Sayfalar

21 Mart 2013 Perşembe

BURGAZOVA'DA İLKÇAĞ KALELERİ; TULUM KALESİ VE BADEMGEDİĞİ KALESİ

27 Şubat 2013
İbrahim Fidanoğlu

Tanzimat döneminin Osmanlı Padişahı Abdülmecit zamanında dönümlerce çiftlik arazisinin bağışlandığı Fransız edebiyatçı ve siyasetçi Lamartine’nin topraklarında dolaştık bugün. Herhalde; bir anlamda kendisini sınırlayan kalelerin ona verdiği bir adla; Burgazova diye anılan bu havza son yıllardaki yağışlarla yeniden geri dönen Cellât Gölü’nün Batı yakasında kalan Ahmetli Köyü’nden başlayarak Kuzey Doğuda Tulum Köyü sınırları içindeki İlkçağ’dan kalma Tulum Kalesi ve daha ileride Subaşı, Atalan ve Çiflikköy’e kadar uzanan bir alana yayılıyor.

 Gezginler Tulum Kalesi tırmanışında; baharın habercisi çiriş otları arasındalar...

Meteorolojik hava bültenlerinden yansıyan yağmur beklentili uyarıların eşliğinde sabah 8’de İzmir’den Belevi yönüne hareket ettik. Hava sabahleyin; söylenenin aksine bir bahar gününü aratmayacak denli güzeldi. Tire’den bize katılan Hasan Hoca’yla Belevi’de buluştuk ve adet olduğu üzere Belevi Köy Meydanı’ndaki her zamanki kahvehanede sabah kahvaltımızı yaptık. Kahvaltı sonrası 9.30 civarında Belevi’den ayrıldık ve Selçuk – Torbalı karayolunu takiben Tulum levhasından köy yoluna saptık. Tulum Köyü’ne, Selçuk’tan İzmir yönüne doğru seyrederken Belevi’yi geçince bir kaç kilometre sonra sağa doğru sapan bir köy yolu ile ulaşılıyor. 

 Çiriş otları çiçekte...

Tulum Kalesi

Tulum Köyü, Burgazova diye adlandırılan geniş tarımsal alanların ortasında üç küçük tepenin çevresinde öbeklenmiş durumda. Köyde küçük ve büyük baş hayvancılığın önemli bir geçim kaynağı olduğu, köy civarında yer alan geniş hayvan çiftlikleri ve köy yolunda ilerlerken önümüzü kesen koyun sürülerinden anlaşılıyor. Bu yılki aşırı yağışlar, Burgazova’nın tarımsal alanlarını sular altında bırakmış. Köyde; Ahmetli Köyü’nde de bir benzeri yer alan ve II. Abdülhamit döneminde tek tip mimarisi ile dikkati çeken; 19.yy.ın sonlarında Batı Anadolu’da yükselen azınlık milliyetçiliği rüzgârlarına karşı Müslüman halka moral vermek amacıyla bir kampanya şeklinde yaptırılmış minarelerin bir örneği ile karşılaşıyoruz. Ahmetli Köyü’ndeki caminin minaresi 1895 tarihini taşıdığına göre, bu da o yıllardan kalmış olsa gerek. 

 Tulum Kalesi'nden Burgazova ve Keçi Kalesi'ne bakış

İlkçağ’da önemli bir savunma merkezi olarak öngörülmüş Tulum Kalesi, köyün çıkışından hayvan çiftliklerine doğru bağlanan köy yolunun hemen kıyısında yükselen bir tepenin üzerinde yer alıyor. Güney – Kuzey ekseninde uzanan, yaklaşık 125 metrelik bir yükseltideki tepenin Kuzey cephesi oldukça dik ve kayalıklarla kaplı. Bu haliyle tepenin kuzey yamacı doğal bir kale görünümünü koruyor. Tepe, Güneye doğru tatlı bir meyille alçalıyor. Kale, bir yandan Belevi önlerindeki Keçi Kalesi, diğer taraftan Kuzey - Batı yönündeki Metropolis Kenti ve üzerinde yer alan Bizans dönemi kalesi ile haberleşir konumda olması açısından stratejik bir öneme sahip olmalı. 

 Kuzey duvarları

Kale, tepenin üst kesimlerinde yer alan bir iç kale ve Güneye doğru alçalarak dağı çepeçevre kuşattığı izlenimini veren duvar izlerinden de anlaşıldığı üzere bir dış kaleden oluşuyor.

 Tulum Kalesi ve çevresi; Google Earth'den alınmıştır.