Birliği’ne üye olur. Ancak; Atina’nın Peloponnes Savaşları sırasında Isparta’ya karşı yenilgiye uğraması sonucunda Perslerin kentteki egemenliği yeniden tesis edilir.

Bu durum Büyük İskender’in öncüsü konumunda; babası II.Philippos tarafından Batı Anadolu’ya gönderilen Komutan Parmenion’un kenti ele geçirmesi ile son bulur. Kentin sakinleri, diğer Pers dostu Hellen kentlerine ibret olsun diye esir pazarlarında satılır.

 Temaşalık kıyısında belki de Apollon Tapınağı'nın sütun parçalarından bir kaçı

“Herhalde kent, bundan sonra kendini toparlayamamış ve halkı Hellenistik Dönemde komşusu Myrina’ya taşınmış olmalı. Çünkü Roma Döneminde bugün Temaşalık adıyla anılan yarımada üzerinde; bilicilik de yapılan Apollon Gryneia Tapınağı’nın ve çevresinde mevcut bir kutsal korunun varlığını öğreniyoruz.”(5)

 Gryneion tanıtım levhasında yazanlar

19.yy.da gezginlerin varlığından haber verdikleri Gryneion’dan günümüze pek bir şey kalmamış durumda. 1957 yılında İzmir-Çanakkale yolunun yapılışı sırasında bazı mezarlar ve Roma Dönemine ait bir evin kalıntıları bulunmuş. Daha sonra 1973-1975 yılları arasında Bergama Müzesi tarafından ve 1992 ve 1999’da İzmir Müzesi tarafından kentin mezarlığında kurtarma kazıları gerçekleştirilmiş. Bütün bunlar; Gryneion’un sadece bir kutsal alandan ibaret olmadığını, aynı zamanda bu yarımadanın uzun yıllar bir yerleşime de ev sahipliği yaptığını gösteriyor.

 En güzeli de; Temaşalık'da gün batımı

Dipnotlar:
(1)      Bilmece Antik Kentler-1 Aiolis Şiirleri ve Meraklısına Notlar; Ersin Döğer, Ege Yayınları-2010 sayfa:77
(2)      Strabon; Antik Anadolu Coğrafyası (Geographika:XII-XIII-XIV); Çeviren: Prof. Dr. Adnan Pekman; Arkeoloji ve Sanat Yayınları; 3.Baskı-1993; sayfa: 127
(3)      Ortaçağda şap madeni; tekstil üretiminde boya sabitleyici olarak kullanılmaktaydı; bu nedenle de ekonomik değeri çok önemliydi.
(4)      Bilmece Antik Kentler-1 Aiolis Şiirleri ve Meraklısına Notlar; Ersin Döğer, Ege Yayınları-2010 sayfa:75
(5)      a.g.e; sayfa: 76-77
(6)      Fotoğraflar, gezi anında A. Aydemir tarafından çekilmiştir.


Yazan: İbrahim Fidanoğlu 
Düzenleyen: M.YC

Bumerang - Yazarkafe

Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe



1 yorum: