24 Kasım 2014 Pazartesi

BAYINDIR ILICA VADİSİ



KIZILOBA VE SARIYURT
ASLAN KAVAĞI

14 Kasım 2014
İbrahim Fidanoğlu

Meteorolojik raporlarda şiddetli yağmur uyarısı olmasına rağmen bugün yine dağlardaydık. Hedefimiz, Bayındır’ın Ilıca Vadisi’nin iki yakasında bir keşif gezisi yapmak ve yağmurun fırsat verdiği ölçüde yürümekti. Bayındır’a ulaştığımızda saat 10.30 civarıydı. Ergenli Köyü üzerinden Ilıca Deresi Vadisi’ne ulaştığımızda, vadideki renk cümbüşü görülmeye değerdi. Gün boyu benzer manzaralar bize hep eşlik etti.

 Kızıloba Gezginleri
(Fotoğraf:MYC) 

Tire’de Hasan Hoca’nın; sabahın erken saatlerinde ablasına hazırlattığı ve son yağmurlarla iştahlanan dalaganla (ısırgan otu) yapılan fırın çöreklerinin ana malzemeyi oluşturduğu kahvaltının üstüne Dereköy’ün Ilıca Meydanı’nda kahvelerimizi içtik. Bu esnada; kahvehanedeki köylülerle Türkiye’nin en geniş gövde çapına sahip olduğu belirtilen Aslan Kavağı hakkında bilgi aldık. Kavak, Kızıoba Köyü yakınlarındaydı. Küçük Menderes Havzası’nın insanları, çınara kavak, kavağa servi, serviye de kara servi diyorlar. Bu anlamda kavak bizi şaşırtmamalı. Aslan Kavağı, bugünkü esas hedefimizdi. Üstüne koyacaklarımız ise, bugünün ödülü olacaktı.

 Ergenli'den Ilıca Vadisi'nin görünüşü

Bayındır-Ilıca Vadisi keşif gezisi harita bilgileri ve Kızıloba Aslan Kavağı parkuru
(Google Earth'de çizilmiştir. by MYC)

Ilıca Deresi Vadisi’ne giriş

Dereköy’ün havuzlu kahvehanesinden ayrıldıktan sonra, Hisarlık-Köyü yönüne doğru hareket ettik. Henüz Dereköy’ün evleri bitmeden Kızıloba ve Sarıyurt’a giden ve Ilıca Vadisi’nin yukarılarına tırmanan yola saptık. İleride yol yeniden çatallandı. Biz vadinin sol yamacına doğru Kızıloba yönüne giden soldaki kola ayrıldık. Yol boyunca yükseldikçe, Ilıca Deresi Vadisi’nin bütün güzelliği iyice ortaya çıktı. Dere yatağındaki dev çınar ağaçları yeşilden sarıya sonbaharın binbir tonu ile boyanmıştı sanki. Kızıloba Yaylası’na doğru kıvrıla kıvrıla tırmanmaya başladık. Yol boyunca aralıklarla usul usul akan çeşmeler vardı. Ama dağları esas güzelliği, Kızıloba’ya doğru kirazlıklarla dolu yamaçlarda belirginleşti Neredeyse Kızıloba Köyü’nün ismine nazire yaparcasına kiraz ağaçlarının yaprakları kızıl renge bürünmüştü. Karşıdan bakıldığında, Kızıloba Yaylası’nın görünümü, benzersizdi.

 Ilıca Deresi, Ergenli Köyü ve taş köprü

Ilıca Deresi üstünde Ergenli Köprüsü

Biraz ileride, vadinin karşı yamacında; Kızıloba’nın tam karşısına düşen bir konumda, Sarıyurt Köyü’nün evleri göründü. Her iki köy, birbiri ile haberleşen bir konumda kurulmuştu sanki. Sarıyurt Köyü’nün üstündeki tepeler ise, tamamen meşeliklerle kaplıydı. Kahverengi bir örtü, tüm yamaçları örtmüştü. Karşı yamaçlarda yer alan ve Ilıca Deresi’ne doğru yönelmiş küçük dere yataklarında ise, çınar örtüsünün belirginliği yukardan aşağıya izlenebilen sarı renkteki yoğunluktan anlaşılıyordu. Doğanın bu inanılmaz güzelliği hepimizi etkilemişti. Hangi ressam bu güzelliği yaratabilirdi; kim bilir?

 Ulu Çınarlar Memleketi; Bayındır, Dereköy Meydanı'ndaki çınarlar
(Fotoğraf:MYC)

 Kızıloba'ya tırmanırken Bayındır Ilıcaları'na doğru vadinin görünüşü

Kızıloba yolu ve Ilıca Deresi Vadisi'nde çınarlar

Kızıloba Yaylası

Ilıca Vadisi’nin aşağılarından bakıldığında; yamaca asılı gibi duran Kızıloba Köyü’ne Dereköy’den yaklaşık 5 km.lik bir seyir sonrası ulaştık. Daracık sokaklarına sarkan eski evlerin arasından kıvrılarak ilerleyen yol, bizi önce köy meydanına, daha sonra bir zeytinyağı fabrikasının önüne getirdi. Fabrikanın önündeki bir köylüye Aslan Kavağı’nı sorduk. Aldığımız tarife göre; köyün çıkışından Ovacık yönüne ilerleyen asfaltı takip ederek, bizi Aslan Kavağı’na götürecek toprak yol ayrımına ulaşabilecektik.

 Kızıloba Köyü

 Kızıloba gezginleri, bir çeşme başında...
(Fotoğraf:MYC)

Köy çıkışından yaklaşık 2 km sonra, Ilıca Vadisi’ne hâkim konumdaki bir çeşme başında arabayı bırakarak yol çatısına kadar yürüdük. Yol boyunca karşı yamaçtaki kızıla bürünmüş kirazlıkların güzelliği, görülmeye değerdi. Biraz ileride asfalttan vadiye doğru inen bir toprak yol vardı. Yol çatısındaki levhada vadiye doğru Sarı Kavak yazıyordu. Çevrede bulunan çok sayıdaki çiftlik evi de bu noktada başladı. İki yanı; kayrak taşlarla örülmüş bahçe duvarlarıyla kaplı güzel bir yol, tatlı bir meyille bizi Turgutlu yönünde Ilıca Vadisi’nin daha aşağılarına doğru sürükledi.

Vadim, o kadar kızıldı ki...

Kızıloba Yaylası'nda sonbaharın renk cümbüşü

 Kızıloba-Ovacık yolunda bir başka ulu çınar

Kızıloba Yaylası'nda bir yalnız çeşme ve gezgin
(Fotoğraf:İF) 

Yolun iki yanında yer alan kirazlıklar, elma, armut, nar v.b. meyve ağaçları, kestaneler ve cevizler diplerine dökülmekte olan rengârenk yapraklarıyla bir tablo gibiydiler. Evlerde el ayak çekilmiş, bahçeler boşalmış büyük bir sessizlik içindeydi. Arada bir böğürtlenlerin ve mürverlerin arasından kalkan bir karatavuk yada kuyruk kaldıranın kanat çırpıntıları ve yürürken ayaklarımızın altında ezilen sonbahar yapraklarının çıkardığı sesler bu sessizliği bozan yegane unsurlardı.

 Kızıloba Yaylası'nda bahçeler arasındaki bir patika

 Kızıloba'da pastoral senfoni

mürver üzümleri

 Kızıloba siklamenleri

Sonbahar ve Kızıloba Yaylası

Aşağı doğru inerken Kızıloba’nın içinde köylülerin belirttiği gibi; sağımızda ve yürüdüğümüz yolun düzlemine göre yamacın biraz daha aşağılarında zengin bir bitki örtüsünün içinde Aslan Kavağı seçiliyordu. Kavağa dönüşte uğramaya karar verdik ve toprak yolun sonuna kadar yürüdük. Vadinin karşı yamacının dere yatağı ile kavuştuğu noktada; terk edilmiş bir çinko ve kurşun madeni vardı. Bulunduğumuz yerden yeraltına inen madenin giriş ağızları uzaktan seçilebiliyordu. Maden, şu anda faal değildi. Ama enkaz, diğer tüm terk edilmiş madenlerde olduğu gibi yerli yerinde duruyordu. Doğa deşilmiş, paralar kazanılmış ve her şey öyle bırakılmıştı.

 Kızıloba'da çınarların şahı; Aslan Kavağı; biraz uzaktan...

Sarıyurt eteklerinde terk edilmiş kurşun ve çinko madeni

Gezginler, Kızıloba Yaylası'nda bir havuz başında...

Yaylada terk edilmiş bir eski kır evi

Zamana direnen eski  bir kır evi daha...

Evin altındaki ocak ve üst kata çıkan merdiven

Evin vadiye bakan balkonu
(Fotoğraf:MYC)

Üst kat sahanlığı

Evin genel görünüşü

Vadinin alt kotlarına doğru inen yol, bizi; biraz daha aşağıda çınar, ceviz ve kestanelerle kaplı, kayrak taştan yapılmış geleneksel mimariye sahip eski evlerden oluşan bir konfor alanına ulaştırdı. Evler oldukça eski ve bir kısmı kullanılmaz durumdaydı. Ama ortada yer alan ve usul usul dolmakta olan havuz, biraz ilerideki çeşme, evlerin vadideki manzaraya doğru bakan ve bir oda gibi içeriye kadar uzanan ahşap balkonları bu konforu yaratan unsurlardan bazılarıydı. Evlerden biri tek katlı, diğerleri iki katlı idi. Birkaçı basamağı kırılmış, ahşap merdivenle ulaşılan üst kat vadiye bakan geniş bir balkona açılıyordu. Ortada bir hayat ve birkaç oda yer alıyordu. Vadiye bakan balkona atılmış birkaç divan bu konforu tamamlamaktaydı. Sıvası dökük, yıpranmış duvarlar, terk edilmişlik duygusu yaratan bu iki evdeki hüznün bir parçasıydılar.

 Bir kadın eli değmiş gibi...

Yaşamın devam ettiği anlaşılan evin vadiye bakan ön bahçesindeki fırın

Gezginler, evin yan tarafındaki cevizliğin önündeler.

Kızıloba Yaylası'ndan Ilıca Vadisi'nin Sarıyurt yamaçlarının görünümü; her yer meşelik

Yeniden, yaşam olduğu anlaşılan ama yaz bittiği için orada da sessizliğin hakim olduğu havuzun tam karşısındaki evin önüne geldik. Evin havuza bakan avlusundaki alçak bahçe duvarının üstünde, bir kadın elinin dokunduğunu gösteren bir zariflikte; sardunyalar, çiçekteydiler. Uzun bir süre havuzun kıyısında oturduk ve vadinin derinlerinden gelen kuş seslerini dinledik.

 Kızıloba'dan Ilıca Vadisi'ne bakış

Aslan Kavağı

Toprak yolun bittiği noktadan Aslan Kavağı’na kadar yaklaşık 2 km kadar yürüdük. Aslan Kavağı, deniz seviyesinden yaklaşık 625 metre yükseklikte, Ovacık’a giden yol ayrımından birkaç yüz metre içeride, bahçeler arasındaki patikalar yolu ile ulaşılan bir dere yatağının içindeydi. Son derece sulak bir zeminden beslendiği belli çınar, yüzlerce yıllık bir yorgunluğa rağmen son derece sağlıklı görünüyordu.

 Aslan Kavağı

 Gezginler, Aslan Kavağı yolundalar.
(Fotoğraf:MYC)

Aslan Kavağı ve Hasan Hoca

Aslan Kavağı
(Fotoğraf:MYC)

Aslan Kavağı'nın dibindeki bir kır çeşmesi

Aslan Kavağı'nın dip gövdesindeki oyuklar

 Aslan Kavağı'nın genel görünüşü

Hasan Hoca’nın belirttiğine göre platanus oriantalis (doğu çınarı) türü bir çınar ağacı olan Aslan Kavağı’nın dip çevresi, neredeyse 22 metreye ulaşıyor. Türkiye’de bilinen ağaç envanterine göre; ulaşılabilenler içinde en geniş çap ve çevreye sahip ağaç olarak biliniyor. Yaşı için ise, yaklaşık 1350 deniyor. Çevresini sarmaşıklar sarmış. Ortalık, dere yatağı nedeniyle o kadar sulak ki, ağacın çevresi tropik bir orman gibi. Zaten bilge çınarı da, içinde bulunduğu bu şartlar besliyor. Yaklaşık 40 metreyi bulan boyuyla çınar uzaktan bile seçilebiliyor. Ama esas görkemi yanına varıldığında daha iyi anlaşılıyor. Ağacın iki büyük çatalından birisi, son yıllarda kırılıp, ana gövdenin yanına düşmüş yatıyor. Biraz ötede aşağıdaki bahçeleri sulamak için yapıldığını düşündüğümüz yarım daire formatında bir havuz mevcut. Bulunduğumuz ortam, o kadar huzur verici ki; çınarın altından geçen dere yatağının suyundan beslenen havuza usul usul boşalan su, kulağımıza en güzel ezgiyi fısıldar gibi…

 Gezginler, Aslan Kavağı'nın dibindeki havuzun başındalar.

Aslan Kavağı yolu

Aslan Kavağı’ndan ayrıldıktan sonra Kızıloba’dan Ovacık Yaylası’na doğru tırmanan yolun devamını görmek istedik. Bu amaçla yaklaşık 7 km. kadar vadinin batı yamacında kuzeye doğru seyrettik. Daha önceki yürüyüşlerimizde birkaç kez uğradığımız Ovacık Yaylası’na bu kez Kızıloba yönünden ulaştık. Ovacık Piknik Alanı civarındaki 800-900 yıllık anıt kestane ağaçlarının görünümü eşsizdi. Bu kadar yaşlı kestaneleri bir de Ödemiş-Üzümlü Yaylası üzerinden Turgutlu tarafına geçiş yaparken Bozdağlar üzerinde görmüştüm. Ovacık’taki anıt kestanelerin de onlardan kalır tarafı yoktu.

 Ilıca Deresi Vadisi; Kızıloba Yaylası'ndan; son bakış

İzmir Valisi Kazım Dirik tarafından yaptırılan Paşa Çeşmesi

 
 Ovacık Köyü kahvehanesinde yer alan Bayındır köyleri haritası

Köy meydanında yer alan kahvehanede öğle yemeğimizi yedik. Kazım Dirik zamanından kalma; Kemalpaşa-Sinancılar-Ovacık-Kızıloba-Bayındır geçişinin açılması hatırasına yaptırılan Paşa Çeşmesi’nin suyundan içtik ve Hisarlık yönünde yeniden Dereköy Ilıcaları’na doğru inişe geçtik.

Hisarlık

Hisarlık Köyü de Bayındır’ın eski köylerinden birisi… Hisarlık, Ilıca Deresi Vadisi’ne paralel; daha batıdaki bir diğer vadinin yamaçlarına asılı gibi duran bir koloniyi andırıyor. Köyün adı, yamaçlarında yer aldığı vadiyi kontrol etmek amacıyla yaptırılmış eski bir gözetleme kalesinden kaynaklanıyor. Büyük olasılıkla Bizans döneminden kalma kale, önümüzdeki ayların rotalarından biri olabilir.

 Hisarlık Köyü

Hisarlık'ta ayva hevenkleri

Hisarlık'ta su kabakları
(Fotoğraf:MYC)

 Vadinin aşağılarından Hisarlık Köyü'nün görünüşü

Köyün daracık sokaklarından vadinin aşağılarına doğru inerken, mevsime göre bahçelerden kaldırılan ürünleri evlerin girişlerinde görmek mümkün. Bu kez bizim nasibimize de sapsarı ayva hevenkleri düştü.

Sarıyurt Köyü

Bayındır civarında yaptığımız bugünkü keşif gezisinin son durağı, Ilıca Deresi Vadisi’nin doğu yakasında meşelerle boyanmış boz bir yamaçta yer alan Sarıyurt Köyü oldu. Akşama doğru ulaştığımız köy kahvehanesinde köylülerle yaptığımız sohbette köyün kurucu atalarının, 11.yy.dan başlayarak Batı’ya yönelen Türkmenlerin büyük göç rotasını doğrular şekilde; Antalya civarındaki Beydağlar ve Denizli Platosu üzerinden Sarıyurt Yaylası’na ulaştıklarını öğrendik. Köyün meydanından dar geçitlerle ulaşılan sokaklarını dolaşırken, Sarıyurt’un eski zamanlara (büyük olasılıkla Aydınoğulları’nın egemenlik dönemi) dayanan köklü tarihi; yerel malzeme ile yapılmış ve neredeyse yan yana kurulmuş Yörük çadırlarından oluşan bir obanın evrimleşmiş halini temsil eden yorgun evlerinden anlaşılıyordu.

Sarıyurt Köy Meydanı

Sarıyurt'un dar geçitleri

Sarıyurt'un arka dünyasına açılan tünel gibi...

Sarıyurt'un sokakları

Sarıyurt Köyü'nün tarihi çeşmesi

Köy, yaklaşık 525 metre yüksekte bir yayla üzerinde konumlanmış. Köyün çıkışından kuzeye yönelen toprak yollar, bir şekilde bizi Turgutlu havzasında yer alan Kayrak Köyü ve Irlamaz Deresi Vadisi’ne ulaştıracak gibi görünüyor. İşte; size yeni bir rota daha… Köyün meydanında yer alan asırlık çınar ağaçları ise, Aslan Kavağı kadar olmasa da aslında birer tabii anıt görünümündeler. Hele bir tanesi var ki; yaşı 500’ün üzerinde olsa gerek.

 Sarıyurt'a akşam çöküyor.

Sarıyurt'un inekleri evlerine dönüyor.

Bir evin çatısındaki testiden baca

Taş değirmenden kalanlar

Sarıyurt Köyü Camisi'nin minaresi yeniden örülüyor.

Köyün neredeyse birbirine yaslanmış evlerinin arasında dolaşan daracık sokaklarından geçerek ulaştığımız bir köşe başında, üzerindeki oldukça zor seçilen kitabesinden 19.yy.dan kaldığı anlaşılan eski bir çeşme yer alıyor. Testiden yapılmış bir baca, köy meydanında bir taş değirmenden bugüne kalanlar, çeşme başında bizi bir devlet kurumu görevlisi sanarak susuzluktan yakınan biçare yaşlı teyzelerin serzenişleri, minaresi Kütahyalı bir minare ustasına yeniden yaptırılmakta olan köyün camisi ve köyün daracık sokaklarında bıraktığımız meraklı ve kaçamak bakışlar; işte bize Sarıyurt akşamından kalanlar…

Sarıyurt'tan Kızıloba'nun görünüşü

Bugün de doğada bir günümüz böyle geçti. Bayındır Ilıca Vadisi civarında yaptığımız keşif gezisi, bugün de bize yeni rotalar armağan etti. Darası yeni gezilere, yeni yürüyüşlere diyelim.

Dipnotlar:
(1)     Fotoğraflar, belirtilenler dışında gezi anında A. Aydemir tarafından çekilmiştir.

Yazan: İbrahim Fidanoğlu 
Düzenleyen: M.YC





6 yorum:

  1. Arkadaşlar, Kızıloba köyü babaannemin doğup büyüdüğü köydür. Çocukluğum da O köyden kışın kestanelerle birlik de gelen iri sert pembe lezzetli üzümlerin nereye gittiğini bilsem peşine düşeceğim(!).Güzergahınızda, ulu kestane ağaçları ve Kızıloba'nın asma bahçeleri ile karşılaşmamışsınız. O güzellikler de birçok çocukluk anımız gibi hafızanın derin arşivine mi gömüldüler?.Ne yazık ki şimdi bir de Sarıyurt ile Kızıloba köyleri arasındaki o güzel vadiye bir baraj kurulması planlanıyormuş. Efesli Herakleitos'un belirttiği değişim yasasını kabullenmekten başka çaremiz yok galiba.
    Sarıyurt köyünde Osmanlı zamanında bir süre altın çıkarılmış,köyün adının bu nedenle Sarıyurt olduğunu duymuştum.
    Coşkun Dilme.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Coşkun Ağabey;
      Bir gün de Ilıca Vadisi'ne Kızıloba'nın asma bahçelerini aramaya hep beraber gidelim. Belki buluruz. Olur mu? Ayrıca Sarıyurt'tan Turgutlu'ya doğru nefis bir yürüyüş rotası da bulduğumuzu belirtmeliyim. Katkılarınız için ayrıca teşekkürler.. İF

      Sil
  2. Merhabalar, yeni başladığım bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında Türkiye'nin Anıt Ağaçları'yla ilgili araştırma yapıyorum. Fotoğraflarınızın bazılarını kaynak göstererek kullanmak isterim. Size nasıl ulaşabilirim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar. İlginize teşekkürler. Bloğun en altında yer alan e-mail adresine isteğinizi ve hangi fotoğrafları istediğinizi belirtirseniz size yardımcı olabilirim. Bilgilerinize... İF

      Sil
  3. fotoğraflar harika. biz bayındırda yaşamamıza rağmen bu kadar güzel bir yeri sizin sayenizde öğrendik teşekkürler

    YanıtlaSil
  4. İlginize ve geri bildiriminize teşekkürler... Unutmayın Bayındır, çevresi ile birlikte özel bir coğrafyadır. Sadece biraz deşmek ve emek istiyor her şey... Gezmek de öyle...İF

    YanıtlaSil