İbrahim Fidanoğlu
Tire’ye Selçuk yönünden eski Kral Yolu’nu takiben ulaştığınızda, şehrin hemen girişinde sizi dört yanı kireç badanalı alçak bir duvarla çevrili bir mezar karşılar. Gösterişsiz, ancak iyi korunmuş bu mezar, ulu kara servilerin bulunduğu bir alan içindedir. Mezarın herhangi bir kitabesi bulunmamaktadır; sadece caddeye bakan yeşile boyalı giriş kapısı üzerinde “Kesikbaş’ın Kabri” yazan küçük bir levha yer almaktadır. Kimdir bu Kesikbaş? Ne olmuştur da yörede uğruna verdiği başla anılır olmuştur? Bu ismin arka planında Türklerin Anadolu’ya yerleşmeleri sürecinde verilen iktidar mücadelelerinin hazin öyküsü yatmaktadır.
Selçuk yönünden Tire’ye girişte Kesikbaş’ın
Kabri
Kesikbaş diye anılan bu kişinin, anonim
bilgilere göre aslında Tire’nin ve Batı Anadolu’nun Türkler tarafından fetih
sürecinde çok önemli bir yer tutan Sasa Bey olması olasılığı kuvvetlidir.
Yöremizde Tire ile ilgili yerel tarih araştırmaları ile tanınmış Tireli
araştırmacı yazar Munis Armağan’a göre “uzun yıllardır üzerinde çalışma yaptığı
bu mezar, büyük olasılıkla Tire’nin ilk fatihi Sasa Bey’e ait olmalıdır.” 1531
tarihli Defter-i Hakani kayıtlarındaki bir bilgiye göre bakımı vakıf
bağışlarıyla yapılan “Vakfı mezarı merhum Uçbeyi” ifadesi yer almaktadır. Munis
Armağan’a göre “Sasa Bey, Menteşe Uçbeyi olarak fetih hareketlerine katılmış ve
Tire’nin ilk fatihi olarak tanınmaktadır.”(1)
Bilindiği gibi, Anadolu Selçuklu
Devleti, 1243 yılındaki Kösedağ yenilgisi sonrası bir daha belini doğrultamadı.
Onlarca yıl devam eden Moğol akınları ile giderek zayıflayan Devlet, bir yandan
taht kavgaları, bir yandan iç karışıklıklar ve isyanlar neticesinde birliğini
kaybetti ve dağılarak tarih sahnesinden çekildi. Bu süreçte, üzerlerindeki
devlet otoritesinin giderek zayıflamasına koşut olarak uç beyleri güçlendiler
ve yerel güç odakları haline gelerek çoğu Batı Anadolu’da olmak üzere 10’u
aşkın Anadolu Beylikleri’ni kurdular.
Kesikbaş’ın Kabri
Batı Anadolu’da devam eden Bizans
egemenliği, giderek artan Türk akınlarıyla zayıflamaktaydı. Bu süreçte,
Bizans’ın gerileyen hükümranlığının yerine bölgedeki iktidar kavgası, üç
beyliğin öne çıktığı bir eksene oturdu. Bunlar Germiyan ve Menteşe Beyliği ile
Aydınoğulları idi.
13. yy. sonlarında Anadolu’nun en güçlü beyliklerinden biri haline gelen Germiyan Beyliği’nin, Denizli, Afyon ve Kütahya dolaylarından batıya doğru Bizans topraklarını fetih girişimi ile Aydınoğulları’nın da tarih sahnesine çıkması bir oldu. Çünkü Hz. Mevlana’nın hayat öyküsünü yazan Eflaki’nin (Ölümü 1360) bildirdiğine göre Aydınoğulları Beyliği’ni kuran ve Aydınoğlu Mehmet Bey diye anılan Mübarizüddin Mehmet Bey, Germiyani Alişir oğlu Yakup Bey’in emrinde Subaşılık yapmaktadır. (2)
Germiyanoğulları’nın bugünkü Balıkesir (Karesi), Manisa (Saruhan) ve Aydın ilinde seferlere girişmesi öncesinde, Batı Anadolu’nun güneyinde bir başka uç beyliği Bizans egemenliğine karşı ilerleyişini sürdürmektedir. Menteşe Beyliği’nin kurucusu Menteşe Bey, 1260’lı yılların başında eski Karya ile Büyük Menderes’in çevresinde yer alan toprakların bir kısmını ele geçirmiştir. 1280 – 1282 tarihlerinde Tralleis (Aydın) ve Nysa (Sultanhisarı) gibi tahkim edilmiş şehirler, Menteşe Bey tarafından zapt edilmiştir. Menteşe Bey’in 1291 yılında ölümünden sonra Orta Batı Anadolu’da tarih sahnesine Menteşe Bey’in damadı Sasa Bey çıkar. Sasa Bey; bugünkü Söke Ovası’nda yer alan Magnesia, Priene ve Ephesos (Ayasuluğ) kentlerini ele geçirir.
Germiyanoğulları’nın bugünkü Balıkesir (Karesi), Manisa (Saruhan) ve Aydın ilinde seferlere girişmesi öncesinde, Batı Anadolu’nun güneyinde bir başka uç beyliği Bizans egemenliğine karşı ilerleyişini sürdürmektedir. Menteşe Beyliği’nin kurucusu Menteşe Bey, 1260’lı yılların başında eski Karya ile Büyük Menderes’in çevresinde yer alan toprakların bir kısmını ele geçirmiştir. 1280 – 1282 tarihlerinde Tralleis (Aydın) ve Nysa (Sultanhisarı) gibi tahkim edilmiş şehirler, Menteşe Bey tarafından zapt edilmiştir. Menteşe Bey’in 1291 yılında ölümünden sonra Orta Batı Anadolu’da tarih sahnesine Menteşe Bey’in damadı Sasa Bey çıkar. Sasa Bey; bugünkü Söke Ovası’nda yer alan Magnesia, Priene ve Ephesos (Ayasuluğ) kentlerini ele geçirir.
Tire Fatihi Sasa Bey (Seha Gidel’in
Tablosu)
Diğer taraftan, Germiyan Hükümdarı
Alişir oğlu Yakup Bey, Bizanslıların elindeki Alaşehir (Philadelphia) kentini
kuşatır. Yine tarihi kaynaklara göre; bu kuşatmaya Sasa Bey ile birlikte
Aydınoğlu Mehmet Bey de katılır. Bizans İmparatoru IX. Mihael, Batı
Anadolu’daki son toprak parçasını koruyabilmek adına Moğollar’dan ve Katalan
askerlerinden yardım ister. Katalan Komutan Roger de Flor bu çağrı üzerine
Küçük Asya’ya kuvvetlerini gönderir. Dr. Himmet Akın’ın Paul Wittek’in Menteşe Beyliği adlı eserinden
aktardığına göre olaylar şöyle gelişir:
Birgi’deki Aydınoğlu Mehmet
Camisi’nin duvarındaki aslan heykeli; büyük olasılıkla yakındaki Lidya
yerleşimi Hypaipa’den (Dabbey yada Günlüce) devşirilmiş.
“Katalanlar, Germiyan Beyi’nin
Alaşehir’i kuşatması üzerine 1304 yılında Bandırma üzerinden güneye inerler;
Alaşehir yolunda bir yerde Türk Kuvvetleri ile çarpışırlar ve onları yenilgiye
uğratırlar. Katalanlar, bugünkü Kemalpaşa üzerinden Manisa’ya çekilirler. Bu
sırada Tire Türkler tarafından baskı altındadır. Katalan askerler, bu vesile
ile Tire’yi de emniyete alırlar. Birgi ve Ayasuluğ’a sefer düzenlerler.
Ayasuluğ’da, Sakız adasından Ephesos’un güneyinde bulunan Ania isimli bir
limana (Prof Dr. Bilge Umar, Türkiye’deki Tarihsel Adlar isimli yapıtının 65. sayfasında
Panionion isimli ilk çağ kentinin doğu yakınında Anaia isimli bir başka ilk çağ
kentinin bulunduğunu, bu kentin isminin Türklerin ağzında Anya’ya dönüştüğünü,
yakın zamanda bu ismin Soğucak olarak değiştirildiğini yazmaktadır. Soğucak, konum
olarak kıyıdaki Kadıkalesi’nin hemen üstünde yer almaktadır.) yanaşan
donanmadan çıkan kuvvetlerle buluşurlar. Bu civarda Aydın Alayı’nın bir
hücumunu püskürtürler. Bu hareketlilik ve yer değiştirme esnasında Tire ve
birkaç yere bırakılan muhafız taburları (Tire’de 20 süvari ve 100 kadar nefer
piyade mevcuttur), Bizans İmparatoru’nun kuvvetleri Avrupa’da kullanma isteği
nedeniyle bölgeden çekilir ve böylece; Katalan seferi sonuca ulaşmamış bir
şekilde biter. Katalan askerlerin bölgeden çekilmesini takiben Sasa Bey, Tire,
Ayasuluğ ve Birgi’yi ele geçirir. Katalanların seferleri sırasında yerli halka
yapılan zulüm nedeniyle buraların ele geçirilişi nispeten kolay olur.” (3)
Bütün bu mücadelelerde Bizans’a
karşı Germiyan Beyi Yakup Bey, Menteşe Bey’in damadı Sasa Bey ve Aydınoğlu
Mehmet Bey kuvvetleri dayanışma içinde hareket ederler.
Birgi’deki Aydınoğlu Mehmet Bey
Camisi
Düsturname-i
Enveri’de “Aydın İline önce Sasa Bey adlı bir gazi erin geldiği,
Birgi’yi ilk defa Sasa Bey’in fethettiği, Aydınoğlu Mehmet Bey ile Sasa Bey’in
bu fütuhat hareketinde dostane bir işbirliği içinde olduğu” belirtilmektedir:
“Sasa Bey derler idi bir Gazi er
Gelmiş Aydın İline evvel meğer
Evvela ol Birgi’yi feth eylemiş
Aydınoğlu’nu getürmüş toylamış
Aydınoğlu Ayasuluğ’a gelüb
Fetheder hem dairesini alub.” (4)
Sasa Bey’in, Tire’yi Katalanlar’ın
bu toprakları terk etmesinden hemen sonra fethettiği anlaşılmaktadır. Bu da
1304 yılı Sonbaharına denk düşmektedir. (5)
Birgi’de Aydınoğlu Mehmet Bey
tarafından yaptırılan Ulu Cami’nin kündekari teknikle yapılmış minberinin
evreni temsil eden yan panolarından biri
Yine Düsturname’ye göre bu işbirliği
ilişkisi, çok geçmeden yerini düşmanca bir tutuma terk eder. Tire, Ayasuluğ ve
Birgi’nin fethinde birlikte hareket eden bu iki komutan, bir süre sonra
bölgenin egemenliği uğruna bir iktidar mücadelesine girişirler. Sasa Bey, bu
mücadelelerde Hristiyanlarla ittifak içine girer.
Birgi sokaklarında…
Aydınoğlu Mehmet Bey,
Germiyanoğulları’nın yanında Subaşı olarak görev yaptığından dolayı, ihtimaldir
ki bu yakın ilişki o yıllarda da sürmektedir. Bu kez, ortak düşman Sasa Bey’e
karşı Aydınoğlu Mehmet Bey, Germiyanoğulları’ndan aldığı destekle bölgede teşkilatlanarak
avantaj sağlamaya çalışır. (Aydın’a bağlı
bugünkü Germencik’in isminin Germiyancük’den geldiğini Dr. Himmet Akın referans
olarak belirtmektedir.)
Sasa Bey; Aydınoğlu Mehmet Bey ve
müttefiklerine karşı; bazı tarihi kaynaklara göre Suriye’den kovulup Rodos’a
çıkan Hospitalier Şövalyeleriyle, bazı kaynaklara göre ise; Gelibolu
Yarımadası’na doğru ilerleyen Türk Kuvvetleriyle çarpışan Bizans, Sırp ve
Alanlar’dan(6) oluşan ordu
ile işbirliği yapar. Büyük ihtimalle Germiyan Beyliği’ne bağlı uç beylerinin
Balıkesir ötesine doğru bu seferlerindeki Sasa Bey’in düşmanın yanında yer alan
tavrı, Aydınoğlu Mehmet Bey’le olan hasmane ilişkilerini iyice kötüleştirir. (7)
Düsturname’de Sasa Bey ile Aydınoğlu
Mehmet Bey arasındaki ilişkilerin kötüleşmesi şu şekilde anlatılmaktadır:
“Çok kilise mescid etti ol Emir
Gazi Mehmet Beg sahada bi-nazır
Mancılığı ile Kilas’ı (bugünkü Kiraz) aldı ol
Çıkuban tekfuru hizmet kıldı bol
Çıktı deryadan ana bir gün firenk
Alanos u Rum u Sırb eyledi cenk
Geldi beş kardaş ile durdu çeri
Oğraşuban kırdı sıdı kâfiri
Hem hasedden fitne Sasa eyledi
Mü’min iken avn-ı tersa eyle
Ol gazada katl oldu ol dahi
Çok ganimet mal alur Mir-i Sahi.” (8)
Bizans, Sırp ve Alan kuvvetlerinin
seferi bir sonuç alınmadan sona erer. Bu sefer sonrası Sasa Bey, Aydınoğlu
Mehmet Bey karşısında yalnız kalır. Her iki beyin kuvvetleri Tire önlerinde
yine bazı kaynaklara göre (Paul Wittek,
Menteşe Beyliği) 1310 yılında, bazı kaynaklara göre ise (İrene Mélikoff)
1308 yılında karşı karşıya gelir. İki ordunun savaşından Aydınoğlu Mehmet Bey
galip ayrılır. Savaş sonunda Sasa Bey, savaş meydanında kafası kesilerek
etkisiz hale getirilir.
Eski ve Yeni Tire bir arada…
Sonuç olarak, Aydın İlinin Bizans
elinden kesin olarak çıkışı Menteşe Bey’in kıyılardaki ve Büyük Menderes
boylarındaki ilk fetih hareketleri ile başlar. Daha sonra damadı Sasa Bey’in
çabası ile bu hareket daha kuzeye taşınarak Katalan seferleri sonrası Tire,
Ayasuluğ ve Birgi’nin fetihleriyle devam eder. Bir süre Aydınoğlu Mehmet Bey ve
Germiyanoğulları’nın desteği ile işbirliği içinde süren bu genişleme hareketi,
iki grup arasındaki iktidar mücadelesi yüzünden bir iç hesaplaşmaya dönüşür.
Sonunda Aydınoğlu Mehmet Bey, Sasa Bey’i Tire önlerinde mağlup ederek bölgenin
tek hâkimi haline gelir.
Tire üstünde Hisarlık Kalesi; önce
Pers sonra Bizans gözetleme kalesi olarak kullanılmış
Sasa Bey ile Aydınoğlu Mehmet Bey
arasında bugüne kalan izler açısından da temel bir farklılık bulunmaktadır.
Bugün Aydın vilayetinde gerek Aydınoğlu Mehmet Bey’den ve gerekse çocuklarından
kalma çok sayıda bayındırlık eseri vardır. Bunlardan ikisi; kendi adını
taşıyan camiler olup; biri Tire’de diğeri de beyliğin başşehri konumundaki
Birgi’de bulunmaktadır. Ancak, Sasa Bey’den günümüze bu doğrultuda hiçbir iz
kalmamıştır. Bu durum belki de, Sasa Bey’in fütuhatla geçen kısa sürmüş
hayatına bağlanabilir.
Görüldüğü gibi haritada küçücük bir
vilayet konumundaki Aydın İli uğruna verilen mücadelelerin hazin öyküsü, Tire
girişindeki ulu servilerin altındaki kabirde sonlanmıştır. İşte bu gerçekten
hareketle, bir kez daha söyleyebiliriz ki, Tire Orta Asya’dan başlayarak Batı
Anadolu’ya dek sürdürülen büyük göçün dağlarda ve düzde bir anlamda kara kutusu
olmaya devam etmektedir.
(1)Devlet Arşivlerinde Tire, A.
Munis Armağan, 2003, s. 314.
(2)Aydınoğulları
Tarihi hakkında Bir Araştırma; Dr. Himmet Akın; Ankara Üniversitesi DTCF
Yayınları, 1968; s.15.
Yayınları, 1968; s.15.
(3) a.g.e s.21
(4)a.g.e s.19
(5) a.g.e s.21;
Paul Lemerle’den alıntı dipnotu. Bu nota göre; Sasa Bey’in Tire’yi fethi (1304
yılı 20 Ekim’den önce; Sasa Bey ile Aydınoğlu Mehmet Bey’lerin Efes’i almaları
ise 1304 yılı 24 Ekim’den biraz sonra ifadesi ile verilmektedir.
(6)Hun baskısı
ile Orta Asya’dan Batı’ya göç eden ve Kafkasya’da 13 yy.a kadar hüküm sürmüş
bir krallık kuran kavime mensup paralı askerler.
(7) Birgi
Tarihi, Tarihi Coğrafyası ve Türk Dönemi Anıtları, Yayına Hazırlayan: Rahmi
Hüseyin ÜNAL, T.C. Kültür Bakanlığı Sanat Eserleri; 2001; ANKARA; s. 10–11)
(8) a.g.e. s.
10
(*)İbrahim
Fidanoğlu’nun İzmir Tarih ve Toplum Dergisi’nin Mart 2009 sayısında yayınlanan
yazısından alınmıştır.
Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: M.YC
Düzenleyen: M.YC