27 Ağustos 2015 Perşembe

YILDIRIM KEMAL’İ HATIRLIYOR MUSUNUZ?



26 Ağustos 2015
İbrahim Fidanoğlu
Giriş

Balık hafızalı bir toplum olmakla suçlarız çoğu kez birbirimizi. Yakın tarihimizdeki çok önemli olayları dahi çarçabuk unutur çoğumuz. Önümüze altın tepsi içinde sunulan Cumhuriyet ve kazanımlarını da çoğu kez bu yüzden toplumun belli bir kesimi dudak büküp küçümser. Oysaki bugün üzerinde vatan diyerek her gün çiğnediğimiz bu topraklar, bize kolay yurt olmamıştır. Aslında; tarihimizde bu gerçeği, yakın ve uzak geçmişte bize hatırlatacak nice hazin olay saklıdır. Bugün artık içi boşaltılmış ve sadece bir görevi yerine getirircesine; kutlamış olmak için kutlanan kurtuluş günlerine doğru gitmekte olduğumuz şu günlerde sizlere sorumuz işte o isimsiz ve unutulmuş kahramanlardan biriyle ilgilidir:

 Namazgahlı Yıldırım Kemal Bey

Yıldırım Kemal’i hatırlıyor musunuz?


Yıldırım Kemal Tren İstasyonu

Afyon’dan Uşak’a doğru giderken ıssız bir köyden geçer trenler… Belki durur belki durmaz artık. Tarihi istasyon binasının hemen yanındaki bir şehitlik, size Kurtuluş Savaşı’nın son demlerinde yaşananlarla ilgili hazin bir hatırayı anlatır gibidir. 1966 yılında konulmuş bir dikilitaş ve altında savaşın ardından konulduğu anlaşılan (büyük ihtimalle Harf Devrimi’nden hemen sonra) bir kitabede yazılı şu ifadeler dikkat çekicidir:

“27 Ağustos 1338 tarihinde süvari hücumunda Yunanlılar tarafından şehit edilen İhtiyat ikinci mülazım Kemal Efendi’nin tezkiri namı içün konulmuştur.”

 Yıldırım Kemal Şehitliği'ndeki eski kitabe

Değerli edebiyatçımız Attila İlhan’ın bir zamanlar TRT-2’de “Attila İlhan’la Zaman’da Yolculuk” isimli; son derece yararlı, insanlara tarih bilinci aşılamaya çalışan, Cumhuriyeti ve Atatürk Devrimleri’ni benimsetmeye yönelik bir söyleşi programı vardı. Önündeki küçücük hatırlatma notlarına arada bir bakarak anlattığı hatıralar, eninde sonunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet ve çağdaşlık projesi ile buluşurdu. İşte Yıldırım Kemal’i de ilk oradan öğrenmiş ve hüzünlü hikâyesini ondan dinlemiştim. Sanıyorum, 2005 yazı idi; 26 Ağustos’ta düzenlenen Dumlupınar’daki Büyük Taarruz’un yıldönümü törenlerini izlemek amacıyla Kütahya ve civarına gitmiştik. Hem çevrede Kurtuluş Savaşı’nda Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin izlerini görebilmek, hem de çevredeki şehitlikleri ziyaret etmek için de bir fırsattı bizim için. Dumlupınar Kasabası’na yakın; Afyon-Uşak karayolundan kısa bir sapakla ulaşılabilen Yıldırım Kemal Köyü ve Şehitliği’ni de o yıl ziyaret etme şansını elde edebildik.



 Yıldırım Kemal'in kabri

Yıldırım Kemal, aslında Namazgâh doğumlu bir hemşerimiz... Yüreği vatan aşkı ile çarpan, bu ülkü uğruna yerinde duramayan, haksızlığa ve ülkesinin işgalci çizmesi altında ezilmesine asla tahammül edemeyen bir civanmert delikanlı. Eski adı Küçükköy yeni adı Yıldırım Kemal olan Anadolu bozkırındaki küçücük bir köyde sonlanan hayatı, nasıl bir çizgi izledi? Onu diğerlerinden farklı kılan neydi?

 İzmir'in Namazgah semtindeki Yıldırım Kemal Bey'in isminin verilmiş olduğu ilkokulun kapısı

Namazgah'daki Emir Sultan Türbesi

 Emir Sultan Türbesi'nin avlusunda yer alan tarihi Osmanlı mezarları

Kemal Bey, 1898 İzmir-Namazgâh doğumlu… Şimdi doğduğu semtte kendi adıyla anılan bir ilkokul var. Hemen Emir Sultan Türbesi’nin üst düzleminde yer alıyor bu ilkokul… Şehitlikteki kitabede yazılanlara göre babası, aynı zaman da eski bir zabit olan, İzmir Nüfus Müdürlüğü’nden emekli Hasan Askeri Bey... 

Bazı kaynaklara göre genç Kemal, İzmir’de başladığı eğitim hayatını tamamladıktan sonra İstanbul Yüksek Baytar Okulu’ndan mezun olur. Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı yıllardır o yıllar. Kemal Bey, bu politik ve askeri kargaşanın ortasında 1916'da Yedek Subay Talimgâhı'na girerek 1917'de yedek subay olur. Diğer bir kaynak; Yıldırım Kemal Şehitliği’ndeki kitabede hayatı ile ilgili yazılanlara bakılırsa; Kemal Bey, ilk ve orta tahsilini İzmir’de tamamladıktan sonra Askeri İdadi’yi bitirip Harbiye’ye girer ve 1919 yılında Harp Okulu’ndan süvari subayı olarak mezun olur.

Yıldırım Kemal Tren İstasyonu

Batı Anadolu’da Yunanlılar’ın İzmir’i işgali ile başlayan direniş süreci, önce çete savaşlarıyla kendini belli eder. Celal Bayar’ın Galip Hoca kılığında Aydın Dağları’nın iki yakasında yürüttüğü Kuvayı Milliye örgütlenmesini oluşturma çabaları, Çerkez Ethem’in; savaşın ileriki aşamalarında giderek açığa çıkan başka bir inisiyatif çerçevesinde gelişse de Anadolu’daki padişah yanlısı ayaklanmaların bastırılmasındaki rolü, Yörük Ali Efe’nin 57. Tümen Komutanı Albay Şefik Aker ve yine Celal Bayar’ın çabalarıyla direniş hareketine katılmaya ikna edilmeleri sonucunda Aydın civarında gerçekleştirdiği vur-kaç eylemleri (Nazilli yakınlarında Malgaça Köprüsü başındaki Yunan Karakolu ve Aydın baskınları) bu sürecin önemli kilometre taşlarını temsil eder.

 Yıldırım Kemal Köyü'nden bir görünüm

Tabii ki; bu süreçte esas olan 23 Nisan 1920’de kurulan ve İstanbul Hükümeti’ne karşı yeni bir alternatif olarak ortaya çıkan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve onun başkanı konumundaki Gazi Mustafa Kemal’in koyduğu iradedir. Savaşın zaferle sonuçlanması için çete savaşları elbette yeterli olmamakla birlikte başlangıçta bir direniş hareketinin ortaya çıkartılması ve Osmanlı’nın çöküş dönemlerinde savaşlarla yorgun düşen halkın, bu küçük kazanımlarla yeniden ayağa kaldırılmasında önemli bir rol oynadığı da göz ardı edilmemelidir.

 Afyon-Yıldırım Kemal Şehitliği'nde yer alan Yıldırım Kemal bilgi panosu

İşte böyle bir aşamada; henüz daha düzenli orduya geçilmeden Yunan kuvvetlerinin geri hatlarına sarkarak onlara büyük zararlar veren, gece baskınları sonucu düşmanın silah ve mühimmatını ele geçirip taşıyabildiği kadarını yanına alan, geri kalanı da imha ederek düşman hatlarında büyük şaşkınlığa ve tedirginliğe yol açan süvari akıncıları ortaya çıkar. 30 civarı savaşçının kotardığı bu vur-kaç eylemleri, 5. Kolordu Komutanı Fahrettin (Altay) Paşa’nın bilgisi ve izni dâhilinde yapılmaktadır. Bu küçük ölçekli ve son derece hızlı yer değiştiren “çete”nin lideri ise, bizim hemşerimiz; İzmirli Yıldırım Kemal’dir. Rivayet odur ki; çete savaşlarında göstermiş olduğu üstün yetenek ve hız nedeniyle “Yıldırım” unvanı, kendisine; komutanı Fahrettin Paşa tarafından layık görülmüştür.

 Yıldırım Kemal Şehitliği

Zaman içinde Türk kuvvetlerinin ve yerel halkın moraline de olumlu bir etki yapan Yıldırım Kemal akınları, çevre köylerde dilden dile anlatıla anlatıla neredeyse bir efsaneye dönüşür. Yunan kuvvetlerine karşı sayısız akın düzenleyen Yıldırım Kemal, bu uğurda Akhisar, Balıkesir ve Bursa cephelerinde kahramanca mücadele eder. Düzenli orduya geçiş sonrası ise İnönü, Sakarya ve Büyük Taarruz muharebelerine katılır. Bu baskınlar sırasında defalarca yaralanır, tedavi olur; yeniden cepheye dönerek düşmana karşı savaşımını sürdürür.

Yıldırım Kemal Köyü

Büyük Taarruz’a doğru; son kez yaralandığında; yaralarında oluşan enfeksiyon nedeniyle yüksek ateş ve takip eden bayılmalar sonucu Konya’daki Askeri Hastane’ye tedaviye gönderilir. Bundan sonrasını 5. Kolordu Komutanı Fahrettin Paşa’nın anılarında yer alan şu bölümden aktaralım:

“Savaşın en şiddetli anı idi. İzmirli genç Teğmen Yıldırım Kemal'i karşımda buluverdim. Kendisi benim karargâh subaylarımdandı. Hastalandığı için Konya Hastanesi’ne göndermiştik. Her zaman arkadaşlarına neşe saçan, sevimli, kabına sığmaz, vatansever bir subaydı. Karşımda heyecanla selâm verdikten sonra konuşmaya başladı:

-Taarruzun başladığını hastanede haber aldım. Hemen çıktım, trene atlayıp geldim. Emrinizdeyim, dedi.

Bu davranışını beğendim, sevindim:

-Eski görevinize devam ediniz, dedim.

Yıldırım Kemal bir an durdu. Sonra gene o coşku ve heyecan ile:

-Ben bir Türk askeriyim paşam! Kanımın son damlasına kadar vatanımı korumak isterim. Kılıcımı sallayarak İzmir'e en önde girmek istiyorum. Beni en önde bir alaya göndermenizi rica ediyorum, dedi.

Bu sevimli ve heyecanlı genci kırmak istemedim. Onu ikinci tümenin ikinci alayına gönderdim. Göreve başlamasından iki saat sonra şehit olduğu haberini aldım. Vatansever subayımın arkasından gözlerim dolu dolu oldu.
İzmir'e girdiğimiz zaman, Yıldırım Kemal'in babası, subaylarımızdan oğlunu soruyormuş. Arkadaşları anlattılar. Ne hazin...

Uşak'a yakın Küçükköy İstasyonu'na "Yıldırım Kemal İstasyonu" adını verdik. Böylece, vatansever ve kahraman subayımızın adını yaşatarak, hem babasını teselli ettik, hem de biz teselli bulduk.” (Fahrettin Altay Paşa’nın Anıları)


Büyük Taarruz’dan önceki son gece; 26 Ağustos 1922 gecesi Fahrettin Paşa komutasındaki 5. Süvari Kolordusu, Ahır Dağları’nı aşarak Sincanlı Ovası’na; Yunan Kuvvetleri’nin geri hatlarına indiler. Bütün mesele, Yunan Ordusu’nun İzmir’e doğru uzanan bütün ikmal hatlarını kesebilmek ve onların arkasına sarkarak bir anlamda iki ateş arasında bırakmaktı. Bu dâhice planın sahadaki uygulayıcıları ise savaşın bir anlamda kaderini belirleyen Türk süvarileri oldu. Bütün demiryolu hatları, tren istasyonları ve diğer ikmal noktaları tahrip edilip ele geçirilmeliydi. Bir an önce İzmir’e ilk girenler arasında olmak düşüncesiyle yanıp tutuşan Yıldırım Kemal de Küçükköy’deki tren istasyonundaki Yunan kuvvetlerini etkisiz hale getirmek için görevlendirilmiş süvari birliğinin başında; Sincanlı Ovası’na sızan bu kahraman süvariler içindeydi.
 

Yıldırım Kemal, 27 Ağustos 1922 tarihinde; kendisine verilen son görev olan o günkü ismiyle Küçükköy Tren İstasyonu’nun ele geçirilmesi uğruna canını vermişti. Bugün Yıldırım Kemal ve silah arkadaşları, artık kendi adıyla anılan o istasyonun hemen yanında 1966 yılında tesis edilmiş şehitlikte yatmaktadırlar.

 Yıldırım Kemal Bey'le birlikte şehit olanların hatırası için...

Anıt mezar taşı kitabesinde, "Bu taş 26-27 Ağustos 1922 muharebesinde Yunan ordusunun hatt-ı ric'atini kesen Türk süvari kolordusunun bu civarda verdiği şehitler namına dikilmiştir. Kendilerine Cenâb-ı Hakk'ın rahmeti niyaz olunur. Birinci ve İkinci ve On dördüncü Süvari Fırkalarından

Şehit Zabitler

11.Alay’dan Ayaşlı Rauf Efendi, 2. Alay’dan Mülazım İzmirli Yıldırım Kemal Efendi, 3.Alay’dan Mülazım İstanbullu Selahattin Efendi, 5. Kolordu’dan Muhafız Mülazım Bayramiçli Lütfi Efendi, 5.Alay'dan Zabit Vekili Kırklarelili Azmi Efendi.

Şehit Erler:

5 nci Kolordu Muhafızından Amasyalı Kamil, Kasım Çavuş, Keskinli Nur Ali, Kayserili Osman Avcı, 3.Alay’dan Vanlı Şaban Mustafa, Mehmet, Beyşehirli Sadık İbrahim, 5.Alay’dan Dinarlı Ahmet Ali, Keçiborunlu Rıza Mehmet, 11.Alay’dan Sungurlulu Mehmet Osman, Taşköprülü Şükrü Süleyman, Bolvadinli İbrahim Ahmet, Aziziyeli Mustafa Ali, Ayancıklı Mehmet Şaban, Çankırılı Ahmet Bayram, Ahmet Ömer, Geyveli Ali Mustafa, Sungurlulu Abidin Beşir, Niğdeli Şükrü Ömer, 14.Alay’dan Taşköprülü Hüseyin İbrahim, Koçhisarlı Niyazi Murat, Kemahlı Hasan Mevlüt, Mihalçıklı Kamil Ahmet, Çankırılı Mehmet Ahmet, 21.Alay’dan Çerkeşli Ömer Mustafa, Yozgatlı Kadir Abdurrahman, Kayserili Ahmet Sadık, 54.Alay’dan Konyalı Rıfat Hasan, Muğlalı İsmail Milli, Osmanoğlu Hüsnü, Beyşehirli Mehmet, Küttap Kamil" yazılıdır.
 

Kurtuluş Savaşı’nda zaferin belirleyicisi nihai muharebe; Büyük Taarruz’un kazanılmasında ve bunu takiben Yunan Kuvvetleri’nin Batı Anadolu’dan sürülüp çıkarılmasında önemli rol oynayan süvari birliklerinin ve onun isimsiz kahramanlarının hatırası önünde saygıyla eğiliyor; 93.yıldönümünde Büyük Zafer’in ve devrimin değerini biliyoruz.

Ne mutlu farkında olanlara; ne mutlu unutmayanlara…


Dipnotlar
(1)    Fotoğraflar, Yıldırım Kemal Bey portresi dışında İ. Fidanoğlu tarafından 2005 yılında çekilmiştir.


Yazan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: M.YC



Bumerang - Yazarkafe

Bumerang - Yazarkafe