KIZILOBA VE SARIYURT
ASLAN KAVAĞI
14 Kasım 2014
İbrahim Fidanoğlu
Meteorolojik raporlarda şiddetli yağmur uyarısı olmasına rağmen bugün
yine dağlardaydık. Hedefimiz, Bayındır’ın Ilıca
Vadisi’nin iki yakasında bir keşif gezisi yapmak ve yağmurun fırsat verdiği
ölçüde yürümekti. Bayındır’a ulaştığımızda saat 10.30 civarıydı. Ergenli Köyü üzerinden Ilıca Deresi Vadisi’ne ulaştığımızda,
vadideki renk cümbüşü görülmeye değerdi. Gün boyu benzer manzaralar bize hep
eşlik etti.
Tire’de Hasan Hoca’nın; sabahın erken saatlerinde ablasına hazırlattığı
ve son yağmurlarla iştahlanan dalaganla (ısırgan otu) yapılan fırın çöreklerinin
ana malzemeyi oluşturduğu kahvaltının üstüne Dereköy’ün Ilıca Meydanı’nda kahvelerimizi içtik. Bu esnada;
kahvehanedeki köylülerle Türkiye’nin en geniş gövde çapına sahip olduğu
belirtilen Aslan Kavağı hakkında
bilgi aldık. Kavak, Kızıoba Köyü
yakınlarındaydı. Küçük Menderes Havzası’nın insanları, çınara kavak, kavağa
servi, serviye de kara servi diyorlar. Bu anlamda kavak bizi şaşırtmamalı. Aslan Kavağı, bugünkü esas hedefimizdi. Üstüne koyacaklarımız ise, bugünün ödülü
olacaktı.
Ergenli'den Ilıca Vadisi'nin görünüşü
Bayındır-Ilıca Vadisi keşif gezisi harita bilgileri ve Kızıloba Aslan Kavağı parkuru
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)
Bayındır-Ilıca Vadisi keşif gezisi harita bilgileri ve Kızıloba Aslan Kavağı parkuru
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)
Ilıca Deresi
Vadisi’ne giriş
Dereköy’ün havuzlu kahvehanesinden ayrıldıktan sonra, Hisarlık-Köyü yönüne doğru hareket ettik. Henüz Dereköy’ün evleri bitmeden Kızıloba ve Sarıyurt’a giden ve Ilıca
Vadisi’nin yukarılarına tırmanan yola saptık. İleride yol yeniden
çatallandı. Biz vadinin sol yamacına doğru Kızıloba
yönüne giden soldaki kola ayrıldık. Yol boyunca yükseldikçe, Ilıca Deresi Vadisi’nin bütün güzelliği
iyice ortaya çıktı. Dere yatağındaki dev çınar ağaçları yeşilden sarıya
sonbaharın binbir tonu ile boyanmıştı sanki. Kızıloba Yaylası’na doğru kıvrıla kıvrıla tırmanmaya başladık. Yol
boyunca aralıklarla usul usul akan çeşmeler vardı. Ama dağları esas güzelliği, Kızıloba’ya doğru kirazlıklarla dolu
yamaçlarda belirginleşti Neredeyse Kızıloba
Köyü’nün ismine nazire yaparcasına kiraz ağaçlarının yaprakları kızıl renge
bürünmüştü. Karşıdan bakıldığında, Kızıloba
Yaylası’nın görünümü, benzersizdi.
Ilıca Deresi, Ergenli Köyü ve taş köprü
Ilıca Deresi üstünde Ergenli Köprüsü
Biraz ileride, vadinin karşı yamacında; Kızıloba’nın tam karşısına düşen bir konumda, Sarıyurt Köyü’nün evleri göründü. Her iki köy, birbiri ile
haberleşen bir konumda kurulmuştu sanki. Sarıyurt
Köyü’nün üstündeki tepeler ise, tamamen meşeliklerle kaplıydı. Kahverengi
bir örtü, tüm yamaçları örtmüştü. Karşı yamaçlarda yer alan ve Ilıca Deresi’ne doğru yönelmiş küçük dere
yataklarında ise, çınar örtüsünün belirginliği yukardan aşağıya izlenebilen
sarı renkteki yoğunluktan anlaşılıyordu. Doğanın bu inanılmaz güzelliği
hepimizi etkilemişti. Hangi ressam bu güzelliği yaratabilirdi; kim bilir?
Ulu Çınarlar Memleketi; Bayındır, Dereköy Meydanı'ndaki çınarlar
(Fotoğraf:MYC)
(Fotoğraf:MYC)
Kızıloba'ya tırmanırken Bayındır Ilıcaları'na doğru vadinin görünüşü
Kızıloba yolu ve Ilıca Deresi Vadisi'nde çınarlar
Kızıloba Yaylası
Ilıca Vadisi’nin aşağılarından bakıldığında; yamaca asılı gibi duran Kızıloba Köyü’ne Dereköy’den yaklaşık 5 km.lik bir seyir sonrası ulaştık. Daracık
sokaklarına sarkan eski evlerin arasından kıvrılarak ilerleyen yol, bizi önce
köy meydanına, daha sonra bir zeytinyağı fabrikasının önüne getirdi. Fabrikanın
önündeki bir köylüye Aslan Kavağı’nı
sorduk. Aldığımız tarife göre; köyün çıkışından Ovacık yönüne ilerleyen asfaltı
takip ederek, bizi Aslan Kavağı’na götürecek toprak yol ayrımına
ulaşabilecektik.
Kızıloba Köyü
Kızıloba gezginleri, bir çeşme başında...
(Fotoğraf:MYC)
Köy çıkışından yaklaşık 2 km sonra, Ilıca
Vadisi’ne hâkim konumdaki bir çeşme başında arabayı bırakarak yol çatısına
kadar yürüdük. Yol boyunca karşı yamaçtaki kızıla bürünmüş kirazlıkların
güzelliği, görülmeye değerdi. Biraz ileride asfalttan vadiye doğru inen bir
toprak yol vardı. Yol çatısındaki levhada vadiye doğru Sarı Kavak yazıyordu. Çevrede bulunan çok sayıdaki çiftlik evi de
bu noktada başladı. İki yanı; kayrak taşlarla örülmüş bahçe duvarlarıyla kaplı güzel
bir yol, tatlı bir meyille bizi Turgutlu yönünde Ilıca Vadisi’nin daha aşağılarına doğru sürükledi.
Vadim, o kadar kızıldı ki...
Kızıloba Yaylası'nda sonbaharın renk cümbüşü
Kızıloba-Ovacık yolunda bir başka ulu çınar
Kızıloba Yaylası'nda bir yalnız çeşme ve gezgin
(Fotoğraf:İF)
Yolun iki yanında yer alan kirazlıklar, elma, armut, nar v.b. meyve
ağaçları, kestaneler ve cevizler diplerine dökülmekte olan rengârenk
yapraklarıyla bir tablo gibiydiler. Evlerde el ayak çekilmiş, bahçeler boşalmış
büyük bir sessizlik içindeydi. Arada bir böğürtlenlerin ve mürverlerin
arasından kalkan bir karatavuk yada kuyruk kaldıranın kanat çırpıntıları ve
yürürken ayaklarımızın altında ezilen sonbahar yapraklarının çıkardığı sesler
bu sessizliği bozan yegane unsurlardı.
Kızıloba Yaylası'nda bahçeler arasındaki bir patika
Kızıloba'da pastoral senfoni
mürver üzümleri
Kızıloba siklamenleri
Sonbahar ve Kızıloba Yaylası
Aşağı doğru inerken Kızıloba’nın
içinde köylülerin belirttiği gibi; sağımızda ve yürüdüğümüz yolun düzlemine
göre yamacın biraz daha aşağılarında zengin bir bitki örtüsünün içinde Aslan Kavağı seçiliyordu. Kavağa dönüşte
uğramaya karar verdik ve toprak yolun sonuna kadar yürüdük. Vadinin karşı
yamacının dere yatağı ile kavuştuğu noktada; terk edilmiş bir çinko ve kurşun
madeni vardı. Bulunduğumuz yerden yeraltına inen madenin giriş ağızları uzaktan
seçilebiliyordu. Maden, şu anda faal değildi. Ama enkaz, diğer tüm terk edilmiş
madenlerde olduğu gibi yerli yerinde duruyordu. Doğa deşilmiş, paralar
kazanılmış ve her şey öyle bırakılmıştı.
Kızıloba'da çınarların şahı; Aslan Kavağı; biraz uzaktan...
Sarıyurt eteklerinde terk edilmiş kurşun ve çinko madeni
Gezginler, Kızıloba Yaylası'nda bir havuz başında...
Yaylada terk edilmiş bir eski kır evi
Zamana direnen eski bir kır evi daha...
Evin altındaki ocak ve üst kata çıkan merdiven
Evin vadiye bakan balkonu
(Fotoğraf:MYC)
(Fotoğraf:MYC)
Üst kat sahanlığı
Evin genel görünüşü
Vadinin alt kotlarına doğru inen yol, bizi; biraz daha aşağıda çınar,
ceviz ve kestanelerle kaplı, kayrak taştan yapılmış geleneksel mimariye sahip eski
evlerden oluşan bir konfor alanına ulaştırdı. Evler oldukça eski ve bir kısmı
kullanılmaz durumdaydı. Ama ortada yer alan ve usul usul dolmakta olan havuz,
biraz ilerideki çeşme, evlerin vadideki manzaraya doğru bakan ve bir oda gibi
içeriye kadar uzanan ahşap balkonları bu konforu yaratan unsurlardan
bazılarıydı. Evlerden biri tek katlı, diğerleri iki katlı idi. Birkaçı basamağı
kırılmış, ahşap merdivenle ulaşılan üst kat vadiye bakan geniş bir balkona
açılıyordu. Ortada bir hayat ve birkaç oda yer alıyordu. Vadiye bakan balkona
atılmış birkaç divan bu konforu tamamlamaktaydı. Sıvası dökük, yıpranmış
duvarlar, terk edilmişlik duygusu yaratan bu iki evdeki hüznün bir parçasıydılar.
Bir kadın eli değmiş gibi...
Yaşamın devam ettiği anlaşılan evin vadiye bakan ön bahçesindeki fırın
Gezginler, evin yan tarafındaki cevizliğin önündeler.
Kızıloba Yaylası'ndan Ilıca Vadisi'nin Sarıyurt yamaçlarının görünümü; her yer meşelik
Yeniden, yaşam olduğu anlaşılan ama yaz bittiği için orada da
sessizliğin hakim olduğu havuzun tam karşısındaki evin önüne geldik. Evin
havuza bakan avlusundaki alçak bahçe duvarının üstünde, bir kadın elinin
dokunduğunu gösteren bir zariflikte; sardunyalar, çiçekteydiler. Uzun bir süre
havuzun kıyısında oturduk ve vadinin derinlerinden gelen kuş seslerini
dinledik.
Kızıloba'dan Ilıca Vadisi'ne bakış
Aslan Kavağı
Toprak yolun bittiği noktadan Aslan
Kavağı’na kadar yaklaşık 2 km kadar yürüdük. Aslan Kavağı, deniz seviyesinden yaklaşık 625 metre yükseklikte, Ovacık’a giden yol ayrımından birkaç yüz
metre içeride, bahçeler arasındaki patikalar yolu ile ulaşılan bir dere
yatağının içindeydi. Son derece sulak bir zeminden beslendiği belli çınar,
yüzlerce yıllık bir yorgunluğa rağmen son derece sağlıklı görünüyordu.
Aslan Kavağı
Gezginler, Aslan Kavağı yolundalar.
(Fotoğraf:MYC)
(Fotoğraf:MYC)
Aslan Kavağı ve Hasan Hoca
Aslan Kavağı
(Fotoğraf:MYC)
(Fotoğraf:MYC)
Aslan Kavağı'nın dibindeki bir kır çeşmesi
Aslan Kavağı'nın dip gövdesindeki oyuklar
Aslan Kavağı'nın genel görünüşü
Hasan Hoca’nın belirttiğine göre platanus
oriantalis (doğu çınarı) türü bir çınar ağacı olan Aslan Kavağı’nın dip çevresi, neredeyse 22 metreye ulaşıyor. Türkiye’de
bilinen ağaç envanterine göre; ulaşılabilenler içinde en geniş çap ve çevreye
sahip ağaç olarak biliniyor. Yaşı için ise, yaklaşık 1350 deniyor. Çevresini
sarmaşıklar sarmış. Ortalık, dere yatağı nedeniyle o kadar sulak ki, ağacın
çevresi tropik bir orman gibi. Zaten bilge çınarı da, içinde bulunduğu bu
şartlar besliyor. Yaklaşık 40 metreyi bulan boyuyla çınar uzaktan bile seçilebiliyor.
Ama esas görkemi yanına varıldığında daha iyi anlaşılıyor. Ağacın iki büyük
çatalından birisi, son yıllarda kırılıp, ana gövdenin yanına düşmüş yatıyor. Biraz
ötede aşağıdaki bahçeleri sulamak için yapıldığını düşündüğümüz yarım daire
formatında bir havuz mevcut. Bulunduğumuz ortam, o kadar huzur verici ki;
çınarın altından geçen dere yatağının suyundan beslenen havuza usul usul
boşalan su, kulağımıza en güzel ezgiyi fısıldar gibi…
Gezginler, Aslan Kavağı'nın dibindeki havuzun başındalar.
Aslan Kavağı yolu
Aslan Kavağı’ndan ayrıldıktan sonra Kızıloba’dan
Ovacık Yaylası’na doğru tırmanan
yolun devamını görmek istedik. Bu amaçla yaklaşık 7 km. kadar vadinin batı
yamacında kuzeye doğru seyrettik. Daha önceki yürüyüşlerimizde birkaç kez
uğradığımız Ovacık Yaylası’na bu kez Kızıloba yönünden ulaştık. Ovacık Piknik Alanı civarındaki 800-900
yıllık anıt kestane ağaçlarının görünümü eşsizdi. Bu kadar yaşlı kestaneleri bir
de Ödemiş-Üzümlü Yaylası üzerinden
Turgutlu tarafına geçiş yaparken Bozdağlar üzerinde görmüştüm. Ovacık’taki anıt
kestanelerin de onlardan kalır tarafı yoktu.
Ilıca Deresi Vadisi; Kızıloba Yaylası'ndan; son bakış
İzmir Valisi Kazım Dirik tarafından yaptırılan Paşa Çeşmesi
Ovacık Köyü kahvehanesinde yer alan Bayındır köyleri haritası
Köy meydanında yer alan kahvehanede öğle yemeğimizi yedik. Kazım Dirik
zamanından kalma; Kemalpaşa-Sinancılar-Ovacık-Kızıloba-Bayındır
geçişinin açılması hatırasına yaptırılan Paşa
Çeşmesi’nin suyundan içtik ve Hisarlık
yönünde yeniden Dereköy Ilıcaları’na
doğru inişe geçtik.
Hisarlık
Hisarlık Köyü de Bayındır’ın eski köylerinden birisi… Hisarlık, Ilıca Deresi Vadisi’ne paralel; daha batıdaki bir diğer
vadinin yamaçlarına asılı gibi duran bir koloniyi andırıyor. Köyün adı,
yamaçlarında yer aldığı vadiyi kontrol etmek amacıyla yaptırılmış eski bir
gözetleme kalesinden kaynaklanıyor. Büyük olasılıkla Bizans döneminden kalma
kale, önümüzdeki ayların rotalarından biri olabilir.
Hisarlık Köyü
Hisarlık'ta ayva hevenkleri
Hisarlık'ta su kabakları
(Fotoğraf:MYC)
(Fotoğraf:MYC)
Vadinin aşağılarından Hisarlık Köyü'nün görünüşü
Köyün daracık sokaklarından vadinin aşağılarına doğru inerken, mevsime
göre bahçelerden kaldırılan ürünleri evlerin girişlerinde görmek mümkün. Bu kez
bizim nasibimize de sapsarı ayva hevenkleri düştü.
Sarıyurt Köyü
Bayındır civarında yaptığımız bugünkü keşif gezisinin son durağı, Ilıca Deresi Vadisi’nin doğu yakasında
meşelerle boyanmış boz bir yamaçta yer alan Sarıyurt
Köyü oldu. Akşama doğru ulaştığımız köy kahvehanesinde köylülerle
yaptığımız sohbette köyün kurucu atalarının, 11.yy.dan başlayarak Batı’ya
yönelen Türkmenlerin büyük göç rotasını doğrular şekilde; Antalya civarındaki
Beydağlar ve Denizli Platosu üzerinden Sarıyurt
Yaylası’na ulaştıklarını öğrendik. Köyün meydanından dar geçitlerle
ulaşılan sokaklarını dolaşırken, Sarıyurt’un
eski zamanlara (büyük olasılıkla Aydınoğulları’nın egemenlik dönemi) dayanan köklü
tarihi; yerel malzeme ile yapılmış ve neredeyse yan yana kurulmuş Yörük
çadırlarından oluşan bir obanın evrimleşmiş halini temsil eden yorgun
evlerinden anlaşılıyordu.
Sarıyurt Köy Meydanı
Sarıyurt'un dar geçitleri
Sarıyurt'un arka dünyasına açılan tünel gibi...
Sarıyurt'un sokakları
Sarıyurt Köyü'nün tarihi çeşmesi
Köy, yaklaşık 525 metre yüksekte bir yayla üzerinde konumlanmış. Köyün
çıkışından kuzeye yönelen toprak yollar, bir şekilde bizi Turgutlu havzasında
yer alan Kayrak Köyü ve Irlamaz Deresi Vadisi’ne ulaştıracak
gibi görünüyor. İşte; size yeni bir rota daha… Köyün meydanında yer alan
asırlık çınar ağaçları ise, Aslan Kavağı
kadar olmasa da aslında birer tabii anıt görünümündeler. Hele bir tanesi var
ki; yaşı 500’ün üzerinde olsa gerek.
Sarıyurt'a akşam çöküyor.
Sarıyurt'un inekleri evlerine dönüyor.
Bir evin çatısındaki testiden baca
Taş değirmenden kalanlar
Sarıyurt Köyü Camisi'nin minaresi yeniden örülüyor.
Köyün neredeyse birbirine yaslanmış evlerinin arasında dolaşan daracık
sokaklarından geçerek ulaştığımız bir köşe başında, üzerindeki oldukça zor
seçilen kitabesinden 19.yy.dan kaldığı anlaşılan eski bir çeşme yer alıyor.
Testiden yapılmış bir baca, köy meydanında bir taş değirmenden bugüne kalanlar,
çeşme başında bizi bir devlet kurumu görevlisi sanarak susuzluktan yakınan
biçare yaşlı teyzelerin serzenişleri, minaresi Kütahyalı bir minare ustasına
yeniden yaptırılmakta olan köyün camisi ve köyün daracık sokaklarında
bıraktığımız meraklı ve kaçamak bakışlar; işte bize Sarıyurt akşamından kalanlar…
Sarıyurt'tan Kızıloba'nun görünüşü
Bugün de doğada bir günümüz böyle geçti. Bayındır Ilıca Vadisi civarında
yaptığımız keşif gezisi, bugün de bize yeni rotalar armağan etti. Darası yeni
gezilere, yeni yürüyüşlere diyelim.
Dipnotlar:
(1)
Fotoğraflar,
belirtilenler dışında gezi anında A. Aydemir tarafından çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: M.YC
Arkadaşlar, Kızıloba köyü babaannemin doğup büyüdüğü köydür. Çocukluğum da O köyden kışın kestanelerle birlik de gelen iri sert pembe lezzetli üzümlerin nereye gittiğini bilsem peşine düşeceğim(!).Güzergahınızda, ulu kestane ağaçları ve Kızıloba'nın asma bahçeleri ile karşılaşmamışsınız. O güzellikler de birçok çocukluk anımız gibi hafızanın derin arşivine mi gömüldüler?.Ne yazık ki şimdi bir de Sarıyurt ile Kızıloba köyleri arasındaki o güzel vadiye bir baraj kurulması planlanıyormuş. Efesli Herakleitos'un belirttiği değişim yasasını kabullenmekten başka çaremiz yok galiba.
YanıtlaSilSarıyurt köyünde Osmanlı zamanında bir süre altın çıkarılmış,köyün adının bu nedenle Sarıyurt olduğunu duymuştum.
Coşkun Dilme.
Coşkun Ağabey;
SilBir gün de Ilıca Vadisi'ne Kızıloba'nın asma bahçelerini aramaya hep beraber gidelim. Belki buluruz. Olur mu? Ayrıca Sarıyurt'tan Turgutlu'ya doğru nefis bir yürüyüş rotası da bulduğumuzu belirtmeliyim. Katkılarınız için ayrıca teşekkürler.. İF
Merhabalar, yeni başladığım bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında Türkiye'nin Anıt Ağaçları'yla ilgili araştırma yapıyorum. Fotoğraflarınızın bazılarını kaynak göstererek kullanmak isterim. Size nasıl ulaşabilirim?
YanıtlaSilMerhabalar. İlginize teşekkürler. Bloğun en altında yer alan e-mail adresine isteğinizi ve hangi fotoğrafları istediğinizi belirtirseniz size yardımcı olabilirim. Bilgilerinize... İF
Silfotoğraflar harika. biz bayındırda yaşamamıza rağmen bu kadar güzel bir yeri sizin sayenizde öğrendik teşekkürler
YanıtlaSilİlginize ve geri bildiriminize teşekkürler... Unutmayın Bayındır, çevresi ile birlikte özel bir coğrafyadır. Sadece biraz deşmek ve emek istiyor her şey... Gezmek de öyle...İF
YanıtlaSil