17 Ocak 2016 Pazar

YELKİ - İNKAYA MAĞARASI



 15 Ocak 2016
İbrahim Fidanoğlu

Bugünkü hedefimiz, Güzelbahçe’nin bir mahallesi konumuna indirgenen Yelki köyünün batıdaki düzlüklerini denizden ayıran, yaklaşık 310 metre yükseltideki Kocadağ kütlesinin güneydoğuya bakan yamaçlarında yer alan İnkaya Mağarası’na ulaşmak… Bu amaçla sabah erken saatlerde Urla yönüne doğru hareket ettik. Hava, yakın zamanlarda yağan yağmurlar sonrasında oldukça açık ve sıcaklık yaklaşık 16 derece civarındaydı. Güzelbahçe üzerinden önce Seferhisar yol ayrımına, daha sonra da Yelki köyüne ulaştık. Yelki artık, Seferihisar yoluna kadar inen modern çizgili yapıları ve korunaklı siteler içinde yer alan lüks villalarıyla köyden öte; şehrin hemen yamacında yer alan başka bir kimliğe bürünmüş gibiydi.

 
Yelki'den İnkaya Mağarası'nın yer aldığı Kocadağ'a bakış

Yelki’ye varınca, Seferihisar yönünde; yolun sağında yer alan Shell akaryakıt istasyonunun hemen yanındaki bir dar yoldan altımızdaki dere yatağına doğru saptık. Yürüyüş öncesi değerlendirmelerimize göre mağara tam karşımızda yer alan Kocadağ’ın kireç taşı kayalıkları üzerinde olmalıydı. Son yağışlarla beslenen ve Çamlı yönünden gelen küçük dereyi geçtikten sonra, bahçeler arasındaki toprak yoldan ilerledik. Yüzlerce yıllık yaşlı zeytin ağaçlarının da bulunduğu bir düzlükte arabayı park ederek toprak bir yoldan Kocadağ yönünde yürümeye başladık.

Yürüyüş rotası 10 km 
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

 
Kocadağ'a doğru Yelki'nin görünüşü

Kimi derme çatma, kimi oldukça korunaklı bir şekilde yapılmış birkaç çiftliğin yanından geçtik. Hepsinde köpek vardı ve bağlı değillerdi. Güzergâhtaki köpek baskısını mağarayı ziyaret etmek isteyen gezginler için önemli bir parametre olarak belirtmeliyiz.

 
Kocadağ sırtlarından İzmir Körfezi, Güzelbahçe ve Çatalkaya'ya bakış

Zaman zaman, Ovacık yönünden bölgeye sarkan kızılçam korusunun içine giren toprak yolun çevresinde Kocadağ’ın eteklerine doğru makilik alanlar yoğunluk kazandı. Pırnar meşeleri, sakız çalıları, Girit ladenleri, dağ çilekleri ve sandal ağaçları bu maki dokusunun önemli bileşenleriydi.

 
 İnkaya Mağarası'nın yer aldığı Kocadağ'ın kireç taşı kayalıkları

Kocadağ’a yaklaştığımız bir noktada bir dere yatağını aşarak, dağa tırmanan ve oldukça dik seyreden yaklaşık 200 metrelik bir toprak yola girdik. Yol 60 dereceyi aşkın bir eğimle sonlandığı bir noktada, çalılar arasından ilerleyen bir patikaya dönüşerek, mağaranın bulunduğu kireç taşı kayalıklara doğru yükselmeye başladı. Bazen kayaların bir basamak gibi ilerlemeyi kolaylaştırdığı noktalarda soluklanarak, arkamızda bıraktığımız Yelki köyünün ve İzmir Körfezi’nin manzarasını seyrettik. Zaten biraz sonra İnkaya Mağarası’nın; kayalığın dibinde yer alan ağzı göründü. Girişten yaklaşık 7-8 metre aşağıda yer alan mağaranın ana galerisi, yaklaşık 500 metrekareye yakın bir alana sahipti. Hafif bir eğimle aşağı doğru alçalan mağaranın solunda ve sağında başka odacıklara açılan boşluklar bulunmaktaydı. Mağara, oluşumları açısında zengin olmasa da; tavanında oluşumunu tamamlamış sarkıtlar, kenarlarda iki adet sütun ve yine kenarlara yakın bölgelerde dikitler dikkat çekmekteydi.

 

İnkaya Mağarası'nın ana galerisi


 
İnkaya Mağarası'nın girişi

 
Mağaranın giriş galerisinde aşağıya bir perde gibi inen sarkıt oluşumları

 
Mağara içindeki oluşumlara örnekler

Kuru bir mağara özelliği gösteren İnkaya Mağarası, bu anlamda aktif bir oluşum belirtisi göstermiyor. Binlerce yıllık insanlık tarihinde; bölgede barınma olanakları açısından kullanılma olasılığı yüksek olan mağaranın bu durumu, arkeolojik sit alanı olarak kayıt altına alındığı 1993 yılından sonraki yüzey araştırmalarında bulunan toprak kaplar ve insan iskeletleriyle de tespit edilmiş durumda. Biz de tırmanışımız sırasında özellikle mağaranın girişine yakın bölgede ve mağaranın içinde çömlek kırıklarına rastladık.

 
 İnkaya Mağarası'nın ana galerisinin tavanındaki renkli yumru oluşumlar

Mağara Araştırma Derneği tarafından 1994 yılında yapılan araştırmalara göre mağaranın 188 metre uzunluğunda ve 34 metre derinliğinde olduğu, duvarlarında yer alan nişler, mağarada bulunan ve adak kapları olduğu düşünülen çömlek parçalarından hareketle mağaranın İlkçağ’da kült amaçlı olarak kullanılmış olabileceği belirtiliyor.(1)


 Mağaranın alçalan zemininde sola doğru açılan odacığın başlangıcı

Mağaranın 1993’de kayıt altına alınması ise, Urla-Limantepe kazılarını yürüten Prof. Hayat Erkanal sayesinde gerçekleşmiş. Her ne kadar mağara, bugün bir arkeolojik SİT alanı olarak tescil edilmiş olsa da korumadan azade bir durumda Kocadağ’ın eteklerinde kaderine doğru ilerliyor.

 
Mağaranın dışarı doğru açılan ağzının içeriden görünüşü

Mağaranın içini dolaştıktan sonra yeniden aynı yolu takip ederek aşağıya indik. Kocadağ’ın eteklerindeki zeytinlikte bir kepçe çalışmaktaydı. Kepçenin tarlaya ulaştığı toprak yoldaki palet izlerini takip ederek Ovacık yönüne doğru yürüdük. Uzun süre kızılçamlar içinden devam eden yürüyüşümüz, Ovacık köyünün alt düzlemindeki sitelere doğru ilerleyen asfalt yola kadar sürdü. Biraz ilerde Ovacık sırtları ve Urla İskelesi uzaktan görünüyordu. Asfalt yola ulaştığımız bu noktadan itibaren dönüşe geçtik.

 
 Ovacık'a doğru orman içinden yürüdüğümüz yol

Ovacık yolu

Ovacık'dan dönüş yolunda geçtiğimiz düzlüklerden biri

 
Yelki zeytinlikleri

Yelki'nin ev sahibi

Baharın habercisi mi?

Bu kez farklı patikalardan ve orman içindeki küçük düzlüklere uğrayarak, yeniden Kocadağ’ın güney yüzündeki Yelki bölgesine ulaştık. Toplamda yaklaşık 10 km kadar yürümüş, oldukça dik bir konumdaki İnkaya Mağarası’na tırmanmıştık. Günü Yelki merkezindeki Aşağı Yelki Camisi’nin de yer aldığı köy meydanında; bir kahvehanede sonlandırdık. Hava yarınki yağmura hazırlanmaktaydı. İyice kararmış ve yükünü tutmuştu.

 
Aşağı Yelki köy meydanı

 
 Yelki'de meydana bakan bakımlı evlerden biri

Meydana bakan evlerden bir diğeri

 
Yukarı Yelki yolunda Süleyman Efendi'nin mezarı

 
 Yukarı Yelki Camisi

 
Yelki köyüne; Yelki Deresi boyunca bakış

Son olarak Çatalkaya’dan gelen suları toplayan Yelki Deresi boyunca köyün yukarısına doğru yürüdük. Yukarı Yelki’de yaşlı servilerin dibinde yatmakta olan ve “Tekke Dedesi ismi ile maruf Süleyman Efendi”nin mezarı ile hemen biraz üstündeki tarihi Yukarı Yelki Camisi dikkatimizi çeken noktalar oldu. Köyün aşağı ve yukarı kesiminde eli yüzü düzgün ve günümüzde meraklıları tarafından onarılarak yaşatılan birkaç eski ev de mevcuttu. Sonuç olarak, Yelki Deresi boyunca; selle beraber sürüklenmiş köyün pislikleri sayılmazsa, meydana yakın bölgelerindeki mekânlara bakarak Yelki’yi Seferihisar yolunda sevimli bir hafta sonu uğrak yeri olarak kabul edebiliriz.

 
 Günün sonu; Sahil Evleri'nde Körfez'e karşı...

Dipnotlar
(2)   Fotoğraflar, yürüyüş sırasında Aydın Aydemir tarafından çekilmiştir.


Yazan : İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: M.YC



Bumerang - Yazarkafe



7 yorum:

  1. Tekke Dedesi'nin fotoğrafını çekerken tam arkanızda kalan köy Babaanneme aittir ve çocukluğum o evde geçmiştir. İnkaya Mağarası ve Yelki Köyü'nü tanıtma amaçlı güzel bir yazı olmuş. Yelkililer adına teşekkür ederim.

    Metin YALÇIN

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Metin Yalçın;
      Değer bildiğiniz ve takdir ettiğiniz için biz, size teşekkür ederiz. Bloğumuza göstermiş olduğunuz ilginizin sürekli olmasını dileriz. İF

      Sil
  2. Çok güzel bir anlatım gerçekten

    YanıtlaSil
  3. verdiğiniz bilgiler için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel bir anlatım.Emeğinize, ayağınıza sağlık. Haftada bir bizde İnkaya mağarası yolunda yürüyüş yapıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize ve geri bildiriminize teşekkür ederiz. İF

      Sil
  5. ödevim için fotoğraf lazımdı. teşekkürler...

    YanıtlaSil