Sayfalar

17 Ekim 2015 Cumartesi

ÜRDÜN GEZİ NOTLARI-2



DÜNYANIN "YENİ" YEDİ HARİKASI'NDAN BİRİ
MÜCEVHER KENT PETRA


10-15 Mart 2015

İbrahim Fidanoğlu
  

Wadi Musa, Petra yakınlarında bir idari merkezin adı, ancak aynı zamanda yemyeşil bitki örtüsü ve giderek yükselen bir topografyanın iki yakasına konumlanmış yerleşimleriyle dikkat çeken bir coğrafik bölge de bu isimle anılıyor. Burası, Musa Peygamber’in İsrailoğulları’nı firavunun zulmünden kurtarmak için Sina Yarımadası’ndan çıkarıp vadedilmiş topraklara doğru götürürken bir kayaya asasıyla toprağa vurup su çıkarttığı yer olarak da biliniyor. Wadi Musa’da Ain Musa adı verilen bir noktada bugün koruma altına alınmış bir kayanın dibinden o su, usul usul akıyor. Musa Kuyusu olarak da adlandırılan su kaynağı, kutsallığı nedeniyle bir ziyaret makamı haline gelmiş durumda. Suyun iletimi ve su yapıları konusunda oldukça mahir bir kavim olarak bilinen Nebatiler, saklı kent Petra’ya bu kaynaktan suyu inşa ettikleri kanallar yardımıyla taşımışlar.

 Uzaydan Petra'ya bakış; soldaki düzlük, sütunlu caddenin vre diğer anıtsal yapıların yer aldığı alandır. Buradan geriye doğru iki dağın arasındaki dar yarıklardan (Al Siq) geçilerek Hazine Dairesi'ne ve modern Petra Kenti'nin ziyaretçi merkezine ulaşılır. (Google Earth'den alınmıştır.)

Antik Petra Şehir Planı(1)

Petra Topografyası; Wadi Musa

Hz.Musa'nın asasını vurup su çıkardığına inanılan kayalar

 Ain Musa; suyun geldiği kaynak

Petra Ziyaretçi Merkezi

Modern Petra; ön planda tepenin yamacına yaslanmış bir otel


Petra, öyle bir coğrafyanın içine saklanmış ki; ancak Siq adıyla bilinen iki dağın arasındaki bir yarıktan geçilerek ulaşılabilen ve sihirli bir kapının sanki aralanarak görünmesine izin verdiği Hazine Dairesi ile simgeleşen saklı bir mücevher gibidir kent. Arabistan’dan M.Ö. 4.yy.da kuzeye doğru göç eden Nebatilerin bölgedeki egemenlik merkezi olan Petra, son derece sıra dışı bir yerleşim olarak dikkat çekiyor. Gerek güney çöllerinden yaklaşanlar için bir bilinmez girişiyle, tamamen kum taşından kayalara oyularak yaratılan mimari yapıları ve görkemli görünüşleriyle bir doğa harikasını andıran kayalıkları, kayaç tabakalarında rengârenk mineral yapılarıyla Petra, İlkçağ’da olduğu gibi 21.yy.da da kabul gören bir “harika” kenttir.

Gezginler, Al Siq yolunda...

Faytonlar, müşterilerin peşinde...

Al Siq'e giden toprak yolun başı

Al Siq'i yürüyerek aşamayı düşünenler de var.

 Yolun başındaki Cin Kayaları

 Cin Kayaları

19.yy.da Afrika’da Nijer Nehri’nin kaynaklarını araştıran bir kaşif grubu içinde yer alan ve bu çalışmalar öncesi Arapça öğrenmek için önce Halep’e, daha sonra da bugünkü Ürdün topraklarına gelen İsviçreli kaşif ve gezgin Johann Ludwig Burckhardt, yerli halk ile geliştirdiği dostluklar sayesinde Batılılar için saklı bir kent olan Petra’yı 1812 yılında Bedevilerin yardımıyla keşfeder. Kimseye kentin girişine ulaşan Siq’i göstermeyen Bedeviler, 1,5 yıl Halep’de geliştirdiği mükemmel Arapçası ve Müslümanlıkla ilgili edindiği derin bilgi sayesinde; Burckhardt’a Hz. Musa’nın kardeşi Harun’un mezarını görme ve başında kurban kesme isteğini makul bularak yardımcı olurlar ve kente ulaşmasını sağlarlar.

 Cin Kayası; yakından

 Mezarlar

 Ruhun göğe yükselişini temsil eden kayalara oyulmuş dikilitaşlar (obelisk'ler)

 Obelisk'ler; yakından...

 Al Siq'in girişine doğru kum taşından kayaların görünümü

 Al Siq'in girişi

 Al Siq

Petra, Eski Yunanca’da taş anlamına geliyormuş. Gerçekten Siq’den içeri adımınızı attığınızda, kum taşından dev bir kayalık dehlizin içinden süzülüyorsunuz sanki. Her iki yanda göğe yükselen dev yekpare kayalardan oluşan bir tür kanyon özelliği taşıyan Siq, fay hattının binlerce yıllık yağmur suyu, rüzgâr v.b. atmosferik etkilerin aşındırması sayesinde de bugünkü formuna ulaşmış Nebatiler, Siq içinde muhtelif su yapıları, kanallar, sunaklar, kervan şeklinde kırmızı renkli kumtaşından kayaya kazınmış kervan rölyefleri v.b. eserleri yaratarak M.Ö. 4.yy.dan günümüze ulaşabilen izler bırakmışlar.



Nebatiler'in Al-Siq boyunca kayalara oydukları su kanalları

 Kayalara oyulmuş zamanında bir tanrı heykelciğinin bulunduğu bir sunak

 Artık bir kanyonun içindeyiz; işte size Al Siq

 Dev kaya kütlelerinin; bazen birbirine değecekmişcesine yaklaşıp, bazen uzaklaştıkları anlar

 Al Siq girdabındayız.

 Kayaların dibindeki Nebatiler'in su yolları

 Bir duvar gibi yükseliyor karşımızda kaya kütleleri

 Gezginler, dinlenmede...

Sanki bir yere ulaşmayacak gibi kapanırken kayalar...

Kayaların gölgesi, kayaların üstünde; Al Siq'de döşeme yolun bir parçası

Döşeme yol

 Faytonlar geçer birer ikişer Al Siq yolunda...
 Nebatiler, M.Ö. 4.yy.dan itibaren Arabistan topraklarından daha kuzeye göç ederek o zamanlar Edom Ülkesi olarak adlandırılan ve yaklaşık olarak bugünkü Ürdün’ün güneyine denk düşen coğrafik bölgeye göç ederler. Daha sonraları; suyu denetlemekte ve ticarette mahir bir halk olarak öne çıkan Nebatiler, çölün ortasında bugünkü Petra topraklarını bir anlamda vahaya çevirirler. Afrika’dan Roma’ya ve Anadolu’ya geniş bir coğrafyada kervanlarıyla ticaret yapan Nebatiler, bu topraklarda karşılaştıkları kültürlerle etkileşime girerler, kendi topraklarında inşa ettikleri kentlerin mimari yapılarına yansıtırlar. Sonuçta ortaya çıkan melez bir kültür ve mimari tarz olur.

Nebatiler için kutsal noktalardan biri; bir sunak 

 Kurban kesim alanı

 Balığa benzettiğimiz bir kaya

 Al Siq; yana doğru başka yarıklar

Al Siq; döşeme yol, yine bir virajdayız.

 Kafanı kaldır ve bak; ışığı görebildiğin andır bu an.

 Al Siq (yarık)

 Kayalara kazınmış nişler; büyük olasılıkla tanrı heykelleri vardı içlerinde... (Sabinos Alexendros İstasyonu)

 Al Siq'de kayalara kazınmış deve kervanı kabartmaları (rölyefler)

 Deve kervanı rölyeflerine karşıdan bakış

Hazine Dairesi'ne doğru Al Siq'in son virajları

Hiçbir gezgin yoktur ki; karanlık bir dehlizden geçer gibi Al Siq’den yürüyerek Petra kentinin kalbine yani Hazine Dairesi’ne ulaşmayı düşlemesin. O ne müthiş bir doğa harikasıdır ki; kum taşından müteşekkil bir dağın sanki ilahi bir güç tarafından ortasından yarılırcasına ikiye bölündüğü dar bir geçit, bir yılan gibi kıvrılarak; bazen 2-3 metreye kadar daralıp, bazen 15 metrelere dek genişleyerek, içinden yürüyeni yaklaşık 1,2 km.lik masalsı bir yolculuğa çıkarır. Elinizde bir fotoğraf makinesi; size bu düşsel yolculukta umarsızca eşlik eder. Eliniz deklanşörden hiç ayrılmaz; basar ha basar… Son virajda; ansızın, fotoğraflarından tanıdığınız ve tamamen kaylara oyularak elde edilmiş olan o muhteşem yapıyla; aslında Kral IV.Aritas ve ailesi için inşa edilmiş bir kaya mezarı olan Hazine Dairesi’yle yüz yüze geliverirsiniz. O an anlarsınız işte Petra’nın büyüsünü ve neden Dünyanın yeni 7 harikasından birincisi seçildiğini…

 Al Siq boyunca suya gem vuran bentlerden biri

 Hazine Dairesi göründü.

Hazine Dairesi yada Nebati Kralı IV. Aritas'ın Mezarı

 Hazine Dairesi; ön cephe-ikinci kat

Hazine Dairesi-sütünlu giriş kapısının yer aldığı birinci kat


Hazine Dairesi ve önündeki Bedevi develeri

 Hazine Dairesi'nin girişi ve önde kompozit başlıklarıyla sütunlar

Bedeviler arasında yaygın bir inanışa göre; Hazine Dairesi’nin ikinci katında; alınlığın tam ortasında yer alan bir küpün içinde kervan soyguncularının sakladığı bir hazine olmalı. Bu küpün kırılarak içindeki hazineye ulaşma arzusu; şimdi çevresindeki kurşun delikleriyle temsil ediliyor. Bir başka rivayet ise; Hz.Musa zamanında Hazine Dairesi’ne Firavun’un Hazinesi’nin gömülmüş olduğu yönünde. Bütün bu söylenceler; aslında bir mezar yapısı olan bu eşsiz yapının Hazine Dairesi olarak adlandırılmasının nedeni olarak anlatılıyor.

 Hazine Dairesi'nin kripta bölümü; bodrum kattaki mezar odalarının bulunduğu bölüm

Hazine Dairesi; ön cephe

Hazine Dairesi; 1.katta girişin solunda ve sağında yer alan Kral IV.Aritas'ı sonsuzluğa doğru yolculuğunda at sırtında betimleyen kabartmalar

 Kral Aritas IV; soldaki kabartma

Kral Aritas IV, at sırtında veda anında; sağdaki kabartma

 Hazine Dairesi; alınlık ve sütun başlıkları ayrıntısı

Yapı ön cephesinde iki katlı bir görünüme sahip… Alınlıklarla sonlanan her iki katın ön cephelerinde heykel ve rölyefler yer alıyor. Alt katın iki yanında Kral Aritas IV, atının üzerinde sonsuzluğa doğru bir yolculuğa çıkmış olarak temsil ediliyor. Tamamen kayaya oyulmuş yapının ön yüzünde yer alan bütün rölyefler zaman içinde oldukça büyük tahribata uğramış durumda; hemen hemen hepsi zorlukla seçilebiliyor.

 Hazine Dairesi'nin bulunduğu alan

 Mezar odalarının girişi

 Hazine Dairesi; ikinci kat ayrıntısı

 Hazine Dairesi önünde farklı üniformaları içinde Ürdünlü güvenlik görevlileri; çöl polisi, turizm polisi, askerler v.s.

 Bedevi develeri dinlenmede...

Al Siq'in çıkışı

Kayalara oyulmuş bir dehlizin girişi; mezar mı?

Hazine Dairesi’nin önündeki; etrafı dağlarla çevrili açıklık alan, bugün ziyaretçiler, onları taşımaya çalışan deveciler, merkep ve fayton sahipleri ve hediyelik eşya satıcılarıyla bir mahşer yeri görünümünde. Herkesin fotoğraf çekmeye çalıştığı bu alanda bir başkasının karesine girmemek neredeyse imkânsız. Başınızı kaldırıp kumtaşından kayaların üst bölümlerine baktığınızda yukarı doğru tırmanan merdivenler ve yükseklere bir kuş gibi tünemiş insanları görüyorsunuz. Velhasıl, Hazine Dairesi bir anlamda Petra’nın kalbi; her şey buradan başlıyor sanki.

Al Siq çıkışında soylu mezarları; kimi yarım kalmış gibi...

Al Siq çıkışına doğru yalnız ve yorgun bir eşek

 Soylu mezarları; yine kumtaşından kayalara oyulmuş.

Turistleri taşıyan bir deve kervanı, kaya mezarlarının önünden geçerken

Petra; Al Siq çıkışında deve kervanı

 Soylu mezarlarının önünden aşağıya devam eden yol geniş bir alana açıldı.

 Kaya Mezarı

 Halkın mezarları ve evleri; Façade Caddesi

Hazine Dairesi’nin önündeki geniş alan, yine dar bir koridorla kaya kütlelerinin giderek birbirinden uzaklaştığı çok daha geniş bir düzlüğe doğru ulaşıyor. Burada aşağıdaki düzleme doğru giderek genişleyen iki yandaki kayalıklarda; soylular için yapılmış anıtsal mezarlar ve halkın gömüldüğü ve dik bir kaya düzlemine düzensizce dağılmış şekilde yüzlerce basit kaya mezarları yer alıyor. Kaya mezarlarının üst kenarlarına yakın yerlerde ruhun göğe yükselişini temsil eden basamaklar veya piramidal formda kabartmalar dikkat çekiyor. Benzer oluşumlar, Petra’nın girişindeki Ziyaretçi Merkezi’nden başlayıp Al Siq’in girişine kadar devam eden açık parkurun çevresine saçılmış kayaların üzerinde de yer alıyor.

 Her yer mezar; böyle bir geniş açıklıktayız.

 Tiyatroya gelmeden önce kaya mezarlarıyla kaplı bir kaya yüzü

Petra'nın kayalarına nakşetmiş doğanın renkleri

 Kayalardaki büyüleyici renkli damarlar

 Kaya mezarlarının içi

 Doğanın renkleri

Kayalardaki renklerin dansı

 Al Siq çıkışı

Soylu mezarlarının resmigeçidinin bittiği yerde bu kez oturma sıraları, yine kıpkırmızı ana kayaya oyularak inşa edilmiş 7.000-8500 kişilik kentin tiyatrosu yer alır. 40 sıra halinde inşa edilmiş olan tiyatro 363 yılındaki büyük depremde büyük hasar görmüş; 1960 yıllarında kazıları yürüten Amerikalılar tarafından ortaya çıkarılan tiyatronun sahne yapısı da bu ekip tarafından restore edilmiş.

 Petra Tiyatrosu

 Tiyatronun kayalara oyulmuş oturma sıraları

 Petra Tiyatrosu; vomitorium girişi ve sahne yapısı

Petra Tiyatrosu; sahne yapısı üstünde yükselen sütunlar

 Petra gezginleri bir arada...

 Petra Tiyatrosu; sahne yapısı

Petra Tiyatrosu

Tiyatrodan sonra Wadi Musa’nın devamında Roma döneminden kalma sütunlu cadde (cardo maximus), çeşme yapısı, kayalara oyulmuş dev mezarlar, kayalıkların başında göğe yükselecekmiş gibi duran sunak alanları, 900 civarı basamakla çıkılan yüksek bir tepedeki Deir Manastırı da diğer önemli yapılar olarak dikkat çekiyor. Bir de çok uzaklarda kendi adıyla anılan bir dağın tepesinde Hz.Musa’nın kardeşi Harun’un mezarı olduğuna inanılan bir makam var. Bütün bunların hepsini gezebilmek için en az üç gün ayırmak gerek bu sihirli kente. Bir günlük kısa bir turda biz de ancak bu kadarını yapabildik; ama yine de bu harika kenti görebilmek, bizim için de bir büyük bahtiyarlıktı. Artık daha kuzeye; Amman’a doğru hareket etmenin vaktidir. Hedefte ilk olarak Haçlı Kalesi Al Kerak var.

 Petra'nın simgesi Hazine Dairesi'ne son bakış

(DEVAM EDECEK)

Dipnotlar:
(1)      Petra Şehir Planı, http://petranationaltrust.org/ui/showcontent.aspx?ContentId=75 adresinden alınmıştır.
(2)      Fotoğraflar, gezi sırasında İ.Fidanoğlu tarafından çekilmiştir.



Yazan : İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: M.YC



Bumerang - Yazarkafe

Bumerang - Yazarkafe





2 yorum:

  1. Petra'yı Petra yapan yer Hazine Dairesi yani. Indiana Jones filmiyle falan gerçekten iyi pazarlamışlar :)

    YanıtlaSil
  2. PR çalışmalarının saklı kalmış bu tür kültürel zenginliklerin dünyaya tanıtılmasındaki rolü elbette ki dikkat çekicidir. Ama Petra, gerçekten doğası ve içinde barındırdığı hikayeleriyle görülesi bir yerdir. Yani kentin geçmişini ve etkileyici coğrafyasını da hafife almayalım derim. Bloğumuza göstermiş olduğunuz ilgi için de ayrıca teşekkürler...

    YanıtlaSil