13 Aralık 2011
Mehmet Yavuzcezzar
Sabah çoğu
zaman olduğu gibi 8.30'da, Bornova’ya bağlı 20-25 haneden oluşan ve daha çok
küçükbaş hayvancılıkla geçinen küçük bir dağ köyü Kurudere’ye gitmek üzere
yola çıktık.
Hava kapalı, zaman zaman yağışlı ve sıcaklık 10 derece
civarındaydı.
Kurudere’ye
gidebilmek için önce İzmir-Manisa yolunun yaklaşık 12. km.sindeki Sarnıç Köyüne
ulaştık.
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)
Hedefimiz Sarnıç’ın yaklaşık 3 km batısında yer alan Kurudere idi. Ancak İZSU’nun burada yaptığı çalışmalar nedeniyle yolumuzu biraz uzatmak zorunda kaldık. Geri dönüp Sabuncubeli Gökçeler Köyü yolu üzerinden Kurudere’ye vardık. Aracımızı köy camisi önüne park ettiğimizde kapısını çaldığımız ilk evdeki köylü ekmeğini bizimle paylaşma nezaketini gösterdi, zira küçük bir sorunumuz vardı; “ekmek almayı unutmuştuk”.
Saat 9.45 gibi 700m rakımlı Kurudere’den yürüyüşümüze başladık. Önce dere yatağında ve kayalar arasında batıya doğru 1 km kadar yürüyerek Kurudere - Karagöl orman yoluna ulaştık. Bu sırada hava soğuk ve sisli, yağmur "ha yağdı ha yağacak" idi.
Siste Kurudere'den Yamanlar'a doğru
Yürüyüş boyunca sis hep bizimleydi, zaman zaman dağıldığında yönümüzü belirlemeye çalıştık.
Yol üzerindeki sürüsünü otlatan çobanla birkaç dakika sohbetten sonra, sisler arasındaki çeşmenin suyundan tadıp biraz soluklandık.
Çeşme
Yürüyüşümüzün yaklaşık 7.km.sinde saat 12 sularında zemininde yosunlu kayaların bulunduğu ormanlık alanda yemek molası verdik. Bu sırada sıcaklık 5 derece ve yükseklik yaklaşık 950 m idi.
Yosunlu kayalar
Hava soğuk ve yerler ıslak olduğundan yemeğimizi kayaları masa olarak kullanıp ayakta yedik, termoslarda getirdiğimiz tarhana çorbası ve çay içimizi ısıttı. Yaklaşık 45 dakikalık mola sonunda dönüş için bize bolca enerji sağladı.
Soğuk, sisli ve her an sağanak başlayacak gibi görünen hava nedeniyle, Karagöl'e doğru yürümeyip geri dönmeye karar verdik.
Aşağıda Kurudere ve taşocağı
Köye vardığımızda arta kalan ekmeklerimizi köyün köpekleriyle paylaşıp, ikindi namazını yalnızca iki cemaatiyle birlikte kılan Uşak’lı cami imamıyla bir çift laf ettikten sonra, yağmura yakalanmadan aracımıza binip günü sonlandırmak üzere Belkahve’deki çay bahçesine doğru yola koyulduk.
Çay bahçesine vardığımızda gök delinmiş, sağanak başlamıştı...
Yazan / Düzenleyen: MYC
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder