PANAZTEPE’DEN GEDİZ DELTASI'NA
29 Nisan 2015
İbrahim Fidanoğlu
Giriş
Ege’nin derinliklerinden doğarak binlerce yıldır batıya akan bir suyun hikâyesidir
biraz da bugün yazacaklarımız. Jeolojik zamanlarda gelgitler şeklinde bugünkü Emirâlem
Boğazı’ndan Manisa Havzası’na doğru hücum eden denizin davranışı, M.Ö. 8
binlerde aşağı yukarı bugünkü halini alır ve İzmir Körfezi’nin bulunduğu çukura
çekilen denize doğru Manisa Havzası’nın boşalmasını sağlayan Gediz’in öyküsü
başlar.
“İzmir Körfezi ve kuzey parçası olan Menemen Ovası, jeolojik zaman
içinde iki kez oluşmuş gibi gözükmektedir. Pliosen’de (5-1,6 milyon yıl) veya
bir sonraki dönem Pleistosen’de (1,6 milyon yıl-10 bin yıl) başında oluşan
Manisa ve İzmir çöküntü alanlarını, Menemen’in doğusunda bugünkü boğaz üzerinde
yer alan bir eşik ayırmaktaydı. İzmir çöküntüsüne dolan Akdeniz’in suları,
Menemen’in doğusuna, eşik kıyısına kadar sokulmakta ve körfezi en geniş
sınırlarına ulaştırmaktaydı. Son buzul dönemi öncesindeki bu ilk istilada,
deniz seviyesinin günümüzdekinden 7 metre daha yüksek olduğu ileri sürülür. Son
buzul döneminde ise deniz seviyesinin 90-100 metre alçalması ile
İzmir Körfezi’ni oluşturan çöküntü alanı, yeniden karalaşmış ve çevre
yükseltilerden gelen akarsular, bu alanda derin vadiler açarak batıya doğru
akmış olmalıydılar. Bu arada Menemen-Manisa Boğazı üzerindeki eşikte biri
doğuya; Manisa çöküntüsüne doğru, diğeri batıya; körfeze doğru akan ve aynı su
çizgisinden beslenen iki akarsudan batıya akanı, zaman içinde aşınma ile
diğerini kaparak boğazı oluşturmuş, Manisa çöküntü havzasını dış drenaja
bağlamış olmalıdır. Son buzul döneminin sona ermesiyle yükselen Akdeniz’in
suları, eski deltayı sular altında bırakmış ve körfez, yeniden eski genişliğine
kavuşmuştur. Dolayısıyla; Maltepe, Taşlıtepe, Değirmentepe ve Üçtepeler
alüvyonlu zemine gömülerek birer ada halini almışlardır.”(1)
Panaztepe önlerinde menderesler çizerek ilerleyen Gediz; söğütlerle çevrili bir yol gibi...
O günlerden bugüne; bütün olan bitenin tanıklarından biri de İzmir
Körfezi’nin ağzının kapanma riskine karşı 19.yy.da değiştirilen Gediz’in aktığı
bugünkü yatağının biraz ötesinde; Taşlıtepe’nin kuzeyindeki Panaztepe’de aşağı
ve yukarı yerleşim izleridir. Bugün bizim ilk durağımız da, Panaztepe’nin
Akropolü konumundaki yukarı yerleşim alanı oldu.
Panaztepe Akropolü; Orta Tunç Çağı yerleşimi; M.Ö. 2 binli yıllardaki bir saraydan kalanlar mı?
Panaztepe
1988 yılından beri sürdürülen sistematik kazılarla dikkat çeken
Panaztepe bugün Seyrek’ten Maltepe ve Gerenköy’e doğru ilerleyen asfaltın
Menemen yönündeki üç yol ağzına çok yakın bir noktada; doğudan batıya doğru
uzanan bir tepeler kolonisi üzerinde yer alır. Asfaltın hemen kıyısında açılmış
büyük çukur, yerleşimin nekropolisini temsil eder. Prof. Ersin Döğer,
Panaztepe’nin; tepenin yukarı ve aşağı kotlarında yer alan yerleşimlerinin
seramik işçilikleri ve mezarlıklarıyla bölgede Orta ve Geç Tunç Çağı boyunca
oynadığı rolün irdelenmesi gerektiğini vurgular.(2)
Panaztepe
Panaztepe Akropolünde Gediz'e bakan sur duvarları