ZİNDAN
KAYASI ve SAKARKAYA’DA…
15 Mart 2024
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
Kuzey Ege’de; Aşağı Şakran köyü civarındaydık bugün
de. Yaklaşık 1 ay kadar önce yine bu vadilerde yürümüş; Gâvur Evleri Mevkii’ndeki Asar
Taşı ismiyle anılan; İlkçağ’daki ana kayaya oyulmuş bir Kybele Kutsal Alanı ile Küçük Sakarkaya’nın batısındaki İnkaya Mağarası’na çıkmıştık(1). Bugün ise, yağmurlu
olmayacağına meteorolojik raporlar nedeniyle neredeyse yüzde yüz
diyebileceğimiz derecede inandığımız bir günde; önce Aşağı Şakran köyünün hemen arkasındaki Zindanhisarı Deresi vadisinde bulunan Zindan Kayası’na, daha sonra da civarın en büyük yükseltisi olan Sakarkaya’ya yürüdük. Tam Sakarkaya’nın zirvesine tırmanmak
üzereydik ki; üzerimizden ayrılmayan bir kuzeyli kara bulutun esiri olarak
inanılmaz bir yağmura yakalandık. Hiç yağmayacağını düşündüğümüz bir günde,
bütün hücrelerimize kadar ıslandık sonuçta; ne su geçirmeyen ayakkabılar, ne
yağmurluklar; hiç biri kar etmedi diyebilirim. Vıcık vıcık çamur ve suyun içinde
cebelleşerek, günü Sakarkaya’nın 50
metre kadar altındaki makiliklerle boğuşa boğuşa tamamladık. Ama yine de her
şey güzeldi; ıslanmak da dâhildi bunlara.
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(MYC; Mart 2024)
(Aybey Çini; Mart 2024)
Sabah vakti Aşağı Şakran’dan Zindan Kayası’na doğru…
Sabah 11’e doğru köy
meydanındaki Petkim’den emekli Mehmet’in kahvehanesine ulaştık. Selam verip
içeri girdiğimizde, birkaç kişi dışında kimsecikler yoktu. İçerisi sıcacıktı,
ortadaki soba harıl harıl yanıyordu. Sabah çaydanlıktaki son çayları
kahvehanenin avlusunda biz içtik; sonra da hemen köyün kuzey doğusuna doğru
ilerleyen bir sokaktan Zindan Kayası’na
doğru yürümeye başladık.
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
Gazyağı ve benzinle çalışan "Demirkırat" zamanlarının eski traktörlerinden birinin üzerinde Dağa Kaçtım ekibinin "rotacı"sından bilgi alıyoruz.
(Mart 2024)
(Mart 2024)
Köyün arkasındaki tepeye
doğru ilerleyen bu sokakta ilginç bir ev çıktı karşımıza. Sol köşesinde boydan
boya; “Demirkırat” yazısı, çekiç,
kazma gibi muhtelif desenler, evi yapan ustanın ismi ve tarihi gibi rölyef
şeklinde duvara kazınmış bilgiler vardı. Evin kemerli bir kapısı, saçaklı
pencereleri bulunmaktaydı. Sokaktaki bütün evlerin nerdeyse hepsi bu ev gibi
beyaz kireç badanayla boyanmıştı. Bembeyazdı sokak... Tertemiz, gösterişsiz;
ama oldukça güzel evler dizilmişti sokak boyunca. “Demirkırat” zamanlarından kalma birkaç eski traktör, avlu
duvarlarının önünde uykuya yatmış gibiydiler; alabildiğine yorgun ve
geçkindiler hepsi…
(Mart 2024)
(Mart 2024)
Evin duvarının yakından görünümü; "Demirkırat" yazısı, kazma ve çekiç kabartmaları, ustanın ismi ve tarih bilgileri...
(Mart 2024)
Tepeye doğru devam
ettik. Köyün çıkışında Çandarlı (Elaitikos)
Körfezi’ne ve Elaia
bataklıklarına hâkim noktada; manzaraya karşı yeni evler yapılmıştı. Birkaçının
da inşa faaliyetleri halen devam etmekteydi. Biz ise, denize bakan evlerin
önündeki natamam bir sokaktan vadiye doğru indik. Kızılçamlar arasında saklı;
oldukça büyük kayalık dikkat çekiciydi. Vadinin içinde yer alan ve köylüler
tarafından Zindan Kayası olarak
adlandırılan bu alan, aslında yaklaşık bir ay önce çıktığımız Gavur Evleri Mevkii’ndeki Asar Taşı gibi İlkçağ’da birtakım dinsel
ritüellerin gerçekleştirildiği Kybele
kültü ile ilişkilendirilen ana kayaya oyulmuş bir tapınım ve sunak alanıydı.
Zaman içerisinde Aigai ve Elaia geçişini denetleyen ve ayrıca
İlkçağ’da üzerinde Apollon Tapınağı’nın
da bulunduğu Gryneion’u görebilecek
bir görüş açısına sahip konumundan dolayı bir karakol yerleşimi olarak da
kullanılmış olması muhtemeldi.
(Mart 2024)
(Mart 2024)
Zindan Kayası
Aşağı Şakran’ın sırtındaki tepeden Zindanhisarı Vadisi’ne doğru baktığımızda; biri daha batıda, diğeri
ise hemen onun doğusunda yer alan iki ayrı volkanik kaya kütlesini, kuzeye
doğru uzanan ufuk çizgisinde ise, civarın en yüksek tepesi Sakarkaya’yı görmek mümkün. Vadi tabanına doğru alçalırken, yer yer
sık makilikler ve kızılçamlarla kaplı yoğun bitki örtüsü içinden yürüdük.
Erkenci katırtırnakları sarı sarı
çiçeklenmeye başlamışlardı bile. Çalılıkların arasında baş vermiş pembe renkli
çiçekleriyle kedi otları ve kırmızı anemonlar çarptı gözümüze. Makilikler
arasından geçerek bir süre sonra Zindan
Kayası’nın dibine ulaştık. Doğudan batıya doğru akıp gitmiş gibiydi
kayalıklar.
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
24 Eylül 2014 tarihli İzmir İli II. Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma
Bölge Kurulu’nun kararında Zindanhisarı
veya Zindan Kayası olarak adından söz
edilen ve yine bir volkanik kayaya oyularak oluşturulmuş bir arkeolojik alanın
varlığına işaret ediliyor. Raporda Zindan
Kayası’nın da yakınlardaki Asar Taşı
gibi Pergamon Krallığı ve Roma Döneminde Yunt Dağı’ndaki antik yol şebekesine bağlı Aigai-Elaia geçişini denetlemeye dönük bir işlevi olduğundan söz
ediliyor.
(MYC; Mart 2024)
Zindan Kayası üzerinde kaya blokları ile çevrili büyük bir yaşam alanı
(MYC; Mart 2024)
“Yerleşim, Yunt
Dağı eteklerinde batı yamacı daha eğimli masif bir kaya bloğun
şekillendirilmesi ile oluşturulmuştur. Kuzeybatıda Elaia antik kenti, güneydoğuda ise Gryneion antik kenti, alandan rahatlıkla görülebilmektedir. Bir tür
askeri amaçlı resmi yapı olarak kullanılmış olmalıdır. Odalar, merdivenler,
duvar oyukları ve sarnıçlar volkanik kaya üzerinde işlenerek oluşturulmuştur.
Yaklaşık 200 metre x 30 metrelik bir alana yayılmaktadır. Kaya yerleşimine
giriş güneyden sağlanmıştır. Yerleşimin merkez yapısı kayalara oyulan oyuklar göz
önünde bulundurularak 13,35 x 11 metre boyutlarında dikdörtgen bir yapıdan
oluşmaktadır. Diğer odalar ise, kaya bloğunun daha alt seviyelerine
yerleştirildiği, yine kiriş delikleri göz önünde bulundurulduğunda, çok katlı
inşa edildikleri düşünülmektedir. Yüzeyde ve yapının çevresinde yapılan
araştırmada Klasik ve Helenistik döneme ait seramik parçaları ele geçtiği
belirtilmektedir. Üç adet mevcut yapının varlığı görülmekle beraber, zaman
içinde bir takım yapıların tahrip olduğu düşünülmektedir. Ayrıca yapının
etrafında yer yer kaçak kazı izleri bulunmaktadır.”(2)
(Mart 2024)
(MYC; Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
Birbirinin üzerinde
yükselen, çok sayıda ve birlikte bir bütün oluşturan kayalıkların en tepesinde
ana kayaya oyularak oluşturulmuş bir sarnıç, farklı yüksekliklerde yine kayaya
oyulmuş çok sayıda odacık, farklı düzlemleri birbirine bağlayan 5-6 basamaklı
merdivenler, kayalıkların batı yönünde ana kayaya oyulmuş bir mağaramsı oyuntu
dikkat çekiciydi.
(İzzet Berktaş; Mart 2024)
(İzzet Berktaş; Mart 2024)
(Mart 2024)
Burası en son kullanım
şekliyle; şimdi elbette çürüyüp gitmiş ve kayanın üzerine inşa edilmiş ahşap
eklentilerle çok sayıda insanı barındırabilecek genişlikte kompleks bir yapıyı
tarif etmekteydi. Daha önceden Asar Taşı’nda
da gördüğümüz gibi burada da kayaya oyulmuş ahşap hatıl yuvaları vardı. Bunlar
her ne kadar Asar Taşı’ndakiler kadar
belirgin ve çok sayıda olmasalar da, yine de kayaların muhtelif bölgelerinde bu
sıralı kaya oyuklarına ve çatı örtüsü amaçlı kiremit kırıklarına rastladık.
(Mart 2024)
(Aybey Çini; Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
Kayanın farklı
yükseltilerdeki düzlemlerinde küçük ya da daha büyük boyutlarda kimi dörtgen, kimi
ise dairesel çukurlar mevcuttu. Bunlar kayalığın dinsel amaçlı kullanım
döneminden kalma sunak çukurları mı idi; tam olarak anlayamadık. Ama mekânın Şakran’ın Temaşalık Mevkii’nden Burunucu’na;
oradan Elaia limanının bulunduğu Bakırçay’ın deltasına dek geniş bir
görüş açısına sahip olduğu kesindi. Kendini saklayıp çevreyi gözetlemek
açısından Zindan Kayası ideal bir
konumdaydı.
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
Fındık, kayaların üzerinde doğal olarak oluşmuş bir çukurda (Datça'da kaklık derler) biriken suyu içiyor.
(Aybey Çini; Mart 2024)
Zindan Kayalıkları üzerinde epeyce zaman geçirdik. Güneydoğudan
kuzeybatı yönüne doğru akmakta olan Zindanhisarı
deresi, kayalıkların hemen doğu eteklerini yalayarak yoluna devam etmekteydi.
Sık makilik örtü nedeniyle kayalıkların üzerinden dere yatağında su olup
olmadığını seçemedik. Güney yönünden çıktığımız gibi yine aynı yolu kullanarak
kayalıklardan ayrıldık bir süre sonra. Şimdi sırada karşımızda yükselen Sakarkaya vardı; önce Aşağı Şakran yönündeki güneyimizde kalan
tepeye; oradan da Örlemiş köyü
yönündeki kızılçam ormanına yönelen bir toprak yola doğru yürüdük.
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(İzzet Berktaş; Mart 2024)
Sakarkaya’ya doğru…
Bir önceki Aşağı Şakran yürüyüşümüzde Asar Taşı’ndan dönerken orman çıkışında
karşılaştığımız tulumbanın hemen yanından sola dönerek, kızılçamların arasından
önce kuzeydoğuya, daha sonra ise kuzeye yönelen muntazam bir yola girdik.
Sağımız solumuz kızılçamlar, pırnar meşeleri, kesme çalıları ve delicelerle
kaplıydı. Öğle vakti kuzey yönünden gelen bir bulutlanma başlamıştı. Nasıl olsa
bugün yağmur yoktu diye düşündük; çünkü meteorolojik raporlar öyle
belirtiyordu.
(Mart 2024)
Tıbbi bitki olarak bilinen kanarya otu (senecio vulgaris); papatyagiller (asteraceae sp.) ailesinden...
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
Aşağı Şakran'ın Örlemiş yönündeki çıkışında yer alan o tulumbadan kuzeye; orman yoluna doğru döndük.
(Mart 2024)
(İzzet Berktaş; Mart 2024)
Bir süre kuzeye doğru muntazam
zeytinliklerin içinden yürüdük. Sakarkaya’ya
yönelen yol, bir çiftlik evinin yakınlarından geçtikten sonra, bayır aşağıya
doğru bizi çapraz konumda ve karşı karşıya iki kır çeşmesinin yanına taşıdı.
Suyunu tattık çeşmelerin. Kızılçamların üzerinden baktığımızda Sakarkaya’nın çıplak tepesini zaman
zaman görebiliyorduk.
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
Bugün Aybey, köpeği
Fındık ile birlikte gelmişti yürüyüşe. Hayvancık, bütün gün heyecanla kıpır
kıpır önümüzde arkamızda koşturup durdu. Ama Sakarkaya’daki yağmur ve tırmanış onun da iflahını kesti. Çeşmeleri
arkamızda bıraktıktan sonra Şakran-Burunucu’nu
gören ve yeni kesim yapılmış bir sırttan Sakarkaya’ya
doğru tırmanmaya başladık. Yol kıvrım kıvrım yukarılara doğru ilerliyordu.
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
Sakarkaya’ya yaklaştığımız belliydi; önümüzdeki sırtın
arkasında bir görünüp bir kayboluyordu. Öndeki tepenin arkasına dolandığımızda,
Sakarkaya karşımızdaydı; ama hala
zirvesinden yaklaşık 50 metre kadar aşağıdaydık. Sık makilikler ve irili ufaklı
kayalıkların arasına daldık. Bizi Sakarkaya’nın
üst düzlemine taşıyacak uygun bir patika ararken, Bergama yönünden üzerimize
gelen ve giderek kararan bir bulut kaynaklı yağmur başladı. Önce umursamadık;
nasıl olsa gelir geçer diye düşündük. Ama nafile; Sakarkaya’nın hemen eteğinde önce çisenti şeklinde başlayan yağmur,
giderek şiddetlendi ve bir sağanağa dönüştü. Duracağı da yoktu.
(Mart 2024)
(Aybey Çini; Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
Sakarkaya'da yağmur çiseliyor. Birazdan sağanağa dönecek.
(Mart 2024)
Bu şiddette yağacağını
hiç beklemediğimiz yağmur yüzünden canımız oldukça sıkkındı. Yağmur geçer
düşüncesiyle hiç olmazsa geciken yemeğimizi uygun bir yerde yemeğe karar
verdik. Yemek boyunca yağmur devam etti. Üzerimizdeki yağmurluklara rağmen,
yine de ıslanmaya başlamıştık; özellikle ayakkabılar…
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
Sık makilikler arasından
bu havada Sakarkaya’nın zirvesine
çıkmak bir hayli sıkıntılı olacaktı; yağmur bütün tadımızı kaçırmıştı.
Bulunduğumuz noktadan dönmeye karar verdik. Çaresiz; bir yanda devam eden
sağanak yağmur, diğer yanda ise sık çalılıklarla boğuşarak, geldiğimiz patikayı
bulmaya çalıştık. Yağmur altındaki en iyi seçenek, aşağıda fark ettiğimiz
toprak yola ulaşmaktı. Bu uğurda epeyce mücadele ettikten sonra, daha da kaygan
hale gelen ıslak kayalara da azami dikkat göstererek makilikler arasından yola inmeyi
becerdik. Ama dikenli çalılar, üzerimizdeki yağmurlukları ve bizi epeyce
hırpalamıştı. İndiğimiz yol, yağan yağmurla birlikte balçık çamura dönüşmüştü.
Bastıkça ayağımızın altındaki toprak resmen kayıyordu; vıcık vıcık çamura
saplanmıştık. Biraz yürüyünce sucuk gibi ıslanmış ayakkabının altında biriken
çamur nedeniyle ayakkabılar gülle gibi ağırlaşmışlardı. Çamurda yürümek,
giderek daha da zor hale geldi. Ama başka çaremiz yoktu.
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(MYC; Mart 2024)
(Mart 2024)
(Mart 2024)
(MYC; Mart 2024)
Geldiğimiz yoldan
önümüze çıkan çeşmeler ve tulumbada çamur temizleme molaları vererek,
yürüyüşümüzü Aşağı Şakran’a dek sürdürdük.
Köy meydanındaki sabah uğradığımız Mehmet’in kahvehanesine vardığımızda halimiz
perişandı. İronik bir şekilde bir yandan birbirimize bakarak katıla katıla
gülüyor; diğer yandan da böyle bir deneyimi yaşadığımız için kendimizi şanslı
kabul ediyorduk. Bu da dağda yürümenin bir cilvesiydi ve bugün biz bu deneyimi
fazlasıyla yaşamıştık.
(MYC; Mart 2024)
Kahvehaneye girdiğimizde
yine sabahki gibi ortadaki soba, gürül gürül yanmaktaydı. Hepimiz sobanın
etrafına dizilerek üzerimizdekileri kurutmaya ve ısınmaya çalıştık. Yorgunluk
çaylarını sobanın yanında içtik. Üstümüzdeki ıslanmış giysilerimizden en kısa
sürede kurtulmak için, bir an önce yola çıkmalıydık. Güzel başlayan gün,
sürpriz bir yağmur nedeniyle biraz tatsız bitmişti. Ama yine de yaşadığımız her
şey o an için sıkıntılı olsa da, sobanın başında bizim için güzel bir an ve
deneyim haline dönüşmüştü bile. Sağlık olsun dedik; İzmir’e doğru yola çıktık.
Dipnotlar:
(1) Aşağı Şakran köyü; Asar Taşı ve İnkaya Mağarası yürüyüşü hakkında bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2024/03/yunt-daginin-eteklerinde-bir-kybele.html
(2) Zindanhisarı Deresi vadisinde yer alan Zindan Kayası
ile ilgili olarak İzmir İli II. Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge
Kurulu’nun söz konusu kararı hk da bkz. https://korumakurullari.ktb.gov.tr/Eklenti/35702,izmir---aliaga---zindan-kayasinin-ibirinci-derece-arkeo-.pdf?0
(3) Fotoğraflar, belirtilenler
dışında İ. Fidanoğlu tarafından
çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC