21 Aralık 2017 Perşembe

ŞEHRİN KIYISINDA; ANSIZCA KANYONU’NDA…



14 Aralık 2017
İbrahim Fidanoğlu
 Giriş

Ansızca köyü, Spil Dağı’nın eteklerinden Bozdağlar’ın en batıdaki uzantıları Mahmut Dağı ve Nif Dağı’na dek uzanan Kemalpaşa Ovası’na kuzeyden bakan bir dizi Yörük yerleşiminden biridir. İzmir ile Anadolu’nun içlerine doğru sokulan onun arka dünyasını birbirine bağlayan Belkahve Geçidi’ni geçerek ulaşırsınız bu havzaya. Ovadan tatlı bir eğimle Spil’e doğru yükselen topografya, Ansızca ile Yenmiş köyleri arasında yaklaşık 2 km uzunluğunda; giderek derinleşen ve daralan kireç taşından dev bir yarığa dönüşür. İşte bunun adı Ansızca Kanyonu’dur. Kanyonun diğer ismi, Kapuzbaşı Kanyonu olarak bilinmektedir.

 
Ansızca Kanyonu'na yukarıdan bakış 


Yürüyüş rotası; 9 km. (harita için tıklayınız)
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

Ansızca köyü

Ansızca köyü, Sancaklı Yörüklerinin; Spil’in güney yakasına sıralanmış birçok köy gibi yüzyıllar önce gelip yerleştikleri yerlerden biri. Köyün ismi, arasında yer aldığı iki sırtın ardından ansızın ortaya çıkıvermesi ile ilintili olsa gerek. Köyün arkasından Spil’e doğru tırmanan bozuk asfalt yol üzerinde kızılçamlar altında bulunan bir dede mezarı, köylülerin hafızasında kuruluş günlerinin hatırasını yaşatıyor olmalı. Çam Dede ismiyle anılan bu yatırdan başka köyde bir diğer dikkat çekici mekân, muhtarlık binasının arkasındaki sırtta bulunan bir anıtsal melengeç ağacının çevresi… Köylülerden öğrendiğimize göre; ortalıkta bir mezar izi olmamasına rağmen, burada da bir yatırdan söz ediliyor. Kanyona doğru zeytin silkerken rastladığımız Ansızca köyünden Kuyucu Veli’nin anlattıklarına bakılırsa; köylüler tarafından bu ağacın çevresine belli bir kutsallık atfedilmiş durumda. Kanyon dönüşü uğradığımız melengeç ağacının altında bir süre biz de oyalandık. Şimdilerde Kemalpaşa Belediyesi, bu ağacın çevresini bir çocuk parkı haline getirmiş ve dinlenme amaçlı birkaç bank yerleştirmiş.

 
Ansızca köyü

 
Spil yolunda rastladığımız  Ansızca köyü yakınlarındaki Çam Dede

 
Gezginler, Ansızca köyünün hemen doğu arkasında yer alan anıtsal melengeç ağacının altında...

 
Köyden Ansızca Kanyonu'na doğru...

Köyün eski muhtarından öğrendiğimize göre; köyde yaklaşık 350 hane var. Bu da yaklaşık 900-1000 kişilik bir nüfusa karşılık geliyor. Eskiden köyün nüfusu epey kalabalıkmış. Yaklaşık 3000 civarında bir nüfustan söz ediliyor. Şu anda bile köyün meydanında yer alan üç kahvehane, yerleşimin geçmişten günümüze aktarılan büyüklüğüne işaret etmesi bakımından önem arz ediyor. Köyde 1980’li yıllardan beri yoğunlaşan ve İzmir’in bir dönem çeperinde yer alan Altındağ, Gültepe ve Çamdibi gibi semtlerine yönelen genç nüfusun göçü söz konusu. Köylünün anlatımına göre; tarımsal faaliyetlerin ülke çapında yeterince desteklenmemesi ve özelinde Kemalpaşa Ovası’nın giderek sanayi ağırlıklı olarak değerlendirilmesi sonucunda, ilk adımda düzlüklerde yürüyen bağcılık faaliyetleri sona ermiş. Bütün bağlar bozulmuş. Şimdi köyde tarımsal faaliyet adına zeytin, kiraz üretimi ile hayvancılık ön planda yer alıyor. Kiraz bahçeleri daha çok Spil’e doğru Ansızca Kanyonu’nun üst düzleminde ağırlık kazanmış. Daha alçak yamaçlarda ise yoğun olarak zeytinlikler mevcut.

 
Köyün alametifarikası anıtsal melengeç ağacı

 
Ansızca köyünün merkezi; kahvehanelerin önü

Ansızca Kanyonu

Ansızca Kanyonu, Ansızca ile Yenmiş köyleri arasında; Ansızca’nın hafifçe kuzey doğusunda yer alıyor. Kanyona ulaşmak için doğu yönünde zeytinlikler arasına doğru ilerleyen ve köyün alâmetifarikası gibi duran anıtsal melengeç ağacının yakınlarındaki bir toprak yoldan yürümek gerekiyor. Bayır aşağıya birkaç kilometrelik bir yürüyüş sonrasında kanyonun güney yönündeki başlangıcı diyebileceğimiz dere yatağına ulaşılıyor. Yapraklarından kurtulmuş hayıt çalılarıyla kaplı dere yatağında suyun en az olduğu bir dönemde kanyona gelmemizden olacak; kanyonun daraldığı bir iki nokta dışında neredeyse suyla hiç karşılaşmıyoruz.

 
Gezginler, kanyona doğru yürürken...

 
Ansızca Kanyonu'nun başlangıcı; dere yatağı

 
Ansızca Kanyonu'nun derinliklerine doğru...

  
Kanyonda rastladığımız ilk mağara oluşumu

 
Dağa Kaçtım gezginleri, kanyonda... 

Spil Dağı’nın kireç taşı ağırlıklı yapısından dolayı bu dağ kütlesinin muhtelif yerlerinde bu tür kanyon oluşumları mevcut. Bunlardan bir tanesi de Damlacık köyünün arkasında yer alan kanyon… Ansızca Kanyonu’nun yaklaşık 2 km kadar süren ilk bölümü, yer yer 500 metrelik bir derinliğe sahip. Kanyonun iki duvarının birbirine iyice yaklaşarak daraldığı bazı yerlerde ise; vadi dibindeki genişlik, yaklaşık 1,5-2 metreye dek azalıyor. Bir süre sonra Spil yönünde genişleyerek bir vadiye dönüşen Ansızca Kanyonu daha aşağılardaki o hırçın görünümünden uzaklaşıyor.

 
Ansızca Kanyonu; ilk bölüm

 
Gezgin, Ansızca Kanyonu'nun daralan bölümlerinden birinde...

Kanyonda yürürken tepemizde uçan kuzgunların çıkarttığı sesler dışında ortalık ıpıssızdı. Dere yatağında rastladığımız hayıtlar, melengeçler, ak kesme çalıları, pırnar meşeleri kanyonun dibindeki bitki örtüsünün en önemli unsurlarıydı. Suyun parlattığı irili ufaklı taşların üzerinden yürümek, elbette pek konforlu değildi; ancak yine de keyifle yürüdük kanyon boyunca. İki yanımızda birer duvar gibi yükselen kanyonun iki yüzünde, kireç taşı malzemenin suyun etkisi sonucu erimesiyle ortaya çıkmış mağara oluşumlarına rastladık. Özellikle öğleden sonra arabayla devam ettiğimiz Spil yolundan ayrılarak ulaştığımız Ansızca Kanyonu’nun üst düzleminden görünen kemerli mağara oldukça ilginçti.
 
 
Kanyonun dibinde biriken dere kumu dikkat çekiciydi.

 
Ansızca Kanyonu'nun en dar yerlerinden birindeyiz.

 
Kanyonda su olan yerleri böyle geçtik.

 
Biz kızılçamlara doğru yürürken kanyon kuzeye doğru devam ediyordu. 
 
Yaklaşık 2 km kadar kanyonun içinden yürüdükten sonra yürüyüş grupları tarafından işaretlenmiş bir patikayı takip ederek kanyondan çıktık ve kızılçamlarla kaplı bir sırta doğru tırmandık. Köy fazla uzakta değildi. Yemeğimizi, yürüyüşe başladığımız toprak yolun içinden geçtiği zeytinliklerle kaplı bir sırtta yedik. Çevremizde tarlalardan köylülerin zeytin silkme sesleri geliyordu. Aşağıdan bizi gören bir köylü yanımıza geldi. İsmi Yusuf idi; Ansızca köyündendi. Zeytinlik onunmuş; bir süre kendisiyle sohbet ettik. Tarımın düşürüldüğü çıkmazdan ve köylünün çaresizliğinden söz etti. Ona göre hiçbir şey para etmiyordu. Tarımsal faaliyetler için yeterli su yoktu. Spil’in sularını toplamaya yönelik olarak vadide yapılması öngörülen sulama barajı, onlar için bir ümit ışığıydı. Ancak bu barajın kanyona ve çevresindeki dokuya nasıl bir etkisi olacaktı; doğrusu biz de onu merak ettik.


 
Ansızca köyü muhtarlık binası ve tarihi dibek taşları

Yemekten sonra bir süre köyün merkezindeki kahvehanelerden birinde kahve molası verdik. Karşımızdaki muhtarlık binasının avlusunun kıyısına beş tane dibek taşı diziliydi. Çok eski zamanlardan kalma bu taşların içinde büyük olasılıkla bulgur dövülmüştü. Kahvehanede birkaç yaşlıdan başka kimsecik yoktu. Onlarla kısa süren bir sohbet sonrası Spil’e doğru hareket ettik.


 
Spil yolundan Ansızca Kanyonu'na doğru ilerlerken; önümüze bu atış poligonu çıktı.


  
Yenmiş köyü civarındaki Cennet Yolu Mezarlığı'nda bu yazı ile karşılaştık.

 
Ansızca Kanyonu'na doğru...

Pomak köyü Beşpınar’ın görüş alanımız içine girdiği bir noktada yol iki çatala ayrıldı ve bozuk asfalt burada bitti. Bundan ötesi toprak yoldu. Yukarıda Ansızca köyünün kirazlıkları vardı. Biz Ansızca Kanyonu’nu bir de yukarıdan görmek amacıyla kanyonun hemen üst düzleminde yer alan ve uzaktan bir koloniyi andıran kireç taşı kayalıklara doğru yürüdük.

 
Ansızca Kanyonu'na yukarıdan baktığımız Spil yolundan Kemalpaşa Ovası'nın görünümü

 
Kanyona doğru inen düzlük

Bulunduğumuz bayır tatlı bir eğimle kuzey doğuya; kanyonun vadiye doğru açılan ağzına yöneliyordu. Bizim amacımız kanyonu yukarıdan izlemekti. Son yağmurlarla yemyeşil bir çayır halini alan bayırın vadiye doğru alçalan bölümünde doğu-batı eksenli bir atış poligonu dikkatimizi çekti. Atış poligonu olduğunu yerdeki boş mermi kovanlarından ve plastik hedef artıklarından anlamıştık. Ortalık, bunların artıklarıyla bir pislik denizine dönmüştü. Doğanın bu güzelim köşesini ne hale çevirmişlerdi? Anlaşılır gibi değildi. Bu dağ başında yine canımızı sıkacak bir şeyleri bulmuştuk işte. Kızsak mı; çaresizliğimize üzülsek mi bilemedik ve kanyona doğru yürüdük.

Doğanın bağrında bir meşe ağacı; yanında bir ahlat ve diğerleri...

 
Atış poligonu ve onun neden olduğu çevre kirliğinin resmidir.

 
Bu pisliğe ne demeli?

 
Ansızca Kanyonu; arkada solda kemerli mağara...

 
Dağa Kaçtım gezginleri, Sakarkaya'da; Ansızca Kanyonu'nun kıyısında...

 
Ansızca Kanyonu; bütün hırçınlığıyla güneye doğru uzanıyor.

Kanyonun kıyısındaki kireç taşından kayalıklar (Sakarkaya) oldukça gösterişliydi. Ama esas manzara hemen uçurumun kıyısındaydı. Yüzlerce metre aşağılardaki kanyonun dibinin görünümü gerçekten benzersizdi. Bir süre bir kayanın üstüne ilişerek bu manzarayı doya doya seyrettik. Seyir esnasında, kanyonun karşı yakasında; girişi bir kemeri andıran mağarayı fark ettik. Buradan ona ulaşmamız imkânsızdı, ama biz ona kemerli mağara adını verdik. Kalkerli kayaların arasından hayat bularak çıkan bir ardıç ağacı, meyvelerini kanyona sunarcasına sanki başını uzatmıştı uçuruma doğru. Biraz ileride meşeler, ahlat armutları; onun dallarına yapışarak özsuyunu emen asalak ökse otları, yamacın aşağılarına doğru yoğunlaşan kızılçamlar çevremizdeki bitki örtüsünün dikkati çeken diğer unsurlarıydı.

  
Gezginler, Anzısca Kanyonu'nun üst düzleminde; Sakarkaya üstünde...

 
Uçurumun kenarındaki ardıç ağacı

 
 Bu da meyveleri...

 
Ansızca Kanyonu; yukarıdan...

 
Ahlat ağacı ve onun asalağı ökse otu; ahlatın dalına nasıl yapışmış!

 
Kanyonda başka mağaralar

 Gezginler, Ansızca Kanyonu'nun kıyısında...

Bir başka zamanda kanyona doğru alçalan bu yamaçlardan başlayan bir yürüyüş yapmayı planlayarak Ansızca Kanyonu’na komşu; kireç taşı kütlenin yanından ayrıldık. Vakit akşama yaklaşmıştı. Artık İzmir’e dönüş zamanıydı. Yeniden geldiğimiz yolu takip ederek önce ovaya; daha sonra da bizi İzmir’e ulaştıracak olan İzmir-Ankara otoyolunun Kemalpaşa’ya kadar açılmış olan ilk bölümüne vasıl olduk.

Dipnotlar:
(1)     Fotoğraflar, gezi sırasında M. Yavuzcezzar tarafından çekilmiştir.



Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: MYC

4 yorum:

  1. Siz asıl selcuklu dönemili mezarları gormemiş sinis evet seluklu dönemine ayit mezar taşları ni birdaha kinde besize göstercem.Ve köyümuzün damlacık kanyonuna yakın olan kimine göre manas tır kimine göre kale dedigimis bölgeyide göstercem ayrıca kiraz lıkların bulundugu bölgede cok eski dönemlerden kalma rum yerleşim yerikökce köy dedigimis bölgeyide göstercem ki bu bölge coeski zaman lardan kalma bir şehirdir bana ulaşırsanıs bu telefonum budur 5543009768

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize teşekkürler. Corona günleri sonrasında görüşmek üzere. Burada şu kadarını yazayım; Ansızca'ya iki yıl önce ilk geldiğimizde bu iklimi ve kadim tarihini hissetmiştik. Ancak köydeki kahvehanede zaman öldüren birkaç yaşlıdan gayrı kimse yoktu ortalıklarda. Bir de şunu yazmalıyım; köyün şu andaki durumu pek iç açıcı degildi; her yerde karşılaştığımız kötü yapılaşmalar ve çevre kirliliği nedeniyle... Şimdilerde bir de kirazlıkların altında tuhaf bir girişim var; bir atış poligonu...Yazık bu doğaya reva görülenlere... İF

      Sil
  2. merhaba, twitter'dan size bir mesaj bıraktım bir paylaşımınız altına. İster ordan ister mail adresim alpaysonmez@yahoo.com adresinden bana ulaşırsanız sevinirim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli takipçimiz; ilginize teşekkürler... Mesajınızı bloğun altında yer alan e-mail adresime iletirseniz memnun olurum. Twitter kullanmıyorum. Bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dilerim.IF

      Sil