Sayfalar

6 Nisan 2012 Cuma

ÇAMİÇİ – YAMANLAR KARAGÖL YÜRÜYÜŞÜ


6 Nisan 2012
Aybey Çini
İzmir’in Yamanlar Dağı’nda bulunan Karagöl, tektonik yer hareketleri ile oluşmuş çökeltide yer alır. Tantalos efsanesinde de adı geçen; etrafı çam ormanları ile çevrili, dik kayalıkların eteğinde, insan yerleşiminden uzakta, 35-40 hektarlık bir alanı kaplayan dairesel görünüşte şirin ve çok güzel bir göldür.

(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

Buraya Karşıyaka-Örnekköy’den arabayla ulaşmak mümkünken, son zamanlarda yolun bakımsızlıktan bozulması araçla buraya gelmek isteyenleri engellemektedir. Kim bilir; belki de bütün bu sahip olduğumuz tabiat güzelliklerine gereken önemi vermeyen halkımızın çevresini hoyratça kirletmesini, doğada bulunmanın yalnızca mangal yakmaktan ibaret olduğunu sanan bir anlayışı sorgularcasına yine kendi yalnızlığına bürünmüş bir saklı cennettir burası. Şimdilerde dağcıların ve doğaseverlerin gözdesi olmuş, İzmir’e en yakın mesire yeri konumundadır.

Karagöl

Bu bakımdan İzmir ve çevresinde faaliyet gösteren dağcılık ve doğasever kulüplerin yıllık yürüyüş programlarında mutlaka bir Karagöl etkinliği bulunmaktadır. Yürüyüş parkurları;
·         Kayadibi Köyü – Karagöl
·         Kurudere Köyü – Karagöl
·         Çamiçi Köyü – Karagöl
·         Emirâlem – Karagöl şeklindedir.

Bizim buraya ekip olarak 3.yürüyüşümüz... Kayadibi - Karagöl yürüyüşünü iki yıl önce yapmıştık. Geçen yıl Kurudere - Karagöl yürüyüşünde, sis ve yağmurun izin vermemesi nedeniyle Karagöl’e 2 kilometre kala kısa bir mola verip geri dönmek zorunda kalmıştık. Bu yılki; Çamiçi - Karagöl yürüyüşümüz ise, çok güzel bir havada başladı. Şehre bu kadar yakın, bir o kadar uzak bir doğa parçası… Yaklaşık 20 derecelerdeki hava sıcaklığı ve 900 metreye yaklaşan bir yükseklik… Aşağılarda makilik ve sarı çamlar, daha yukarılarda kızılçam ve karaçamlar bunların aralarında bir gelin gibi süslenmiş; bembeyaz çiçekleriyle ahlat ağaçları hakim bitki örtüsünü oluşturmaktaydı.

 
Ahlatların bayramı

Biz bu güzellikleri seyrederek büyük bir çınar ağacının daha yeşile dönmemiş dalları altından geçerken, ağacın koca gövdesinden çok etkilendik. Peşi sıra yapılmış 3 çoban çeşmesinde susuzluğumuzu giderdik. 

Çoban çeşmesi

Bu esnada karşımıza çıkan ikiye ayrılmış farklı sayıdaki yılkı atları sürüsünü fotoğraflamak nasip oldu. Onlar bizi, biz onları bir müddet izledik; kendilerini koruma güdüsüyle 30 metreden fazla yaklaşmamıza izin vermediler.

Yılkı atları

Seyrek karaçamlardan oluşmuş tepeyi aşınca Karagöl’e yaklaşık 2 km. uzaklıktaki Yemişli Çeşme mevkisine vardık. Burada rastladığımız önceki tırmanışlardan kalmış ateş izleri; dağcıların, doğaseverlerin veya çobanların burayı sıklıkla kullandıkları izlenimini veriyordu. Biz de hem çıkışta hem dönüş yolunda aynı mevkide soluklandık.

Yemişli çeşme

Tepeye tırmandıktan sonra Yemişli Çeşme mevkisinde Karagöl’e kadar yürüyüş güzergahını işaretleyen ve yol boyunca bilgilendirici ve yön gösterici levhalara rastladık. Bilgi levhaları İzmir Kalkınma Ajansı ve Ege Orman Vakfı’nın katkılarıyla oluşturulmuştu. Yeni tırmanış yapan bölgeye yabancı doğaseverlere büyük kolaylık sağlayan bu levhaların konmasında katkısı olanlara içimizden sessizce teşekkür ettik.

Kısa bir yürüyüşün sonunda Yamanlar Karagöl’e ulaştık. Su seviyesi önceki yıllara göre daha yüksekti. Hafta içi olduğu için etrafta bir kaç kişiden başka kimse yoktu. Gölün kıyısındaki bir tahta masada azıklarımızı yedik; çaylarımızı yudumladık. Bu anlarda her zamanki farkındalık zihinlerimizde canlandı; aynı imkânlara sahip kaç kişi bu anı değerlendirebiliyor, kaç kişi etrafına ve çevreye faydalı olabiliyor veya elinde olmadan doğanın harcanmasına engel olabilmek uğruna kederleniyor diye düşündük.

Tepeden Karagöl'e inerken

Bizler bu büyük cümlenin basit birer üyesi; insanlarız. Yaşadığımız müddetçe her koşulda bu sevgi filizlerini yaşatacağız ve paylaşacağız. Bu duygularla; masamızın kenarına gelen yavru köpekler de sofradan paylarına düşeni aldılar.

Karagöl'ün babası ve oğulları

Moladan sonraki şişkinlikle Karagöl’den Yemişli Çeşme’ye kadar nispeten dik çıkış, yürüyüşçüleri zorladı. Hava sıcaklığının artması ve yorgunluk, dönüş yolunda ekibin çeşme başlarında dinlenmesine ve soluklanmasına neden oldu. Uzunluk bakımından yaklaşık 16 km.lik bir mesafeyi, bize göre oldukça erken bir saat olan 16 da tamamladık.

Çamiçi’nin çıkışında bıraktığımız aracımıza binip şehre doğru yola çıktığımızda, güneş hala tepede ve sıcaklık 24 derece idi. Huzur içinde dağda geride bıraktıklarımız artık çok uzaklarda kalmıştı. Bornova’ya yaklaşırken; şehrin kalabalık arterlerine daldık; Eğridere çıkışındaki yol çalışmaları ve bağrış çağırış içindeki hengâmede kaybolduk gittik.

Yazan: Aybey Çini
Düzenleyen: MYC



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder