Sayfalar

28 Haziran 2015 Pazar

GEDİZ DELTASI’NDA BAHAR



PANAZTEPE’DEN GEDİZ DELTASI'NA

29 Nisan 2015
İbrahim Fidanoğlu

Giriş
Ege’nin derinliklerinden doğarak binlerce yıldır batıya akan bir suyun hikâyesidir biraz da bugün yazacaklarımız. Jeolojik zamanlarda gelgitler şeklinde bugünkü Emirâlem Boğazı’ndan Manisa Havzası’na doğru hücum eden denizin davranışı, M.Ö. 8 binlerde aşağı yukarı bugünkü halini alır ve İzmir Körfezi’nin bulunduğu çukura çekilen denize doğru Manisa Havzası’nın boşalmasını sağlayan Gediz’in öyküsü başlar.


“İzmir Körfezi ve kuzey parçası olan Menemen Ovası, jeolojik zaman içinde iki kez oluşmuş gibi gözükmektedir. Pliosen’de (5-1,6 milyon yıl) veya bir sonraki dönem Pleistosen’de (1,6 milyon yıl-10 bin yıl) başında oluşan Manisa ve İzmir çöküntü alanlarını, Menemen’in doğusunda bugünkü boğaz üzerinde yer alan bir eşik ayırmaktaydı. İzmir çöküntüsüne dolan Akdeniz’in suları, Menemen’in doğusuna, eşik kıyısına kadar sokulmakta ve körfezi en geniş sınırlarına ulaştırmaktaydı. Son buzul dönemi öncesindeki bu ilk istilada, deniz seviyesinin günümüzdekinden 7 metre daha yüksek olduğu ileri sürülür. Son buzul döneminde ise deniz seviyesinin 90-100 metre alçalması ile İzmir Körfezi’ni oluşturan çöküntü alanı, yeniden karalaşmış ve çevre yükseltilerden gelen akarsular, bu alanda derin vadiler açarak batıya doğru akmış olmalıydılar. Bu arada Menemen-Manisa Boğazı üzerindeki eşikte biri doğuya; Manisa çöküntüsüne doğru, diğeri batıya; körfeze doğru akan ve aynı su çizgisinden beslenen iki akarsudan batıya akanı, zaman içinde aşınma ile diğerini kaparak boğazı oluşturmuş, Manisa çöküntü havzasını dış drenaja bağlamış olmalıdır. Son buzul döneminin sona ermesiyle yükselen Akdeniz’in suları, eski deltayı sular altında bırakmış ve körfez, yeniden eski genişliğine kavuşmuştur. Dolayısıyla; Maltepe, Taşlıtepe, Değirmentepe ve Üçtepeler alüvyonlu zemine gömülerek birer ada halini almışlardır.”(1)

 Panaztepe önlerinde menderesler çizerek ilerleyen Gediz; söğütlerle çevrili bir yol gibi...

O günlerden bugüne; bütün olan bitenin tanıklarından biri de İzmir Körfezi’nin ağzının kapanma riskine karşı 19.yy.da değiştirilen Gediz’in aktığı bugünkü yatağının biraz ötesinde; Taşlıtepe’nin kuzeyindeki Panaztepe’de aşağı ve yukarı yerleşim izleridir. Bugün bizim ilk durağımız da, Panaztepe’nin Akropolü konumundaki yukarı yerleşim alanı oldu.

 Panaztepe Akropolü; Orta Tunç Çağı yerleşimi; M.Ö. 2 binli yıllardaki bir saraydan kalanlar mı?

Panaztepe

1988 yılından beri sürdürülen sistematik kazılarla dikkat çeken Panaztepe bugün Seyrek’ten Maltepe ve Gerenköy’e doğru ilerleyen asfaltın Menemen yönündeki üç yol ağzına çok yakın bir noktada; doğudan batıya doğru uzanan bir tepeler kolonisi üzerinde yer alır. Asfaltın hemen kıyısında açılmış büyük çukur, yerleşimin nekropolisini temsil eder. Prof. Ersin Döğer, Panaztepe’nin; tepenin yukarı ve aşağı kotlarında yer alan yerleşimlerinin seramik işçilikleri ve mezarlıklarıyla bölgede Orta ve Geç Tunç Çağı boyunca oynadığı rolün irdelenmesi gerektiğini vurgular.(2)

 Panaztepe 

 Panaztepe Akropolünde Gediz'e bakan sur duvarları