26 Ağustos 2015
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
Balık hafızalı bir toplum olmakla suçlarız çoğu kez birbirimizi. Yakın
tarihimizdeki çok önemli olayları dahi çarçabuk unutur çoğumuz. Önümüze altın
tepsi içinde sunulan Cumhuriyet ve kazanımlarını da çoğu kez bu yüzden toplumun
belli bir kesimi dudak büküp küçümser. Oysaki bugün üzerinde vatan diyerek her
gün çiğnediğimiz bu topraklar, bize kolay yurt olmamıştır. Aslında; tarihimizde
bu gerçeği, yakın ve uzak geçmişte bize hatırlatacak nice hazin olay saklıdır. Bugün
artık içi boşaltılmış ve sadece bir görevi yerine getirircesine; kutlamış olmak
için kutlanan kurtuluş günlerine doğru gitmekte olduğumuz şu günlerde sizlere
sorumuz işte o isimsiz ve unutulmuş kahramanlardan biriyle ilgilidir:
Namazgahlı Yıldırım Kemal Bey
Yıldırım Kemal’i
hatırlıyor musunuz?
Yıldırım Kemal Tren İstasyonu
Afyon’dan Uşak’a doğru giderken ıssız bir köyden geçer trenler… Belki
durur belki durmaz artık. Tarihi istasyon binasının hemen yanındaki bir
şehitlik, size Kurtuluş Savaşı’nın son demlerinde yaşananlarla ilgili hazin bir
hatırayı anlatır gibidir. 1966 yılında konulmuş bir dikilitaş ve altında savaşın
ardından konulduğu anlaşılan (büyük ihtimalle Harf Devrimi’nden hemen sonra) bir
kitabede yazılı şu ifadeler dikkat çekicidir:
“27 Ağustos 1338 tarihinde süvari hücumunda Yunanlılar tarafından şehit
edilen İhtiyat ikinci mülazım Kemal Efendi’nin tezkiri namı içün konulmuştur.”
Yıldırım Kemal Şehitliği'ndeki eski kitabe
Değerli edebiyatçımız Attila İlhan’ın bir zamanlar TRT-2’de “Attila İlhan’la Zaman’da Yolculuk”
isimli; son derece yararlı, insanlara tarih bilinci aşılamaya çalışan,
Cumhuriyeti ve Atatürk Devrimleri’ni benimsetmeye yönelik bir söyleşi programı
vardı. Önündeki küçücük hatırlatma notlarına arada bir bakarak anlattığı
hatıralar, eninde sonunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet ve çağdaşlık
projesi ile buluşurdu. İşte Yıldırım Kemal’i de ilk oradan öğrenmiş ve hüzünlü hikâyesini
ondan dinlemiştim. Sanıyorum, 2005 yazı idi; 26 Ağustos’ta düzenlenen
Dumlupınar’daki Büyük Taarruz’un yıldönümü törenlerini izlemek amacıyla Kütahya
ve civarına gitmiştik. Hem çevrede Kurtuluş Savaşı’nda Başkomutanlık Meydan
Muharebesi’nin izlerini görebilmek, hem de çevredeki şehitlikleri ziyaret etmek
için de bir fırsattı bizim için. Dumlupınar Kasabası’na yakın; Afyon-Uşak
karayolundan kısa bir sapakla ulaşılabilen Yıldırım Kemal Köyü ve Şehitliği’ni
de o yıl ziyaret etme şansını elde edebildik.
Yıldırım Kemal'in kabri
Yıldırım Kemal, aslında Namazgâh doğumlu bir hemşerimiz... Yüreği vatan
aşkı ile çarpan, bu ülkü uğruna yerinde duramayan, haksızlığa ve ülkesinin işgalci
çizmesi altında ezilmesine asla tahammül edemeyen bir civanmert delikanlı. Eski
adı Küçükköy yeni adı Yıldırım Kemal olan Anadolu bozkırındaki
küçücük bir köyde sonlanan hayatı, nasıl bir çizgi izledi? Onu diğerlerinden
farklı kılan neydi?
İzmir'in Namazgah semtindeki Yıldırım Kemal Bey'in isminin verilmiş olduğu ilkokulun kapısı
Namazgah'daki Emir Sultan Türbesi
Emir Sultan Türbesi'nin avlusunda yer alan tarihi Osmanlı mezarları
Kemal Bey, 1898 İzmir-Namazgâh doğumlu… Şimdi doğduğu semtte kendi
adıyla anılan bir ilkokul var. Hemen Emir Sultan Türbesi’nin üst düzleminde yer
alıyor bu ilkokul… Şehitlikteki kitabede yazılanlara göre babası, aynı zaman da
eski bir zabit olan, İzmir Nüfus Müdürlüğü’nden emekli Hasan Askeri Bey...
Bazı kaynaklara göre genç Kemal, İzmir’de başladığı eğitim hayatını tamamladıktan
sonra İstanbul Yüksek Baytar Okulu’ndan mezun olur. Birinci
Dünya Savaşı'nın başladığı yıllardır o yıllar. Kemal Bey, bu politik ve askeri
kargaşanın ortasında 1916'da Yedek Subay Talimgâhı'na girerek 1917'de yedek
subay olur. Diğer bir kaynak; Yıldırım Kemal Şehitliği’ndeki kitabede hayatı
ile ilgili yazılanlara bakılırsa; Kemal Bey, ilk ve orta tahsilini İzmir’de
tamamladıktan sonra Askeri İdadi’yi bitirip Harbiye’ye girer ve 1919 yılında
Harp Okulu’ndan süvari subayı olarak mezun olur.
Yıldırım Kemal Tren İstasyonu
Batı Anadolu’da Yunanlılar’ın İzmir’i işgali ile başlayan direniş
süreci, önce çete savaşlarıyla kendini belli eder. Celal Bayar’ın Galip Hoca
kılığında Aydın Dağları’nın iki yakasında yürüttüğü Kuvayı Milliye
örgütlenmesini oluşturma çabaları, Çerkez Ethem’in; savaşın ileriki
aşamalarında giderek açığa çıkan başka bir inisiyatif çerçevesinde gelişse de
Anadolu’daki padişah yanlısı ayaklanmaların bastırılmasındaki rolü, Yörük Ali
Efe’nin 57. Tümen Komutanı Albay Şefik Aker ve yine Celal Bayar’ın çabalarıyla
direniş hareketine katılmaya ikna edilmeleri sonucunda Aydın civarında
gerçekleştirdiği vur-kaç eylemleri (Nazilli yakınlarında Malgaça Köprüsü
başındaki Yunan Karakolu ve Aydın baskınları) bu sürecin önemli kilometre
taşlarını temsil eder.
Yıldırım Kemal Köyü'nden bir görünüm
Tabii ki; bu süreçte esas olan 23 Nisan 1920’de kurulan ve İstanbul
Hükümeti’ne karşı yeni bir alternatif olarak ortaya çıkan Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin ve onun başkanı konumundaki Gazi Mustafa Kemal’in koyduğu iradedir.
Savaşın zaferle sonuçlanması için çete savaşları elbette yeterli olmamakla
birlikte başlangıçta bir direniş hareketinin ortaya çıkartılması ve Osmanlı’nın
çöküş dönemlerinde savaşlarla yorgun düşen halkın, bu küçük kazanımlarla yeniden
ayağa kaldırılmasında önemli bir rol oynadığı da göz ardı edilmemelidir.
Afyon-Yıldırım Kemal Şehitliği'nde yer alan Yıldırım Kemal bilgi panosu
İşte böyle bir aşamada; henüz daha düzenli orduya geçilmeden Yunan
kuvvetlerinin geri hatlarına sarkarak onlara büyük zararlar veren, gece baskınları
sonucu düşmanın silah ve mühimmatını ele geçirip taşıyabildiği kadarını yanına
alan, geri kalanı da imha ederek düşman hatlarında büyük şaşkınlığa ve
tedirginliğe yol açan süvari akıncıları ortaya çıkar. 30 civarı savaşçının
kotardığı bu vur-kaç eylemleri, 5. Kolordu Komutanı Fahrettin (Altay) Paşa’nın bilgisi ve izni dâhilinde yapılmaktadır.
Bu küçük ölçekli ve son derece hızlı yer değiştiren “çete”nin lideri ise, bizim
hemşerimiz; İzmirli Yıldırım Kemal’dir. Rivayet odur ki; çete savaşlarında
göstermiş olduğu üstün yetenek ve hız nedeniyle “Yıldırım” unvanı, kendisine; komutanı Fahrettin Paşa tarafından
layık görülmüştür.
Yıldırım Kemal Şehitliği
Zaman içinde Türk kuvvetlerinin ve yerel halkın moraline de olumlu bir
etki yapan Yıldırım Kemal akınları, çevre köylerde dilden dile anlatıla anlatıla
neredeyse bir efsaneye dönüşür. Yunan kuvvetlerine karşı sayısız akın
düzenleyen Yıldırım Kemal, bu uğurda Akhisar, Balıkesir ve Bursa cephelerinde
kahramanca mücadele eder. Düzenli orduya geçiş sonrası ise İnönü, Sakarya ve
Büyük Taarruz muharebelerine katılır. Bu baskınlar sırasında defalarca
yaralanır, tedavi olur; yeniden cepheye dönerek düşmana karşı savaşımını
sürdürür.
Yıldırım Kemal Köyü
Büyük Taarruz’a doğru; son kez yaralandığında; yaralarında oluşan
enfeksiyon nedeniyle yüksek ateş ve takip eden bayılmalar sonucu Konya’daki
Askeri Hastane’ye tedaviye gönderilir. Bundan sonrasını 5. Kolordu Komutanı
Fahrettin Paşa’nın anılarında yer alan şu bölümden aktaralım:
“Savaşın en şiddetli anı idi. İzmirli genç Teğmen Yıldırım Kemal'i
karşımda buluverdim. Kendisi benim karargâh subaylarımdandı. Hastalandığı için
Konya Hastanesi’ne göndermiştik. Her zaman arkadaşlarına neşe saçan, sevimli,
kabına sığmaz, vatansever bir subaydı. Karşımda heyecanla selâm verdikten sonra
konuşmaya başladı:
-Taarruzun başladığını hastanede haber aldım. Hemen çıktım, trene atlayıp
geldim. Emrinizdeyim, dedi.
Bu davranışını beğendim, sevindim:
-Eski görevinize devam ediniz, dedim.
Yıldırım Kemal bir an durdu. Sonra gene o coşku ve heyecan ile:
-Ben bir Türk askeriyim paşam! Kanımın son damlasına kadar vatanımı korumak
isterim. Kılıcımı sallayarak İzmir'e en önde girmek istiyorum. Beni en önde bir
alaya göndermenizi rica ediyorum, dedi.
Bu sevimli ve heyecanlı genci kırmak istemedim. Onu ikinci tümenin
ikinci alayına gönderdim. Göreve başlamasından iki saat sonra şehit olduğu haberini
aldım. Vatansever subayımın arkasından gözlerim dolu dolu oldu.
İzmir'e girdiğimiz zaman, Yıldırım Kemal'in babası, subaylarımızdan
oğlunu soruyormuş. Arkadaşları anlattılar. Ne hazin...
Uşak'a yakın Küçükköy İstasyonu'na "Yıldırım Kemal İstasyonu" adını verdik. Böylece, vatansever ve
kahraman subayımızın adını yaşatarak, hem babasını teselli ettik, hem de biz
teselli bulduk.” (Fahrettin Altay Paşa’nın
Anıları)
Büyük Taarruz’dan önceki son gece; 26 Ağustos 1922 gecesi Fahrettin Paşa
komutasındaki 5. Süvari Kolordusu, Ahır Dağları’nı aşarak Sincanlı Ovası’na;
Yunan Kuvvetleri’nin geri hatlarına indiler. Bütün mesele, Yunan Ordusu’nun
İzmir’e doğru uzanan bütün ikmal hatlarını kesebilmek ve onların arkasına
sarkarak bir anlamda iki ateş arasında bırakmaktı. Bu dâhice planın sahadaki
uygulayıcıları ise savaşın bir anlamda kaderini belirleyen Türk süvarileri
oldu. Bütün demiryolu hatları, tren istasyonları ve diğer ikmal noktaları
tahrip edilip ele geçirilmeliydi. Bir an önce İzmir’e ilk girenler arasında
olmak düşüncesiyle yanıp tutuşan Yıldırım Kemal de Küçükköy’deki tren
istasyonundaki Yunan kuvvetlerini etkisiz hale getirmek için görevlendirilmiş süvari
birliğinin başında; Sincanlı Ovası’na sızan bu kahraman süvariler içindeydi.
Yıldırım Kemal, 27 Ağustos 1922 tarihinde; kendisine verilen son görev olan o günkü ismiyle Küçükköy Tren İstasyonu’nun ele geçirilmesi uğruna canını vermişti. Bugün Yıldırım Kemal ve silah arkadaşları, artık kendi adıyla anılan o istasyonun hemen yanında 1966 yılında tesis edilmiş şehitlikte yatmaktadırlar.
Anıt mezar taşı kitabesinde, "Bu taş 26-27 Ağustos 1922 muharebesinde Yunan ordusunun hatt-ı
ric'atini kesen Türk süvari kolordusunun bu civarda verdiği şehitler namına
dikilmiştir. Kendilerine Cenâb-ı Hakk'ın rahmeti niyaz olunur. Birinci ve
İkinci ve On dördüncü Süvari Fırkalarından
Şehit Zabitler
11.Alay’dan Ayaşlı
Rauf Efendi, 2. Alay’dan Mülazım İzmirli Yıldırım Kemal Efendi, 3.Alay’dan
Mülazım İstanbullu Selahattin Efendi, 5. Kolordu’dan Muhafız Mülazım Bayramiçli
Lütfi Efendi, 5.Alay'dan Zabit Vekili Kırklarelili Azmi Efendi.
Şehit Erler:
5 nci Kolordu
Muhafızından Amasyalı Kamil, Kasım Çavuş, Keskinli Nur Ali, Kayserili Osman
Avcı, 3.Alay’dan Vanlı Şaban Mustafa, Mehmet, Beyşehirli Sadık İbrahim, 5.Alay’dan
Dinarlı Ahmet Ali, Keçiborunlu Rıza Mehmet, 11.Alay’dan Sungurlulu Mehmet
Osman, Taşköprülü Şükrü Süleyman, Bolvadinli İbrahim Ahmet, Aziziyeli Mustafa
Ali, Ayancıklı Mehmet Şaban, Çankırılı Ahmet Bayram, Ahmet Ömer, Geyveli Ali
Mustafa, Sungurlulu Abidin Beşir, Niğdeli Şükrü Ömer, 14.Alay’dan Taşköprülü
Hüseyin İbrahim, Koçhisarlı Niyazi Murat, Kemahlı Hasan Mevlüt, Mihalçıklı
Kamil Ahmet, Çankırılı Mehmet Ahmet, 21.Alay’dan Çerkeşli Ömer Mustafa,
Yozgatlı Kadir Abdurrahman, Kayserili Ahmet Sadık, 54.Alay’dan Konyalı Rıfat
Hasan, Muğlalı İsmail Milli, Osmanoğlu Hüsnü, Beyşehirli Mehmet, Küttap Kamil" yazılıdır.
Kurtuluş Savaşı’nda zaferin belirleyicisi nihai muharebe; Büyük Taarruz’un kazanılmasında ve bunu takiben Yunan Kuvvetleri’nin Batı Anadolu’dan sürülüp çıkarılmasında önemli rol oynayan süvari birliklerinin ve onun isimsiz kahramanlarının hatırası önünde saygıyla eğiliyor; 93.yıldönümünde Büyük Zafer’in ve devrimin değerini biliyoruz.
Ne mutlu farkında olanlara; ne mutlu unutmayanlara…
Dipnotlar
(1) Fotoğraflar, Yıldırım Kemal Bey portresi dışında İ. Fidanoğlu tarafından 2005 yılında
çekilmiştir.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: M.YC
Düzenleyen: M.YC