Sabah
8.30’da Bornova’dan ayrıldık. Sabah ayazında Kemalpaşa yoluna koyulduk.
Sıcaklık Bornova’da yaklaşık 5 dereceydi. Kemalpaşa, rakım olarak İzmir’e göre
daha yüksekte yer aldığı için sıcaklık 1 dereceye kadar düştü. Kemalpaşa –
Torbalı yolu üzerindeki Karabel geçidini geçer geçmez Dereköy’e saptık.
Dereköy, Kemalpaşa’nın şirin köylerinden biri. Zeytin ve meyve üreticiliği,
arıcılık ve kısmen küçükbaş hayvancılık köyün en önemli geçim kaynaklarından.
Son zamanlarda İzmir’den gelerek buraya yerleşmeye başlayan ve kır evleri
yaptıran sakinler bulunsa da, esas olarak köy göçe kapalı bir yerleşim olarak
dikkati çekiyor. Bu hassasiyet, genellikle Karabel’den Torbalı yönüne doğru
Mahmut Dağı’nın eteklerine bir inci dizisi gibi dizilmiş bu köylerin ortak bir
özelliği olarak görünüyor.
Köyün
içinden geçerek, Mahmut Dağı’nın hemen eteklerinde yer alan ve köye aynı
zamanda su sağlayan; sanki bir Fethiye – Saklıkent prototipi görüntüsü veren
kaynağa doğru yürüdük. Ormana doğru köy çıkışında köyün köpekleri peşimize
takıldılar. Sabah ayazında her tarafı kırağı kaplamıştı. Yolun üstünde
ayaklarımızın altından kart kurt sesleri eksilmedi ve bu durum bize nedense pek
ironik geldi.
Su kaynağı |
Su
kaynağına uğradık ve geçen yıl Mahmut Dağı’nın kuzey yönüne düşen rotamızın
aksine güneye döndük ve hemen tırmanmaya başladık. Yaklaşık 1 saat süren
tırmanış kızıl çamlardan oluşan bir ormanın içinde devam etti. Ufuk çizgisine
eriştiğimiz noktada karşımızda Nif Dağı, sol yanında Vişneli köyü ve önünde
Kemalpaşa – Torbalı ekseninde uzayıp giden ova ile karşılaştık.
Aşağıda Gökyaka, Cumalı ve Yeşilköy’ü uzun süre orman yolundan yürürken izleyebildik. Yol boyunca giriş yönünü güneye çevirmiş arı kovanları dizi dizi uzanıyordu.
Aşağıda Gökyaka, Cumalı ve Yeşilköy’ü uzun süre orman yolundan yürürken izleyebildik. Yol boyunca giriş yönünü güneye çevirmiş arı kovanları dizi dizi uzanıyordu.
Gökyaka köyü |
Bir süre sonra kuzeydoğuya yönelen yol, Mahmut Dağı’na benzettiğimiz ancak ondan
daha alçak ve kireç taşından bir tepenin etrafında döne döne ilerledi. Bayındır
yönünde uzanan dağ silsilelerinin kıvrımlarında kıvrıla kıvrıla ilerleyen orman
yollarına öğleye doğru yükselen güneşin kuvvetli ışığı vuruyordu. Sabah her
yanı sarmış olan kırağıdan özellikle güneş ışıklarını doğrudan alan yüzeylerde
eser kalmadı, ama bu nedenle toprak dönüş yolunda neredeyse yer yer
cıvıklaşmıştı.
Küçük dere başında yemek molası |
Öğle
yemeği molasını Mahmut Dağı’nın sağ yanındaki sırtlarda gözlemlediğimiz geçen
haftadan kalan kar kütlelerinin eriyerek beslediği küçük bir dereciğin başında
güneşe karşı verdik. Suyun şırıldayarak akışı kayrak taşların üstüne kurduğumuz
soframızda yemek boyunca bize sürekli eşlik etti, Yaklaşık 700 metrelik bir
rakımda yediğimiz yemek sonrası geri dönüş yolculuğuna başladık. Molaya kadar
2,5 saatlik yürüyüşümüz, mola sonrası başlangıç noktasına kadar yaklaşık 2 saat
kadar sürdü. Hesabımıza göre yaklaşık olarak 16 km. kadar yol yürüdük.
Yeni yavrulayan keçi ve koruyucusu çoban köpeği |
Dönüş
yolunda üç köpeğin koruduğu bir keçi sürüsü ve sürüden biraz geride kalmış ve
yeni doğum yapmış bir keçi ile yavrusunu gördük. Bizi sürekli kollayan
köpekler, sürünün gerisinde kalmış bu keçiyi ve yavrusunu biz sürüden
uzaklaşıncaya kadar beklediler ve havlamaya devam ettiler.
Köye;
arabanın yanına vardığımızda saat 15 olmuştu ve köydeki ilköğretim okulunun
öğrenci servisleri öğrencileri çevre köylerdeki evlerine dağıtmak üzere okuldan
ayrılıyorlardı. Biz de şifalı suyundan yanımızdaki şişelere doldurmak üzere
Karaot köyüne doğru yola çıktık. Karaot köyüne varışımızda suyun bekçisi kara gözlüklü
Zeki ile iki çift gevezelik ettikten sonra dev çınar ağacının çıplak gövdesinin
dibindeki köy kahvesinde çayımızı içtik. Bidondan bozma odun sobasının yanında
çayımızı yudumlarken sobanın yüzümüze vuran kızgın ateşinin etkisiyle yürüyüşün
tatlı yorgunluğunu daha fazla hissettik.
Çay
faslından sonra Karaot’tan ayrıldık ve Dağkızılca – Doğancılar – Kırıklar ve
Belenbaşı üzerinden Aydın – İzmir otoyoluna ulaştık.
Yazan:
İ.F
Düzenleyen: MYC
Düzenleyen: MYC
Sayın İ.F
YanıtlaSil1980 yılından beri derekoylu sayılırım(arazimiz Derekoy e gelmeden 3 km once yol kenarında -içinde incir ve zeytin ağaçları olan yer)Dereköy ile ilgili ayzınızı okudum (rahmetli annem ,babam ve ablam Derekoy mezarlığında yatmaktadirlar) .Sizce de uygun ise Yazınını turizm gazetimiz www.livingtourism.com da okurlarımızla paylaşmak isteriz.Saygılarımızla,
Cevabinizi bekler iyi günler dilerim
Erdem Ergün
info@livingtourism.com
0 533 660 38 35
Sn. Erdem Ergün
SilBlogumuzu arkadaşım İbrahim Fidanoğlu ile birlikte hazırlıyoruz. Yazılar çoğunlukla İ.F'ye ait, fotoğrafları birlikte çekiyoruz,düzenleme ve blog tasarımını ben üstlendim.
Blogumuzdaki yazı ve resimleri "Kaynak Belirterek" yayınlayabilirsiniz.
İlginiz için teşekkürler...
Selamlar.
M.YC
merhabalar fotograflardan bir tanesini ödevim için kullanabilir miyim acaba
YanıtlaSilTabii ki kullanabilirsiniz. İF
Sil