ELAİA
HAKKINDA HER ŞEY…
(1.BÖLÜM)
BAŞLANGIÇTAN ROMA’YA…
O Troia’dan zaferle
dönen
kara kargılı Peteos oğlu
Menestheus,
kız peşindeki cırcır
böceklerinin çığlık çığlığa
ortalığı birbirine
kattığı ağustosta,
sanki başka yer yokmuş
gibi,
kara gemisinin
küreklerini kaldırıp yanaştı
kekik kokulu balın
peşinde,
zeytin denizinin
kıyısına,
Aiolos’un çocuklarından
yüz yıl önce.
Sen geldiğinde hani boş ve ıssızdı Mysia,
bunda bir iş var usta!
Her şey vakti geldiğinde zeytine döndü.
Zeytin denizi içine kurduğun kent
Toprağa karıştıktan bin yıl sonra.
Ersin Doğer; Elaia(1)
22 Mart 2021
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
Aliağa’dan Çandarlı’ya doğru seyrederken; Şakran’ı geçtikten sonra, bir tepeyi
aşıp yeniden deniz seviyesine alçaldığınızda, kuzeyden ve Bergama Ovası’ndan Ege Denizi’ne
doğru akmakta olan Bakırçay’ın
deltası görünür uzaktan. Sağda bir akaryakıt istasyonu ve mola tesisinin
bulunduğu bu mevki, belki de 19.yy.da bu topraklardaki zengin üzüm bağları
nedeniyle olsa gerek; Kazık Bağları
olarak geçer. Burası şimdilerde, İlkçağ’ın zeytinlik
anlamına gelen eski liman yerleşimi Elaia’nın
ismini yaşatan; Yunt Dağı’nın Çandarlı Körfezi’ne doğru uzanan
eteklerine konumlanmış Zeytindağ kasabasına
bağlı (19.yy.da eski Kiliseköy) bir
mahalle konumundadır.
(Mart 2021)
(Mart 2021)
Kazık
Bağları’ndaki
akaryakıt istasyonunun karşısındaki kilit taşı döşeli yoldan denize doğru
yürürseniz, deniz kıyısında varacağınız son nokta; halk arasında Taş Liman olarak da anılan; şimdi Bakırçay’ın alüvyonlu bataklıkları
arasında kaybolmuş, İlkçağ’da Pergamon’un
askeri ve ticari limanı olan Elaia’dır.
İlkçağ’daki ismiyle Elaitikos ya da bugünkü
ismiyle Çandarlı Körfezi’nin kuzey
doğu köşesinde İ.Ö. 5.yy.dan başlayarak tarihte adından söz ettiren bir liman
kenti olarak Elaia, en görkemli
günlerini ise İ.Ö. 3.yy.dan itibaren Bergama
Krallığı’nın askeri ve ticari açıdan denize açılan kapısı haline dönüştüğü
zamanlarda yaşar.
(Google Earth'den alınmıştır.)
(Eylül 2008)
Geçmişte Elaitikos’un (Çandarlı Körfezi) ne denizi ne de ırmağı tekin bulunurmuş aslında.
Gemiciler Pitane (bugünkü Çandarlı)
açıklarından geçmeye çekinirlermiş. Rüzgârlara açık bu suların heybetli
dalgaları, eskinin ahşap gemilerinin kaptanlarına korku salarmış. Irmağın
şiddeti ise efsanelere konu olmuş.
(Eylül 2008)
(Mart 2021)
Söylenceye göre; denizler ve okyanuslar
tanrısı Poseidon, oğlu Astros'a tanrılık alanı olarak Bakırçay'ı vermiş. Ama Astros,
çayı yöre halkına eziyet etmek için kullanmış. Selin getirdiği felaketlerin
yanında, her yıl bir kişi Astros'un çayında boğulmuş. Bunun üzerine bir
daha kimse yanına yaklaşmamış, ismini anmamış bu suyun. Böylece rahatlamışlar
bir süre. Ama yazgı ağlarını örmüş sinsice. Zamanında, Çandarlı'da Kaikos adında soylu ve yiğit bir delikanlı
yaşamış. Bu yiğit, arkadaşı Pindasos ile geyik avına çıkmış günün
birinde. Ormanda iz sürmüş ve bir geyiğin peşine düşmüşler. Yayını geren Kaikos
okunu geyiğe atmış ki hayvan sıçrayıvermiş. Ok da hayvanın arkasındaki arkadaşını
bulmuş. Kaikos saçını çözmüş ve acı acı ağlamış. Irmağın kenarına çıkıp
kendini Bakırçay'a atmış. Çılgın
suların sürüklediği ceset, sonunda bir ağacın köklerine takılmış. Günler sonra
cesedi bulan Pitaneliler, lanet
etmişler bu deli çaya. Anısı yaşasın diye de Kaikos'un adını çaya
vermişler.
(Mart 2021)
19.yy.da Çandarlı Körfezi; S. Reinach ve E.Pottier'in 1887 tarihli Myrina nekropolü hakkındaki özel yazılarında yayınlanan harita
(Ersin Doğer, Aliağa Tarihi; Aliağa Kent Kitaplığı; sayfa 54)
Söylencede saklı olan gerçek, belki de
Anadolu’da ırmak ağızlarına yakın konumlarda kurulmuş Ephesos, Miletos, Myus gibi bütün İlkçağ yerleşimlerinin başına
gelen kaderin bir kehanet olarak; Kaikos’un
başına gelenlerle Elaia’nın gelecek
zamanlarda bir mum gibi sönerek tarih sahnesinden çekileceğinin, biçare
kulaklara belli belirsiz fısıldanması gibidir sanki.
Bakırçay'ın deltası; ağır ağır ilerliyor kara, denize...
(Mart 2021)
(Eylül 2008)
Şu Bakırçay’ın
yaptığına bakın; binlerce yıldır taşıdığı alüvyon yükünü durmadan dinlenmeden Elaia’nın akropolü diyebileceğimiz bir
alçak tepenin önüne yığarak bir antik limanı neredeyse çamurların içine gömmüş
gibidir. Ama yine de bu kıyılarda Teos
(Seferihisar-Sığacık yakınları) ve kısmen
Myrina (Kalabasar/Kalabakhisar) limanları dışında; yaklaşık iki bin üç yüz
yaşındaki bir limanın mendireğini hala suyun üstünde görebilme şansına sahip
olabildiğimiz neredeyse yegâne yer Elaia’dır
diyebiliriz.
(Haziran 2020)
(Şubat 2010)
(Şubat 2010)
(Nisan 2011)
Yazılı Kaynaklarda Elaia
Elaia’nın; İ.Ö. 11.yy.da Orta
Yunanistan’dan başlayıp Kuzey Ege üzerinden Bakırçay
ve Gediz vadileri ile sınırlandırılan
alanda yoğunlaşan, ama onunla da sınırlı kalmayıp Midilli - Limni hattındaki bazı adalarda da kolonize olan Aiol göçünden daha önce kurulmuş
olduğuna dair destansı gelenekten kaynaklanan savlar bulunmaktadır. Kentin; Troia Savaşı dönüşünde bu savaşa 50
parça gemi ile Atinalıların başında katılan “kara kargılı Peteos oğlu Menestheus tarafından kurulduğu” İlyada destanında anlatılmaktadır.(1) Bu nedenle de 12 kentten
oluşan Aiolis kent birliğine Elaia alınmamıştır. Kent, en parlak
günlerini Helenistik dönemde Bergama
Krallığı’nın kıyıdaki liman kenti olarak işlev gördüğü zamanlarda
yaşamıştır.
(Mart 2021)
(Mart 2021)
Coğrafyacı Amasyalı Strabon ise, Batı Anadolu’da
yer alan kıyıdaki kentleri anlatırken, kentin deniz kıyısında bir liman
konumuna sahip olduğunu belirtmektedir: "Pitane’den
sonra Kaikos nehrine gelinir. Bu
nehir, otuz stadia(2)
ötede Elaitikos körfezine dökülür. Kaikos’un karşı kıyısında, nehirden on
iki stadia ötede bir Aiol kenti olan Elaia
bulunur. Pergamon’dan yüz yirmi stadia uzaklıkta bulunmasından ötürü burası
Pergamonluların limanıdır.”(3)
(A. Aydemir; Ocak 2015)
İlkçağ'da Gryneion ve Apollon Tapınağı'nın konumlandığı Şakran yakınlarındaki Temaşalık Mevkii'nde denize bir dil gibi uzanan yarımada
(Google Earth'den alınmıştır.)
Yine biraz ilerde Strabon, kentin kuruluş ve konumuna dair
şunları yazmaktadır:
“…sonra Grynion(4)
denen bir köye, bir Apollon sunağına,
bir eski kehanet ocağına, beyaz mermerden yapılmış görkemli bir tapınağa
ulaşılır. … Yetmiş stadia sonra Menestheus
ve onunla birlikte İlion(5) seferine katılmış olan
Athenalılar tarafından kurulmuş olan ve Attaloslara(6) ait bir limanı ve Deniz
Merkezi bulunan Elaia gelir.”(7)
(Mart 2021)
(A. Aydemir; Ocak 2015)
Prof. Dr. Bilge Umar’ın aktarımına göre Elaia, Hellen dilinin bir sözcüğüdür ve zeytinlik anlamına gelmektedir. Yine Bilge Umar’ın aynı bölümdeki bir diğer açıklamasına göre; “Elaia adının, Luvi kökenli, “geçit, boğaz”
anlamında Ela sözcüğünden türetilmiş
bir adın, örneğin; Ela-uwa, Geçit-lik
adının, Hellen ağzında çarpıtılıp, Hellen dilinden gelme bir ad görünüşüne
büründürülmüş biçimi olması olasılığı da vardır. Çünkü Elaia kenti, gerçekte, Hellen kolonizasyonu çağından eskidir.”(8)
(Mart 2021)
Elai kentinin mitolojik kökleri ile ilgili bir başka hikâye ise,
Roma Dönemi tarihçilerinden Manisalı Pausanias
(9 V 7; İ.S. 2.yy) tarafından
anlatılmaktadır:
“Argoslular,
(Yunanistan’daki) Thebai’yi aldılar
ve (Oidipius’un oğlu, Antigone’nin kardeşi) Polyneikes’in oğlu Thersandros’a teslim ettiler. Bu Thersandros, Agamemnon
komutasında, Troia Savaşı’na katıldı;
ancak, savaş sırasında Agamemnon bir
ara Mysia’ya sefer etmek
zorunluluğuna düşüp orada felaketli bir yenilgiye uğradığında, Mysia’lı yiğit Telephos, Thersandros’u öldürdü. Elaia’da
Thersandros için dikilmiş bir anıt
vardır; bu taş anıt, agorada açıkta durur ve yöre halkı Thersandros anısını kutsal sayarak onun için kurban kestiklerini
söyler.”(9)
(Mart 2021)
(Mart 2021)
Manisa Celal Bayar
Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Yrd. Doç. Güler Ateş’in “Son Araştırmalar Işığında Elaia Antik Kenti ve Seramik Üretimi”
isimli makalesinde ise, Elaia’nın
İlkçağ’daki tarihsel gelişimi ile ilgili olarak şu bilgiler aktarılıyor:
“Efsaneler dışında Elaia hakkındaki ilk somut bilgi, İ.Ö. 454–425 yılları arasında Attika-Delos Deniz Birliği’ne vergi
ödeyen kentler arasında isminin geçmesidir. Pergamon’un
liman kentine dönüşmeye başladığı İ.Ö. 3. yüzyılın sonu / 2. yüzyılın başından
itibaren, bu işlevi çerçevesinde kentin ismi sıkça yazılı kaynaklarda geçmeye
başlar. Olasılıkla Pergamon Krallığı'nın
kurucusu Philetairos (İ.Ö. yaklaşık
343-263) zamanında krallık topraklarına dâhil edilen Elaia, Pergamon’un askeri
ve ticari işlerinin yürütüldüğü bir merkez kimliğine Kral I. Eumenes döneminde (İ.Ö. 263-241) kavuşmaya başlamıştır; bu
dönemde Elaia'nın Pergamon donanmasının konuşlandığı yer
olarak da adı geçmektedir. Nitekim kentin yer aldığı doğal limanın boyutları,
böylesi güçlü bir donanmayı barındıracak büyüklüktedir.”(10)
(Mart 2021)
(Mart 2021)
Pergamon’un
Elaia ile bağlantılı yol şebekeleri
Pergamon
Kralığı’nın
dışarı açılan kapısı Elaia’yı Pergamon’a; Batı Anadolu’nun içlerine ve
zamanının belli başlı diğer metropollerine bağlayan önemli bir yol şebekesi de
mevcuttu. Adramytteion (Edremit) üzerinden kıyıyı takip ederek Pergamon’dan gelen yolla birleşip Aşağı Kaikos (Bakırçay) Havzası’na doğru
ilerleyen kıyı yol güzergâhı, Elaia
üzerinden kıyı boyunca Smyrna ve Ephesos’a doğru uzanmaktaydı.
(MYC; Kasım 2016)
“Adramytteion’dan
kıyıyı takip ederek güneye ilerleyen yol, Gömeç’ten
sonra Ayvalık yarımadasını sağında
bırakarak Atarneus (bugünkü Dikili-İF) yakınlarında Bakırçay Ovası’na giriyordu. Atarneus yakınlarında bulunan M’. Aquilius’a ait miltaşında geçen CXXXI millik (193.6 km) mesafe bu yolun
başlangıcının (caput viae) Ephesos olduğunu göstermektedir. Bu yol Atarneus’u geçtikten sonra Karadağ (Çandarlı-Dikili arasındaki volkanik kütle-İF) eteklerinde Çamur Ilıcası yakınlarındaki bataklık
arazi dolayısıyla, Kozak Dağları’nın
güney eteklerinden bugünkü Çanakkale –İzmir
yolunu takip ederek ilerliyor olmalıdır. Pausanias’ta
geçen ifadelerden bu bölgenin daha Antikçağ’da bataklık olduğu ve Atarneus kentindeki yerleşmenin bu
bataklığın neden olduğu sıtmadan dolayı terk edildiği anlaşılmaktadır. 1886
yılının Mart ayında Aşağı Kaikos Havzası’nı
ziyaret eden W. von Diest, ılıca
çevresinde yaz aylarında kuruyan büyük bir göl oluştuğunu belirtmektedir.
Dolayısıyla ovanın batısındaki su taşkınlarından dolayı Aşağı Bakırçay Havzası’na girdikten sonra Kozak Dağları’nın güney eteklerini takip eden bu yolun Atarneus – Elaia arasındaki bölümünün,
aşağı yukarı bugünkü Çanakkale – İzmir
yolunu takip ettiği anlaşılmaktadır.
Çandarlı-Dikili arasında yer alan Deliktaş köyünün, Zindan ismi verilen Pers dönemi kaya yerleşimlerinden görünüşü
(Şubat 2010)
Teuthrania’nın (Pergamon’un
ilk kurulduğu yer-İF) bulunduğu tepenin (Kalarga Kayası-İF) eteklerinde kurulu olup 1939 yılındaki depremde
ağır hasar görerek terkedilen eski Kalarga
Köyü ve onun hemen güneyindeki Aşağı
Kırıklar Köyü’nde ele geçmiş olan altı miltaşı
bu yol ile ilişkili olmalıdır. Bu şekilde Aşağı
Bakırçay Ovası’nın doğu kısmından güneye ilerleyen bu yol, Eğrigöl Tepe’ye konumlandırılan Halisarna (Çanakkale-İzmir karayolu üzerinde; Bergama sapağına yakın konumda;
üzerinde bir su deposu bulunan tepedeki antik yerleşim-İF) yakınlarındaki
Roma dönemine tarihlenen ve İzmir Köprü
adıyla bilinen köprü üzerinden geçerek Bakırçay’ı
aşmaktaydı. Kurfallı’da ele geçen
İ.S. 4. yüzyıl başlarına ait iki miltaşı, Eğrigöl
Tepe yakınlarındaki İzmir Köprü’de
Pergamon’dan gelen yol ile birleşen
kıyı yolunun, buradan itibaren güneybatıya yönelip Yund Dağları’nın batı eteklerini takip ederek Elaia’ya ulaştığını göstermektedir. Adramytteion’dan gelen kıyı yolunun ve Bakırçay Havzası’na ulaşan tüm yolların bir araya geldiği Pergamon’dan gelen yol ile birleşerek
güneye ilerlediği nokta olan Elaia
kentinin bulunduğu Kazıkbağları
mevkiinde şu ana kadar ele geçmiş olan 6 adet miltaşı, burasının askeri ve ticari anlamdaki stratejik önemini
kanıtlamaktadır. İ.Ö. 2. yüzyıldan İ.S. 5. yüzyıla kadar devam eden bu miltaşları, Elaia’nın belirtilen önemindeki devamlılığın göstergesidir. Tabula Peutingeriana’da(11) da Pergamon’da bir araya gelen yolların denize çıkış noktası olarak Elaia gösterilmiş olup, bu iki kent
arasındaki mesafe oldukça uygun bir şekilde XVI mil (23.6 km) olarak
belirtilmiştir. Eldeki tarihsel ve jeoarkeolojik kanıtlar kentin batısında
denize kavuşan Bakırçay Nehri’nin getirdiği
alüvyonlar, limanını kullanılmaz hale getirince Elaia’daki yerleşmenin İ.S. 6. yüzyılda sona erdiğini
göstermektedir.”(12)
(Kasım 2016)
(Kasım 2016)
Elaia ile dağdaki Aigai’yi
birleştiren bir başka yol şebekesi de volkanik Yunt Dağı kütlesinin üzerindeki güzergâhları izlemekteydi.
Özellikle parşömen yapımında kullanılan keçi derisi üretimi ile Pergamon’un kırsaldaki en önemli
lojistik kaynaklarından birini oluşturan Aigai
ile Elaia arasındaki bu döşeme yol
şebekesinin yer yer kopan parçalarına bugün dahi Kapukaya – Köseler arasında rastlamak mümkündür.
(A.Aydemir; Aralık 2015)
(A.Aydemir; Aralık 2015)
“Kaikos
Havzası’na Antikçağ’daki adı Aspordenon
olan Yund Dağları üzerinden güneyden
ulaşan yollar da bulunuyordu. Bunlardan en batıda olanı Pythikos (Kocaçay ya da Güzelhisar) Havzası’ndaki Aigai (Nemrut Kale) üzerinden Elaia’ya ulaşan yoldur. Aigai’dan kuzeybatıya yönelen bu yol Kapıkaya Köyü’nde aynı adlı geçidi
aşarak Yüksekköy, Bahçedere ve Aşağı Şakran köyleri üzerinden Elaia’ya ulaşmaktaydı. W. von Diest, bu yola ait eski
döşemelerin kısmen korunmuş olduğunu belirtmektedir. Aşağı Şakran yakınlarındaki Hellenistik döneme tarihlenen Zindan Kayası üzerindeki tahkimatlı bir
yerleşim ile buranın kuzeyinde bölgeye hâkim bir tepe olan Sakarkaya üzerinde bulunan Hellenistik kale, Kaikos Havzası’na güneyden ulaşan kıyı yolunu olduğu kadar Yund Dağları üzerinden gelen bu yolu da
denetliyor olmalıdırlar. Pergamon’a
doğrudan uzanan yol ise, Aigai’dan
kuzeye doğru Pythikos’un kollarından Setlik Deresi’ni takip ediyor, İsmailler Köyü yakınlarında su bölümü
çizgisini aşıp Kaikos’un kolu olan Sınırdere’yi izleyerek, bir kol Koyuneli, bir kol Maruflar üzerinden Karahıdırlı
Köyü’ne ulaşıp burada İzmir Köprü
yakınlarında düzlüğe inerek Pergamon –
Elaia yoluna ulaşıyordu. Karahıdırlı’nın
güneyindeki Sınırdere Boğazı’nda,
derenin sol kıyısındaki güçlü duvarların ait olduğu yapının, bu yolu denetleyen
bir garnizonun ikametgâhı olarak hizmet ettiği düşünülmektedir. Koyuneli güzergâhını ise, Bizans
dönemine tarihlenen kalıntıları bulunan Koyuneli
Kalesi denetlemekteydi. Maruflar Köyü’nden
doğuya ilerleyen bir diğer rota da Armağanlar
ve Gümüşova üzerinden Pergamon’a ulaşıyor olmalıdır.”(12)
(http://arkeodenemeler.blogspot.com/2013/05/asar-tas-kybele-tapnag-i-izmir-aiolis.html)
Aşağı Şakran köyü yakınlarında Sakarkaya ve Zindan Kayası
(http://arkeodenemeler.blogspot.com/2013/05/asar-tas-kybele-tapnag-i-izmir-aiolis.html)
(A.Aydemir; Aralık 2015)
(A.Aydemir; Aralık 2015)
(Kasım 2008)
Elaia’dan Aigai’ye
ulaşan yol güzergâhı, Elaia’dan
karaya çıkan Roma Ordusu’nun İ.S. 190
yılında Büyük İskender’in ardılları Selevkoslarla Magnesia ad Sipylum (bugünkü Manisa-İF) önlerinde yaptıkları
savaşta önemli bir rol oynamış olmalıdır. M.Ö. 190 yılı
kışında Bağlaşık Roma – Bergama Ordusu,
Selevkosların üstüne yürür. Filler,
atlılar ve piyadelerden oluşan yaklaşık 34 000 kişilik bu dev Roma ordusunun Elaia önlerinden Batı Anadolu’ya çıkışı
muhteşem olmalıdır. Ordu; buradan, bugün de Şakran’ın
hemen üstünde yer alan ve Kapukaya -
Köseler arasında izlenebilen döşeme bir yol üzerinden Aigai’ye ulaşır. Bu kadar büyük bir ordunun iaşesi ve onlarla
ilgili her türlü lojistik destek, küçük Aigai
kentinin altından kalkabileceği bir durum olmasa gerektir. Ancak Bergama Krallığı’nın desteği ile bu
ordunun konaklaması ve Magnesia ad
Sipylum (yani bugünkü Manisa)
önlerinde gerçekleşecek büyük karşılaşmaya en iyi bir şekilde hazırlanması
mümkün olabilmiştir. Elaia limanından
sağlanan lojistik desteğin bu anlamda ne kadar hayati olduğu tartışılmaz. Son
derece yüksek kabiliyetli ve disiplinli Bağlaşık
Roma – Bergama Ordusu, Aigai’den
hareket ederek Yunt Dağı’nı aşar ve Manisa önlerinde Harmandalı Ovası’nda Selevkosların
Kralı III.Antiokhos’un ordusunu
yenilgiye uğratır. Bu savaş, Selevkosların
Batı Anadolu’daki egemenliğine son verecek ve M.Ö. 188 yılında bugünkü Dinar’da yapılacak Apameia Barış Antlaşması ile Selevkoslar
Toros Dağları’nın ardına
çekileceklerdir.
(Aralık 2020)
(Aralık 2020)
Pergamon
Krallığı’nın kapanış sahnesi; Aristonikos Ayaklanması’nda Romalı komutan
Crassus’un Elaia yakınlarında öldürülmesi
Roma’nın Pergamon Krallığı’nın
son dönemlerine doğru Anadolu’daki yayılma sürecinde ortaya çıkan Aristonikos Ayaklanması, kapsamı ve
niteliği açısından tartışmalı bir konu olarak karşımıza çıkar. II. Eumenes’in Ephesos’lu bir şarkıcı ya da dansözden olma gayri meşru oğlu Aristonikos’un Pergamon tahtında hak iddia etmesi ile başlayan ve gelişim sürecinde
toplumun en altında yer alan katmanların ve kölelerin katılımıyla bir toplumsal
başkaldırı şekline evrilen bu isyanın(13)
giderek sosyoekonomik karakteri daha öne çıkar.
(Haziran 2017)
(Haziran 2020)
MÖ 133
yılında III. Attalos’un ölümü
sonrasında Pergamon’u Roma’ya bıraktığı vasiyeti, Roma Yönetimi tarafından onaylansa bile
yerinde yapılacak düzenlemeler gereği Roma’dan
görevlendirilen komisyonun Pergamon’a
varışı İ.Ö. 132’yi bulur. Bu arada Aristonikos
İsyanı başlamıştır bile.
(https://en.wikipedia.org/wiki/Pergamon#/media/File:Acropolis_of_Pergamon_-_Friedrich_Thierch_-_1882.jpg)
(https://tr.wikipedia.org/wiki/Bergama_Zeus_Suna%C4%9F%C4%B1#/media/Dosya:Pergamonmuseum_-_Antikensammlung_-_Pergamonaltar_02-03.jpg)
Ayaklanma, Ephesus ve Smyrna dışında tüm Batı Anadolu’ya yayılma eğilimi gösterdi.
İsyanın merkez üssü bölgemiz sınırları içinde bulunan Leukai (Çamaltı Tuzlası)
kenti idi. Bu harekete Phokaia (Foça)
donanması da katıldı. Civardaki diğer kentler Kyme, Larissa, Neonteikhos ve Temnos’un
da bu harekete katılmış olmaları mümkündür.
(https://bilimvegelecek.com.tr)
(https://bilimvegelecek.com.tr)
(https://alchetron.com/Attalus-III#attalus-iii-0b04056d-7b15-4753-9857-05d4b823337-resize-750.jpeg)
III. Attalos’un vasiyetindeki
şartları yerine getirmek ve Pergamon
Krallığı’nın topraklarını ve zenginliklerini, o sırada oldukça zor günler
geçirmekte olan Roma Cumhuriyeti’ne
katmak üzere senato harekete geçti. İÖ 131 yılında Batı Anadolu’daki bu
ayaklanmayı bastırmak üzere bir sefer hazırlığına karar verdi ve P. Licinius Crassus komutasındaki bir
orduyu Batı Anadolu’ya gönderdi. Roma donanması ayaklanmanın merkez üssü Leukai’yi kuşattı, ancak Aristonikos’un donanmasının ani bir
saldırısına uğradı. Crassus bu
yenilgi üzerine Pergamon’a doğru
karadan kaçmak zorunda kaldı. Fakat Pergamon’a ulaşamadan; şimdiki Çandarlı (Elaitikos) Körfezi’ne dökülen Bakırçay (Kaikos) ırmağının deltası
yakınlarındaki Elaia (Kazık Bağları)
ile daha güneydeki Güzelhisar (Tisna)
çayının deltası civarında kurulu Myrina
(Karadut Mevkii) kentleri arasında bir yerde, Aristonikos’a bağlı isyancılar tarafından yakalanarak tutsak
edildi.
(Mart 2021)
(Nisan 2011)
“Crassus, bir Roma konsülünün esir
düşmesini küçültücü bulduğundan, atındaki değneği alıp, kendisini Aristonikos'a götürmekte olan Trakyalı
askere saldırır ve onun bir gözünü çıkarır. Acılar içinde kıvranan asker, Crassus'u orada öldürür ve başını Aristonikos'a götürür. Crassus'un ölümü ile Aristonikos, başarılarının zirvesine
ulaşmıştır. Onun bu güçlü durumundan yararlanmak isteyen Pergamon'daki taraftarları, başkente de saldırması için büyük baskı
yaparlar.”(14)
Bergama-Kozak yolunda ve Pergamon Akropolisi'nin eteklerinde Pergamon'un son varisi Aristonikos'un; elinde güneş kursu ile betimlenen heykeli
(https://tr-tr.facebook.com/BERGAMALILAR/photos)
(https://tr-tr.facebook.com/BERGAMALILAR/photos)
(Haziran 2017)
(Haziran 2017)
Roma donanmasının Leukai açıklarındaki yenilgisini ve Crassus’un ölümünü haber alan Romalılar,
Batı Anadolu’ya İ.Ö. 130 yılında konsül olan Marcus Perperna’yı gönderir. Perperna’nın
ordusu, zaferi kutlayan Aristonikos’un
ordusuna ani bir baskın düzenleyerek bozguna uğratır. Batı Anadolu’nun içlerine
çekilmek zorunda kalan Aristonikos ve
ordusu Kaikos (Bakırçay) üzerinde bulunan Stratonikeia
(Siledik) kentine sığınır. Bu kenti
kuşatan Roma ordusu, Aristonikos’u
teslim olmaya zorlar. Tutsak edilen Aristonikos,
daha sonra Roma’ya götürülerek orada öldürülür.
(Mart 2021)
(Mart 2021)
Bir açıdan tahtın varislerinden birisinin
Roma’ya bir vasiyet üzerinden teslim edilen Pergamon
tahtına sahip çıkmak adına toplumun en alttaki katmanlara mensup insanlar ve
kölelerle yaptığı bir ittifak sonucunda ortaya çıkan bu isyan bu şekilde
başarısızlığa uğrar. Bu sonun doğurduğu yeni bir başlangıç ise Roma’nın Batı
Anadolu’dan başlayarak Anadolu topraklarındaki egemenliğinin kurulması anlamına
gelecektir.
(DEVAM EDECEK)
Dipnotlar:
1. Prof. Dr. Ersin Döğer,
Aiolis Şiirleri ve Meraklısına Notlar; Ege
Yayınları; sayfa:85
2. Stadia: İlkçağda uzunluk birimi; 1 stadia, 192 metreye karşılık
geliyor.
3. Strabon, Geographika; Arkeoloji ve Sanat Yayınları; C615, paragraf 67; sayfa 117
4. Grynion; Bugünkü Şakran’a girerken denize bir dil gibi uzanan bir
yarımada; eski Çıfıt Kalesi
5. İlion: Troia
6. Attaloslar: Bergama Krallığı’nın en önemli hanedanı
7. Strabon; a.g.e; C622, paragraf 5; sayfa 127-128
8. Prof. Dr. Bilge Umar, Aiolis; Bir tarihsel coğrafya araştırması ve gezi rehberi; İnkilap Kitabevi;
-2002; sayfa: 117-118
9. Prof.Dr. Bilge Umar; a.g.e; sayfa: 118-119
10. Yrd. Doç. Güler Ateş, Son Araştırmalar
Işığında Elaia Antik Kenti ve Seramik Üretimi; MCBÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt; 15, Sayı:1, Mart 2017;
sayfa:502*503-504
11. Tabula Peutingeriana, Roma İmparatorluk Döneminde İ.S. 4.yüzyıla ait bir
haritanın ismi
12. Doç. Dr. Murat Tozan; Pergamon’un
Yolları; Antik Çağ’dan Bizans’a Bakırçay (Kaikos) Havzası’nın Yol Sistemi;
Tarih İncelemeleri Dergisi, XXXII/2,2017; sayfa: 531-563
13. Aristonikos Ayaklanması için bkz. https://dagakactim.blogspot.com/2020/08/bergamadan-eski-zaman-hikayeleri-1.html
14. Prof. Dr. Hasan Malay; Aristonikos Ayaklanması (İ.Ö.
133-129); Bergama Belleten, sayı:3-Ocak 1993; Bergama Kültür ve Sanat Vakfı
(BERKSAV); sayfa:25; bkz. http://bergama.bel.tr/wp-content/uploads/belleten3.pdf
15. Fotoğraflar, belirtilenler
dışında gezi sırasında İ. Fidanoğlu
tarafından çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC