Sayfalar

27 Şubat 2017 Pazartesi

DAMLACIK'tan ÇÖRÇÖR KULE'ye doğru

16 Şubat 2017
Mehmet Yavuzcezzar

Önceki yürüyüşlerimizde Kemalpaşa'nın; özellikle güneyindeki köylerini, vadilerini ve zirvelerini sıkça ziyaret etmiştik. Bu kez kuzeyindeki Damlacık'tan, Spil'in alt düzleminde bulunan ve İzmir-Manisa yolu ile Kemalpaşa Ovası'nın neredeyse tümüne hakim bir noktadaki orman yangın gözetleme kulesi; Çörçör Kule'ye ulaşmayı hedefledik.

Gecenin soğuğu biraz olsun etkisini kaybetsin diye geç başladık güne. İzmir'den doğuya doğru; Kemalpaşa yönüne yaptığımız yolculuğumuzda, Ulucak Köyü sapağından sola - kuzeye yöneldik. Yeni yapılmakta olan İzmir-İstanbul otoyolu inşaatından dolayı bir hayli karışık ve bozulmuş yollardan geçerek Ulucak merkezine ulaştıktan sonra, yine kuzeye sapıp saat 10 gibi Damlacık Köyü'ne vardığımızda, yer yer buz tutmuş bir zeminle karşılaştık. Köyün görünüşü pek de hoşumuza gitmedi, Kemalpaşa'nın güneyindeki köylerle kıyasladığımızda oldukça dağınık ve pis göründü bize. Neyse, köyün dağa doğru giden yoluna saparak köy mezarlığına ulaştık ve aracımızı park ettik.

 Kütüklerle çamların birlikteliği

Spil eteklerine doğru

(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

Damlacık'tan kuzeye, bağ ve bahçelerle Spil'in yamaçlarına, oradan da Atalanı ve Manisa'ya kadar ulaşabilen bu yol; önceki yıllarda şose ve toprak iken, bu kez asfaltlanmıştı. Yürüyüş için konforlu olmasa da “ne yapalım kısmetimize bu çıktı” deyip, köyün merkezinden mezarlığa ulaşan bu yoldan başladık rotamıza.

1,5 km kadar kuzeye ilerledikten sonra asfalt bitti ve toprak yola dönüştü. Bu iyiydi.

Kuzeye doğru kıvrıla kıvrıla giden yol

Yaklaşık 4-5 derece civarında seyreden hava sıcaklığı; Damlacık’tan Çörçör Kule'nin konuşlandığı yaklaşık 1100 metre rakımlı Büyükkır Tepesi'ne doğru yaklaştıkça azaldı ve zaman zaman eksi değerlere ulaşarak özellikle parmak uçlarımızı oldukça fazla etkiledi.

Yol kenarında bağ ve kirazlık içiçe...

Yol boyunca kiraz bahçeleri, bağlar, zaman zaman kızılçamlardan oluşan koruluk alanlar ve bunların bir bölümü açılarak oluşturulmuş tarım işletmelerine rastladık. Bağ, bahçe ve kızılçamlar dışında; böğürtlenler, Girit ladeni, pırnar meşesi, makilikler hakim bitki örtüsünü oluşturmaktaydı. Geçmiş yıllardaki orman yangınları nedeniyle açılmış alanların bir bölümünün, genç çam fidanları ile yeniden ağaçlandırıldığını gördük.

Orman yolunda, uzaklarda Çörçör Kule...

 Gezgin yolda...

 Gezgin, buz tutmuş karın üzerinde...

Damlacık’tan çıkışımızdan Çörçör Kule'ye kadar durmaksızın ve tırmanarak yürüdük. Toprak yolun başladığı sapaktan 500 m. kadar batıya doğru yol aldıktan sonra kuzeye döndük ve rotamızın yaklaşık 5. km'sinde bir yol sapağına geldik; sapaktan sağa - doğuya yönelerek bu kez 700 m kadar yürüdük ve solda - kuzeye doğru yönelen yol ağzında bir kapıya vardık. İşte bu kapı, bizi kuleye götürecek yolun giriş kapısıydı. Nitekim buradan itibaren hedefe kadar hep kuzeye doğru yürüdük.

 Kuleye giden yol ve kapı

Spil'in başı dumanlı, sağ yukarıda Çörçör Kule...
(Fotoğraf:İF; Ocak-2016)

Sabah 10,30 civarı Damlacık'ın sırtlarından başladığımız yürüyüşümüzün ilk etabı, yaklaşık 7 km sonra, saat 13.00 gibi Çörçör Kule'de sonlandı. Ancak hava çok soğuk olduğundan, orada fazla oyalanmadan; yemeğimizi yiyebileceğimiz kuytu bir yer bulmak üzere dönüşe geçtik.

Orman yangın gözetleme kulesi: Çörçör Kule

Kule'den Manisa civarı

Kule özçekimi...

Eriyen karlarda ıslanan toprak yol; çıkış sırasında soğuk hava nedeniyle donmuşken, dönüşte zaman zaman bulutların arkasından çıkan güneşin kısmen ısıttığı hava sayesinde buzların çözülmesi sonucu yer yer çamura dönüştü.
 
Dönüşe geçip bir süre yürüdükten sonra, çıkış yolundaki kapıyı da geçtik ve yol sapağına geldiğimizde, yılkı atlarının mesken tuttukları kuytu bir alanda mola verdik. Civardaki eski bir hayvan ağılından kalan tahta parçalarından yaptığımız masamızda yemeğimizi yiyip, çayımızı da yudumladıktan sonra yolumuza devam ettik. Spil’in eteğinde yer alan bu coğrafyada, baharın ön habercisi çiğdemler, çiçek açmıştı.

Bahçeler arasında yalnız bir çam

 Çiğdemler açmış.

Aracımızı bıraktığımız mezarlığa vardığımızda saat 16 olmuştu. Sabahleyin soğuktan yer yer donmuş olan mezarlık çeşmesinden dökülen sular, günün bu saatlerinde çözülmüştü...

Artık evlere dönme zamanıydı.

Dipnot
Fotoğraflar, yazıda belirtilenler dışında MYC tarafından çekilmiştir.


Yazan / Düzenleyen: MYC
Edit: İF


2 yorum:

  1. Okudukça huzur bulduğum gezileriniz var. İlgi ile takip ediyorum

    YanıtlaSil